Tüm dünya 2 hafta önce minik cesedi Bodrum sahiline vuran Aylan Kürdi’nin bebek masumiyetiyle karşılaştığı vahşet karşısında sarsıldı. Batı kamuoyunun insafsız kuralları bile Aylan bebeğin vicdanlarda yarattığı tepki sonucu esnemek zorunda kaldı. Bu esnemenin oluk oluk kanayan bu yaraya ne kadar merhem olacağı şüpheli.
Yaşadıkları toprakları terk etmek zorunda kalan ve sonu belli olmayan bir trajedinin içine sürüklenen Suriyeli mültecilere insani yardımın yaygınlaşması ve artırılması, tüm dünya için acil bir insanlık görevi. Ancak milyonlarca masum insanı böyle acımasız bir hayata sürükleyen savaşın gerçek neden ve suçlularını da ortaya çıkarmak aynı ölçüde önemli.
Suriye’deki iç savaş dışarıdan bakınca ya bir mezhep savaşı ya da Esad’ın baskıcı rejimine karşı özgürlük ve demokrasi yanlılarının başkaldırısı olarak görülüyor. Son olarak buna çığırından çıkmış IŞİD vahşetini de ekleyebiliriz. Bunlar biraz da işin bize gösterilmek istenen yanı.
Bize gösterilmek istenen yanın ardında aslında büyük bir global enerji savaşı var. Ve bu savaş, milyonlarca Suriyelinin hayatını karartma pahasına, kirli bir savaş haline geldi.
Suriye’de karışıklıklar, Suriye’nin Katar, Suudi Arabistan ve Türkiye’nin yapmak istediği doğalgaz boru hattı projesine katılmayı reddettikten sonra İran ve Irak ile Suriye’de sonlanacak başka bir boru hattının inşası için anlaşma imzalamasının ardından başladı.
Her iki proje de dev Güney Pers doğalgaz havzasından çıkartılacak doğalgazın Batı’ya ulaştırılmasını hedefl iyor. Güney Pers doğalgaz rezervleri İran ile Katar’ın ortak sınırı içinde yer alıyor. İki ülke arasında bu rezervlerden daha fazla yararlanma yarışı var.
Katar, Rusya’yı zayıflatmak isteyen ABD ile Rus gazına bağımlılığını azaltmak isteyen Avrupa’nın desteği ile 2009 yılında bir doğalgaz boru hattı projesi ortaya attı. Katar’dan başlayacak boru hattı Suudi Arabistan, Ürdün, Suriye, Türkiye yolunu izleyerek Avrupa’ya uzanacaktı. Bu hattın gerçekleşmesi fare doğuran Nabukko projesinin boşluğunu doldurarak Avrupa’nın Rusya’ya bağımlılığını azaltan ciddi bir kaynak olacaktı.
Esad yönetimi, Katar, Suudi Arabistan ve Türkiye’nin başını çektiği ABD destekli bu projeye katılmayı kabul etmedi. Bu andan itibaren Batı basınında Suriye’deki birkaç yüz kişilik protesto gösterilerini bile büyük ayaklanmalar gibi duyurmaya başladı.
Suriye tam tersine müttefiki Rusya için daha ılımlı bir alternatif olan İran projesine katılma kararı aldı. Bu proje İran’ın Güney Pers bölgesinden çıkartacağı doğalgazı, Irak üzerinden Suriye’ye ulaştıracaktı. Irak ve Suriye’nin ihtiyacını karşılayacak olan bu proje, aynı zamanda Suriye limanları üzerinden Avrupa’ya da doğalgaz iletilmesini de sağlayacaktı. Suriye’nin Akdeniz’de yeni keşfedilen doğalgaz rezervlerinin de işletmeye açılması halinde Suriye de önemli bir enerji oyuncusu olabilecekti.
Suriye’nin bu tercihi, Katar’ın gazını Batı’ya boru hattıyla iletmesinin önünü kesiyor ve Türkiye’nin enerji geçiş hattı rolünü zayıflatıyor, buna karşın İran’ın rolünü güçlendiriyor ve Suriye’yi de bir enerji köprüsü haline getiriyordu.
Bu projenin inşaatı başlamadan Suriye’deki karışıklıklar silahlı ayaklanmalar ve çatışmalar haline dönüştürüldü. Suriyeli muhaliflere para ve silah desteği veren ülkelerin rakip boru hattının geçeceği ülkeler olan Katar, Suudi Arabistan, Ürdün, Türkiye ile ABD, İngiltere ve Fransa olması tesadüf değildi.
Ayrıca ABD’nin hazırladığı bir projeye göre Katar’dan gelecek boru hattı Suriye’de üç kola ayrılacaktı. Bugün Suriye’de isyancıların kontrol ettiği alanların bu projenin Suriye’deki kollarıyla çakışması da bir tesadüf değil.
İşte Suriye halkını insanlığın yüz karası bir trajediye mahkum eden savaşın gerçek nedeni ve suçluları.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder