29 Haziran 2018 Cuma

AKP, MHP desteğine mecbur mu?

Seçimlerin ardından Meclis’teki sandalye dağılımı yaklaşık olarak ortaya çıkmış bulunuyor. Hiçbir parti tek başına çoğunluğa sahip değil. Cumhur İttifakı’nın toplamı ancak çoğunluk sağlayabiliyor.
Yeni Anayasada Meclis çalışmalarına ilişkin sayısal sınırlar ile partilerin milletvekili dağılımını karşılaştırınca, mevcut oy dengeleri ile ortaya şöyle bir çerçeve çıkıyor:
* Meclis Genel Kurulu’nun toplanabilmesi için en az 200 milletvekili gerekiyor. Bu durumda AKP hariç hiçbir parti tek başına Meclis’in toplanmasını sağlayamaz.
* Yasaların kabulü için asgari 151 milletvekilinin oyunu gerekiyor. Bu da AKP dışında hiçbir partinin tek başına yasa çıkaramayacağı anlamına geliyor. (Genel Kurul’a katılan milletvekili sayısı 301’in üzerine çıkarsa, yasanın kabulü için salt çoğunluk gerektiğinden 151 oy sınırı da yükselmiş olacak.)
* Cumhurbaşkanı’nın veto ettiği yasaların aynen kabulü için 301 oy gerekiyor. Bunun için ya AKP’nin katılımı ya da AKP dışındaki tüm partilerin birleşmesi gerekiyor.
* Anayasa’da değişiklik teklifi vermek için gerekli imza sayısı 200. AKP dışında hiçbir partinin tek başına bu sayıyı bulma şansı yok. Millet İttifakı’nın da bu sınırı geçmek için dışarıdan 11 milletvekilinin desteğini alması gerekiyor.

26 Haziran 2018 Salı

Vaatleri unutun, acı ilaca hazır olun

Tarihi bir seçimi geride bıraktık. Bu seçimle anayasa değişikliklerinin tamamı yürürlüğe girmiş oldu. Artık Türkiye yeni bir rejimle yönetilecek.
Tarihi önemdeki bu seçim aynı zamanda ani bir seçimdi. Ekonomideki kötü gidişat, seçimleri 16 ay erkene almaya ve sıkıştırılmış bir takvimle kısa sürede yapmaya zorladı.
Seçim kampanyaları sırasında iktidardan muhalefete türlü türlü vaatler ortaya döküldü. Vaatler birbiriyle yarışırken partilerin ekonomik ve sosyal programları neredeyse hiç konuşulmadı.
Oysa ekonominin içinde bulunduğu durum, vaatlerden çok partilerin bu sorunların üstesinden gelmek için nasıl bir politika çerçevesi, nasıl bir yol haritası önerdiklerini tartışmayı gerektiriyordu. Partiler, bu temel ihtiyaçtan uzak durmayı tercih ettiler ve vaat yarıştırma kolaycılığına kaçtılar.

22 Haziran 2018 Cuma

Aday profilinde en köklü değişim AKP’de

Partilerin milletvekili adaylarının eğitim ve meslek durumuna göre profillerini bir önceki yazımızda ele almıştık. Bugün 2002 seçimlerine göre partilerin aday profillerini nasıl değiştirdiklerine bakacağız.
* AKP 2002’de yola çıktığı kesimleri terk etmiş: 2002’den 2018’e milletvekili aday profili en fazla değişen parti AKP. AKP 2002’de meslek gruplarına dengeli bir dağılımla yer vermişti. 2002’de ilk sırada bulunan hukukçuların bile ağırlığı yüzde 11’in altında.
2018’de ise tüccarlar, esnaflar, turizmciler, finansçılar, ev kadınlar listeye hiç giremedi. Oysa 2002’de 550 AKP adayının 22’si tüccar, 15’i esnaf, 7’si turizmci, 5’i bankacıydı. Buna karşın 2002’de sadece 3 olan serbest meslek sahibi sayısı 213’e fırladı. Serbest meslek mensuplarının şimdi tek başına payı yüzde 35’i buldu.
AKP adayları içinde payı en fazla düşen kesimler tüccarlar, esnaflar, turizmciler, bankacılar ile işçiler ve ücretli çalışanlar.

19 Haziran 2018 Salı

Hangi parti, adaylarını hangi meslekten seçti?

Bu hafta sonunda tarihi önemde bir seçime gidiyoruz.
Seçimin tayin edici ayağı cumhurbaşkanlığı seçimi. Bu yüzden seçimin ikinci ayağı olan milletvekili seçiminin eskisi gibi bir önemi yok.
Yine de partilerin adaylarının niteliklerine göre dağılımına bakmakta yarar var. Bu hem oluşacak meclisin hangi mesleklerden gelen kişilerden oluşacağı hakkında bir ön fikir veriyor, hem de partilerle meslek grupları arasındaki karşılıklı ilgi düzeyi hakkında bir bilgi veriyor.
Yüksek Seçim Kurulu’nun yayınladığı kesin aday listesinde yer alan bilgilere göre partilerin adaylarının meslek ve eğitim dağılımını incelediğimizde şu noktalar öne çıkıyor:

12 Haziran 2018 Salı

Piyasa neden büyümeye değil de cari açığa bakıyor?

Ekonomi için önemli iki veri, ilk çeyrek büyümesi ile nisan ayı ödemeler dengesi rakamları dün aynı anda açıklandı. İlk çeyrek büyüme verisi, sadece hızına bakarsak, yüzde 7.4 gibi parlak bir sonuç ortaya koydu. Ödemeler dengesi verisi ise kötü bir resim çizdi. Nisan ayı cari açığı 5.4 milyar dolar olurken, 12 aylık cari açık 57 milyar doları aştı.
Piyasalar üzerinde parlak büyüme rakamları değil de ödemeler dengesi verileri daha etkili oldu. Peş peşe yapılan radikal faiz artırımları sonrasında gerileyerek daha sakin bir seyir izleyen döviz kurları yeniden hızlı bir çıkış yaptı.
Cari açık ve ödemeler dengesi cephesindeki korkular, büyümenin yaratması beklenen sevinci neden anında boğabildi?

8 Haziran 2018 Cuma

2014’ten ders alınsaydı Merkez bugün aynı duruma düşer miydi?

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK), dün bir kez daha yüksek ölçüde faiz artırmak zorunda kaldı. Merkez Bankası bir toplantı döneminde üç kez faiz artırmaya mecbur hale düştü. Üstelik üçünde de radikal sayılacak faiz artışlarına gitti.
PPK 25 Nisan’daki olağan toplantısında o zamanki etkin faiz olan geç likidite penceresi borç verme faizini 0.75 puan artırmıştı. Sonrasında kurlardaki hızlı çıkış karşısında uzun süre hareketsiz kalan Merkez Bankası, 23 Mayıs’ta olağanüstü toplanarak etkin faizi 3 puan birden artırmıştı. Ardından “sadeleşme” adı altındı 1 Haziran’dan geçerli olmak üzere etkin faiz dışındaki faizlerde de radikal artışlar yapıldı. 7 Haziran’daki olağan toplantıda da 1.25 puanlık bir artış daha geldi.
Böylece politika faizi olan haftalık repo ihale faizi yüzde 17.25’e, tavan faiz olan geç likidite borç verme faiz oranı ise yüzde 20.75’e çıktı. Nisan toplantısına göre tavan faiz 7.25 puan, politika faizi ise 9.75 puan yükselmiş oldu.
Kurlardaki ve faizlerdeki bu hızlı artışın temelinde yatan neden ekonomideki aşırı kırılganlıklar ve siyaset cephesindeki hukuk ve demokrasiye ilişkin kaygılar. Merkez Bankası’nın siyasi baskılar yüzünden zamanında ve etkin müdahalelerde bulunmaması sorunu daha alevli hale getiriyor.

5 Haziran 2018 Salı

Yanlış politikaların faturası ağırlaşıyor

Mayıs ayı enflasyon verileri, gerçekten alarm verici nitelikte.
Yıllık enflasyon hızlı bir atakla yeniden tırmanışa geçti. Mevcut kur hareketleri ile çekirdek enflasyon göstergeleri ve üretici fiyatları enflasyonundaki gelişmelere bakarsak daha da yukarı gidecek. 2003 bazlı yeni enflasyon serisinde yeni rekorlara tanık olacağız.
Hem işlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altını dışlayan B endeksinde, hem de enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içkiler ile tütün ürünleri ve altını dışlayan C endeksinde yıllık enflasyon tarihinin en yüksek düzeyine çıktı. Tüm çekirdek enflasyon göstergeleri, genel enflasyonun üzerinde.
Yurtiçi üretici fiyatları enflasyonu yüzde 20’nin üzerine çıktı. Aramallarında yıllık enflasyon yüzde 24’ün üzerinde.

1 Haziran 2018 Cuma

Sanayi devlerinin karnesi gözüktüğü kadar parlak mı?



İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) 2017 yılı en büyük 500 sanayi kuruluşu araştırması (İSO- 500) sonuçları açıklandı. Bu saygın araştırma, hem sanayi devlerinin hem de sektörün gidişatı hakkında değerli bilgiler ortaya koyuyor.
Satışlar ve karlar cephesinden baktığımızda sanayi devlerinin oldukça başarılı bir yıl geçirdikleri söylenebilir. Bu veriler TÜİK’in yeni hesaplamasına göre yüzde 7.4 olan sanayi büyümesi ve yüzde 8.8 olan imalat sanayii büyümesi ile paralellik gösteriyor.
İSO-500’ün üretimden satışları geçen yıl yüzde 33.2 artmış. Bu oran, yüzde 7 olan 2015 yılı artışı ve yüzde 8.8 olan 2016 yılı artışına göre kayda değer bir performans. İSO-500’ün üretimden satışlarındaki reel artış da yüzde 19 gibi önceki yılların çok üzerinde bir düzeye çıkmış. Sanayi devlerinin üretimden satışlarındaki reel artış 2016’da sadece binde 2 olmuş, 2015’te ise reel olarak yüzde 1.7 azalmıştı.
İSO-500 listesinde yer alan şirketlerin toplam vergi öncesi karlarındaki artış da yüzde 40.7 gibi yüksek bir düzeye ulaşmış. Sanayi devlerinin vergi öncesi kar artışı 2016’da yüzde 33.2, 2014’te yüzde 4.5 olmuştu.
Bunlar karnenin parlak yüzü. Ama karne bundan ibaret değil. Karnenin bir de kaygı veren yüzü var. Karnenin ikinci yüzünde ise şunlar var: