Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK), dün bir kez daha yüksek ölçüde faiz artırmak zorunda kaldı. Merkez Bankası bir toplantı döneminde üç kez faiz artırmaya mecbur hale düştü. Üstelik üçünde de radikal sayılacak faiz artışlarına gitti.
PPK 25 Nisan’daki olağan toplantısında o zamanki etkin faiz olan geç likidite penceresi borç verme faizini 0.75 puan artırmıştı. Sonrasında kurlardaki hızlı çıkış karşısında uzun süre hareketsiz kalan Merkez Bankası, 23 Mayıs’ta olağanüstü toplanarak etkin faizi 3 puan birden artırmıştı. Ardından “sadeleşme” adı altındı 1 Haziran’dan geçerli olmak üzere etkin faiz dışındaki faizlerde de radikal artışlar yapıldı. 7 Haziran’daki olağan toplantıda da 1.25 puanlık bir artış daha geldi.
Böylece politika faizi olan haftalık repo ihale faizi yüzde 17.25’e, tavan faiz olan geç likidite borç verme faiz oranı ise yüzde 20.75’e çıktı. Nisan toplantısına göre tavan faiz 7.25 puan, politika faizi ise 9.75 puan yükselmiş oldu.
Kurlardaki ve faizlerdeki bu hızlı artışın temelinde yatan neden ekonomideki aşırı kırılganlıklar ve siyaset cephesindeki hukuk ve demokrasiye ilişkin kaygılar. Merkez Bankası’nın siyasi baskılar yüzünden zamanında ve etkin müdahalelerde bulunmaması sorunu daha alevli hale getiriyor.
Merkez Bankası’nın siyasi baskılar nedeniyle müdahalede gecikmesi ve ürkek kalması, faturayı daha da büyütüyor. Sonuç olarak hem faizleri daha fazla artırmak gerekiyor, hem de kurların yeni tabanı daha yükseklerde oluşuyor. Merkez Bankası’nın itibar kaybı da cabası…
Merkez Bankası, bugün içine düştüğü durumun neredeyse kopyasını 2014 başında yaşamıştı. Sadece kendi tecrübesinin derslerini hayata geçirebilseydi bile bugün ortaya çıkan hasar daha düşük tutulabilirdi.
2014 başında yaşananları şöyle bir hatırlayalım.
Siyaset cephesinde, otoriterleşme ve tek adam yönetimi kaygıları giderek artıyor. AB ve ABD ile ilişkilerde bozulma var. Düzenleyici ve denetleyici kurumlara hükümet müdahaleleri huzursuzluk yaratıyor. Sıcak para girişindeki düşüşün de etkisiyle kurlar hızla yükseliyor.
Buna karşın Merkez Bankası etkin önlem alamıyor. Mart ayında yerel seçimler, sonrasında cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Başbakan Erdoğan bu yüzden faizlerin artırılmasına razı değil.
Kurlardaki hızlı çıkışa rağmen Merkez Bankası, siyasi baskının etkisiyle 21 Ocak’taki toplantısında faizlerini değiştirmedi. 23 Ocak’ta Merkez Bankası döviz piyasasına tarihinin en büyük müdahalesini, 3 milyar 151 milyon dolar satarak yaptı. Kurları bu da durduramadı.
Bu arada Maliye Bakanı Şimşek’in New York ve Londra’da, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın Davos’ta yaptığı temasların da etkisiyle sonunda Erdoğan ikna edildi ve Merkez Bankası 28 Ocak’ta olağanüstü toplandı. Toplantıda politika faizi yüzde 4.5’ten yüzde 10’a çıkartıldı. Döviz kurları ancak bundan sonra kontrol edilebildi.
Tarih ders almayanlar için tekerrür ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder