Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) bir süredir ihracatın desteklenmesi amacıyla bazı önerileri gündeme getiriyor. Son dönemde bu önerilerini, Ankara’ya yaptıkları bakan ziyaretleri sırasında hükümet üyelerine de aktardılar.
TİM’in önlem paketinde öne çıkan öneri, bir kur garanti fonu kurulmasını içeriyor. Garanti fonu, artan sıcak para girişi yüzünden kurların düşmesi nedeniyle ihracatçının uğrayacağı zararın telafi edilmesini amaçlıyor. Önerilen sistemin ne kadar ayrıntılarıyla tasarlanıp hesaplandığı bilinmiyor. Anlaşıldığı kadarıyla fonun finansman kaynaklarından birisi, ihracatçıların kur kayıplarına karşı kendilerini sigortalamak için ödeyecekleri primler olacak. İhracatçıların kendilerini bu yolla sigortalamak yerine, neden kur risklerini vadeli işlem piyasalarında dengeleme yoluna gitmedikleri sorusuna verdikleri bir yanıt henüz yok.
Garanti fonu için önerilen ikinci finansman kaynağı ise yabancıların kısa vadeli portföy yatırımlarından elde ettikleri gelirden alınacak yüzde 1 oranındaki kesintiler olacak. TİM Başkanı, bu düzeyde bir kesintinin sıcak para için caydırıcı olmayacağını da vurgulayarak sıcak paraya fazla karşı olmadıklarını da ifade ediyor.
Sıcak paraya karşı utangaç bir tutum alan TİM’in önerisinin ayrıntılara inildiğinde bir çok boşluğu olduğu görülüyor. Yabancıların portföy yatırımlarının Türkiye’ye hangi vadeyle geldikleri ancak çıktıklarında anlaşılacağından, kısa vadeli olanların nasıl ayrılacağı bir soru işareti. Kesintilerin gelir oluştuğu anda stopaj şeklinde mi, yoksa yurt dışına transfer edilirken mi tahsil edileceği, kısa vade tanımına göre şekillenecek bir diğer teknik soru.
YÜZDE 1’LİK KESİNTİ BİR İŞE YARAMAZ
Ayrıca bu formüle göre yabancı portföy sahiplerinden yapılabilecek kesintinin miktarının kurdaki dalgalanmaya ilaç olabilecek bir çapı da yok. Ödemeler dengesi hesaplarına göre yabancıların dışarı transfer ettikleri portföy geliri, ihracatın yüzde 3’ü kadar. Bundan yapılacak yüzde birlik kesinti ile toplanabilecek miktar, ihracat gelirinin sadece onbinde 3’ü kadar olacak. Bu oran, en son ağustos verilerine göre onbinde 2’ye kadar düştü.
Buna karşın son dönemde dolar kurundaki düşüş, en kısa teslimat süreleri için bile, yabancılardan yapılabilecek kesintinin 100 katını aşıyor. Aylık ortalama kurlara göre tahsilatını ekim ayında dolar olarak yapan bir ihracatçının kur zararı, sözleşmesini 4 ay önce yapmışsa yüzde 5.5, beş ay önce yapmışsa yüzde 7.7, altı ay önce yapmışsa yüzde 9.7’yi buluyor. Yani kur zararı, yabancılardan yapılacak kesintiden gelecek on binde 2’lik gelirin sırasıyla 260, 360 ve 455 katı, Sıcak para dalgasının güçlendiği dönemlerde bu formülün hiçbir anlamı olmayacak.
Bu dönemde anlamlı olan tek şey, gelişmiş ülkelerin kendilerini kurtarmak için körükledikleri sıcak para dalgasına, hükümetin politikasıyla çatışmayı da göze alarak, açıkça karşı çıkmak olabilir. Kısa vadede sıcak paranın tahribatını baştan engelleyecek adımlar ile üretimi, istihdamı ve rekabet gücünü geliştirecek uzun vadeli planları birleştiren yeni çözümler bulmak gerekiyor. Yoksa TİM’in önerileri, “aldıkları riskleri kamuya ödetmeye çalışıyorlar” suçlamasından kendini kurtaramaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder