Mart ayı
ödemeler dengesi verileri açıklandı. Aylık cari açık 589 milyon dolar, 12 aylık
cari açık ise 12.83 milyar dolar. Bu rakamlar mevcut ekonomik büyüklüklere göre
ekonomi tarihimizde az görülen düşük düzeylerde.
Erdoğan
yönetimi bu rakamları “ekonomide dengelenme” ve bir “başarı” olarak gösterme
gayreti içinde.
Ödemeler
dengesinde neyin, nasıl değiştiğine yakından bakalım ve buna “ekonomide
dengelenme” denebilir mi görelim:
Bu düşüşte baş
aktör, ne ihracat artışı, ne de turizm gelirleri. Baş aktör ithalattaki düşüş.
Net turizm
gelirlerinde 2.53 milyar dolar yüzde 13.81’lik bir artış var. Net taşımacılık
gelirlerinde de 2.49 milyar dolar ve yüzde 42.04’lük bir artış var.
İhracattaki
artış sadece 7.69 milyar dolar düzeyinde. Marttan marta 12 aylık ortalama dolar
kuru artışının yüzde 41.85 olduğunu düşünürsek, böylesine bir kur desteğine
rağmen ihracatın ancak yüzde 4.55 artmış olması, ekonominin nefesinin nasıl
kesildiğinin bir göstergesi.
İthalatta ise
32.28 milyar dolar ve yüzde 13.64’lük bir daralma var. Cari işlemler
dengesindeki 40 milyar doları bulan iyileşmenin yüzde 76.19’u ithalattaki
düşüşten kaynaklanıyor. İhracat artışı sınırlı kalırken ithalatın daha hızlı
düşmesi de yerli üretim artışından değil, ekonomideki daralmadan kaynaklanıyor.
* Cari açık düşerken ekonomiye güven
artıyor mu? Cari açıktaki düşüş sağlıklı bir düşüş olsaydı, ekonomiye güven
artardı ve bunun sonuçlarını sermaye hareketlerinde hemen görürdük. Ödemeler
dengesinin sermaye hareketleri bacağı, cari açıktaki düşüşe rağmen ekonomiye
güvenin artmadığını, tersine azaldığını söylüyor.
Cari açıkta
bir yıl öncesine göre 42.37 milyar dolarlık bir azalmanın olduğunda normal
koşullarda döviz rezervlerinin artması beklenir. Oysa bizde döviz rezervleri
artmak bir yana, çok daha yüksek cari açık verilen bir yıl öncesinde olduğundan
bile daha fazla azalmış. Mart 2018’de döviz rezervlerinde yıllık toplam kayıp
4.92 milyar dolardı. Bu yıl rezervlerdeki kayıp, geçen yıla göre yüzde
83.60’lık bir sıçrama ile 9.03 milyar dolara tırmandı.
Çünkü ülkeye
net sermaye girişinde 46.48 milyar dolar ve yüzde 92.45’i bulan bir çöküş
yaşandı. Mart 2018’de ülkeye yıllık net sermaye girişi 50.28 milyar dolarken bu
yıl 3.8 milyar dolara kadar düştü. Cari açık 42.37 milyar dolar azalırken,
sermaye girişindeki düşüş 46.48 milyar doları bulunca rezervlerdeki erime
hızlanmış oldu.
Bu gelişme
aynı zamanda cari açıktaki düşüşte baş aktörün ithalat olmasını da açıklıyor.
İthalattaki düşüşün nedeni, sermaye girişinin kurumuş olması.
* Kimin güveni kayboldu? Sermaye
hareketleri, ekonomiye ve ekonomi yönetimine karşı güven kaybının sadece
yabancı yatırımcılarda değil, hatta onlardan daha fazla yerlilerde olduğunu
gösteriyor.
12 aylık
toplam yabancı sermaye girişinde 7.84 milyar dolar ve yüzde 22.40 düşüş var.
Buradaki asıl düşüş 10.35 milyar dolar ve yüzde 42.96 ile sıcak parada
gerçekleşti. Doğrudan yatırımlardaki artışın anasını gayrımenkul yatırımları
oluşturuyor. Şirketlere yapılan yatırımlardaki küçük artışta da, borç yükü
yüzünden yabancılara satılmak zorunda kalan şirketlerin payını da unutmamak
gerekiyor.
Yerli sıcak
parada ise güçlü bir kaçış dalgası görülüyor. Mart 2018’de yıllık toplam 1.93
milyar dolarlık yerli sıcak para yurtdışından Türkiye’ye gelmişti. Bu yıl ise
19.81 milyar dolarlık yerli sıcak para mevduat ve portföy yatırımı olarak
dışarı kaçtı.
Kurlardaki
artış, ithalat ve ekonomideki daralmada, yabancıların yanısıra yerlilerin
ekonomi yönetimine güven kaybının büyük rol oynadığı görülüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder