11 Şubat 2012 Cumartesi

Tinerci çocukları kim yetiştiriyor?

İlk gençliğini 1960’ların ortalarında yaşayan bizim kuşağın taşralı çocukları, onları Kemalettin Tuğcu’nun bizi gözyaşlarına boğan romanlarından öğrendiler. O zamanki adları “Köprüaltı çocukları” idi. Tuğcu’nun  açlık, yoksulluk, sefalet içinde ayakta kalmaya çabalayan o çocuklar, karşılaştıkları tüm sevgisizlik, haksızlık ve zalimliklere rağmen iyi ve temiz kalmak için direniyordu.
Şimdi onları  “sokak çocukları”, bazen de “tinerci çocuklar” adıyla tanıyoruz. Kolombiya’da “yatak böcekleri”, Brezilya’da “marjinaller”, Peru’da “meyva kuşları”, Ruanda’da “kötü çocuklar”, Kamerun’da “sinekler”, Vietnam’da “toz böcekleri” diyorlar onlara.
Türkiye’deki tinerci çocuklar ve sokak çocukları kimlerdir? Bu çocuklar nasıl ortaya çıkıyor, onları kim yetiştiriyor?
•    Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’de hayatında en az bir kez tiner, baly gibi uçucu madde kullanmış gençlerin sayısı 35 bini buluyor. Türkiye uçucu madde bağımlılığı sıralamasında Meksika, Brezilya ve Romanya’dan sonra dünyada dördüncü sırada yer alıyor.
•    TBMM Komisyon raporunda 200 bin çocuğun sokakta yaşadığı/çalıştığı itiraf ediliyor. Devletin hazırladığı raporlarda 625 bin çocuğun sokak çocuğu olma riski altında olduğu tesbit ediliyor.
•    Buna karşın bizzat devlet kurumlarının yaptığı araştırmalara göre sokak çocuklarıyla ilgilenmede tek yetkili kurum olan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nun (SHÇEK) fiziki ve organisazyon altyapısı, sorunun büyüklüğü karşısında çok yetersiz. Ayrıca uygulanan yöntemler de yanlış veya sağlıksız.
•    Tüm araştırmalar, sokak çocukları sorununun temel kaynağının ekonomik yoksulluk, sosyal eşitsizlik, göç ve çarpık kentleşme olduğunu tesbit ediyor.
•    Türkiye’de buna bir de politik faktör ekleniyor. 1990’larda Güneydoğu’da uygulanan zorunlu göç politikası, sokak çocukları sorununda patlama yarattı. En fazla göç alan İstanbul, Diyarbakır, Adana, Mersin, Antalya ve Şanlıurfa’da sorun dev boyutlara ulaştı. Diyarbakır bir ara istasyon haline geldi.
•    Bu nedenle sokak çocuklarının büyük çoğunluğu, zorunlu göç mağduru Kürt çocuklarıdır. İstanbul’daki sokak çocuklarının yüzde 30’u Güneydoğu, yüzde 26’sı Doğu Anadolu illerinden göçmüş çocuklar.
•    SHÇEK araştırmasına göre çocukların sokakta yaşamasının birinci nedeni yüzde 85.5 ile ekonomik yoksunluk. Çocuğun ihmal ve istismarının payı ise yüzde 25.7.
•    Tamamen sokakta yaşayan çocukların sokağa itilmesinde yoksulluğun payı yüzde 60.4, ailenin ihmal ve istismarının yapı yüzde 55.2.
•    Sokakta çalışan çocukların yüzde 40’ı çalışma ortamından kaynaklanan bir kazaya maruz kalmış.
•    Sokak çocukları hem aile içinde, hem de sokakta şiddete ve cinsel istismara maruz kalıyorlar. Farklı illerde yapılan araştırmalarda farklı oranlar ortaya çıksa da sokak çocuklarının yüzde 80’inin şiddete maruz kaldığı, yüzde 10-20’sinin de cinsel istismara maruz kaldığı genel kabul görüyor.
•    İstanbul’da yapılan bir araştırmaya göre sokakta yaşayan çocukların yüzde 47’si bağımlılık yaratan bir madde kullanıyor.
•    En çok kullanılan uyuşturucu madde ise yüzde 86 ile tiner/bally.

Açıkça görüldüğü gibi ortada bir günah var ve sokak çocukları, tinerci çocuklar bu günahın sorumlusu değil, mağduru durumundalar. Suçun ana kaynağı adaletsiz ekonomik, sosyal ve politik sistem. Sokak çocuklarını bu sistem üretiyor.  
Suçlu aranacaksa tinerci çocukları değil, bu sistemin yönetimini üstlenenleri ilk sıraya yazmak gerekir. Onlar, Başbakan’ın dindar gençlik yetiştirme tartışmasında yaptığı gibi kötü örnek gösterilerek hakir görülmeyi hak etmiyorlar. Çünkü karşı karşıya kaldıkları yoksulluk, çaresizlik ve sevgisizliğin sorumlusu onlar değil. Tineri de dindar olmadıkları için değil, çektikleri acıların büyüklüğü karşısında dindarlığın yatıştırıcı etkisi yetmediğinden çaresizlikle kullanıyorlar.

(http://www.haberturk.com/htyazar/ismet-ozkul)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder