27 Şubat 2012 Pazartesi

Yunanistan kurtarılıyor mu, batırılıyor mu?

Yunanistan borç krizinde daha birinci kurtarma paketinin mürekkebi kurumadan ikinci paket imzalandı. Birinci paketin, sorunu çözmekten çok uzak olduğu belliydi. Piyasalarda kısa süreli bir iyimser hava estirmekten başka bir işe yaramadı. İkinci paketin akibetinin birinciden farklı olacağını, paketin mimarları bile kesin olarak söyleyemiyorlar. Yananistan’a çıkartılan çok ağır faturaya rağmen sonuçtan kimse emin değil.
Zaten paketin amacının da Yunanistan’ın sorununu çözmek değil karantinaya almak olduğu anlaşılıyor. Almanya’nın başını çektiği Euro liderlerinin asıl amacı, borçları zamanında ödeyememe tehlikesinin Portekiz gibi diğer sorunlu ülkelere sıçramasını önlemek. Çünkü böyle bir durumda başta Alman ve Fransız bankaları büyük zararlar yazacaklar.
Yunanistan kurtarma paketleriyle yapılan da zaten Yunanistan’ı değil, başta Alman ve Fransız bankaları olmak üzere dev finans kuruluşlarını kurtarmak.
Yunanistan iflas etseydi, yani borçlarını ödemeseydi, elinde yüklü miktarda Yunan tahvili bulunan bankalar zarar yazacaktı. Şimdi yeni tahvil şeklinde de olsa paralarının yarıya yakınını tahsil etmiş olacaklar. Zaten yardım olarak verilen paralara Yunanistan elini bile süremeyecek ve doğrudan alacaklı bankalara gidecek. O kadar ki bu para için ayrı bir hesap oluşturulacak ve bu hesabı Yunanistan değil alacaklılar yönetecek.
Ayrıca Yunanistan borçlarını ödemeseydi, borç ödeyememe riskine karşılık çıkartılan CDS’ler aktif hale gelecekti. Yani CDS’leri çıkartarak Yunanistan’ın borçlarının sigortası karşılığında piyasadan para toplayan finans kuruluşları, CDS’lerin karşılığını ödemek zorunda kalacaktı. Yunanistan CDS’lerinin en büyük ihraçcısı Alman bankaları. Kurtarma paketi, “gönüllü takas”a dayandığı için CDS’ler aktif hale gelmeyecek ve böylece Alman bankaları, bu yolla da büyük bir yükten kurtulmuş olacaklar.
Buna karşın “kurtarılan” Yunanistan’ın düştüğü durum ölümden beter. Artık Yunanistan’ın ulusal egemenliğinden sözetmek pek mümkün değil. Vergi idaresini yabancılara teslim etmekle kalmıyor, yapacağı değişiklikle dış borçların ödemelerde birinci sırada yer alacağını anayasa maddesi haline getiriyor. Yani toplanan vergilerle önce dış borçlar ödenecek, para kalırsa emekli, memur maaşları ve sağlık, eğitim gibi kamu hizmetleri karşılanacak. Dahası yabancı alacaklılar Yunanistan Merkez Bankası’nın altın rezervlerine el koyabilecekler.
Emek kesimi de eşine az rastlanır bir acı reçete ile karşılaşacak. Asgari ücret yüzde 22 düşürülecek, kamuda büyük çaplı işten çıkarmalar gerçekleştirilecek. Sağlık ve sosyal güvenlik harcamalarında büyük kısıntılara gidilecek. Hızlı bir özelleştirme programı devreye sokulacak. Yabancı şirketleri kısıtlayan tüm engeller ortadan kaldırılacak. Çalışma yasaları daha da esnekleştirilerek, ücretler aşağı çekilmeye çalışılacak.
Yunanistan devletini neredeyse yeniden yapılandıran bu kadar kapsamlı değişiklikler için gerekli yasal düzenlemelerin bir hafta gibi kısa bir sürede tamamlanması şartı da var.
Peki bu kadar ağır faturaya karşılık sorun çözülecek mi? Buna pek inanan yok. Sözde bu önlemler 2020 yılına kadar Yunanistan’ın borçlarının milli gelirine oranını yüzde 120’ye indirmesini sağlayacak. Ama bu oranı tutturmak için sadece borçları kontrol altına almak yetmiyor, ekonominin yeterince büyümesi de gerek. Ama bu kadar sert kemer sıkma karşısında bu çok zor. Şimdiden üçüncü paketten ihtimali konuşulmaya başladı.

(http://www.haberturk.com/htyazar/ismet-ozkul)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder