Gazetelerde dün Adana’da 26 yaşında genç bir kadının, biri 6 yaşında diğeri sadece 6 aylık iki çocuğunu geride bırakarak kendini astığını okuduk. Emine Akçay’ın evinde inceleme yapan polis, “Evde yağ bile yok” dedi. Komşuları bebeği üşüyen genç kadının son 6 lirası ile odun almak istediğini, oduncunun “6 liraya odun mu olur?” diyerek kendisine para almadan 10 kg odun verdiğini anlattılar.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), tam da gazetelerde genç bir kadının yoksulluktan intihar ettiği haberlerini okuduğumuz gün, yoksulluk verilerini “açıklamayacağını” açıkladı. TÜİK 2010 yılı yoksulluk göstergesi olarak sadece 6 rakam açıklamakla yetindi. Satınalma gücü paritesine göre günlük harcama miktarı 2.15 dolar ve 4.3 doların altında olanların toplam nüfus içindeki payları Türkiye, kent ve kır ayrımında açıklandı.
Oysa daha önceki yıllarda yoksulluk konusunda açıklanan tablo sayısı bile, bu yıl açıklanan rakam sayısından fazlaydı. 2.15 ve 4.3 dolar sınırına göre hesaplananların dışında TÜİK’in daha önce açıklayıp da bu yıl açıklamadığı veriler arasında şunlar yer alıyor.
* Açlık sınırı altında yaşayanların sayısı ve toplam nüfusa oranı. Açlık sınırı, bir kişinin ortalama günlük harcama miktarının ancak asgari beslenmesine yetecek düzeyde olmasını ifade ediyor.
* Mutlak yoksulluk sınırı altında yaşayanların sayısı ve nüfusa oranı. Mutlak yoksulluk sınırı, asgari gıda harcamalarına yaşamak için gerekli asgari barınma, ısınma ve giyim harcamalarının eklenmesinden oluşuyor.
* Göreli yoksulluk sınırı altında yaşayanların sayısı ve nüfusa oranı. Göreli yoksulluk, kişi başına harcama miktarlarını büyükten küçüğe sıraladığımızda en ortada yar alan değerin yüzde 50’sinden daha azı ile geçinenleri kapsıyor.
* Açlık ve yoksulluk sınırının, aile nüfusuna göre ayda kaç liraya tekabül ettiği.
* Kent ve kır ayrımına göre yoksulluk verileri.
* Aile nüfusu büyüklüğüne göre yoksul hanehalkı ve yoksul fert oranları.
* Aile tipine (çocuklu çekirdek aile, çocuksuz çekirdek aile, ataerkil veya geniş aile, tek yaşayan yetişkin) göre yoksul hane ve fert oranları.
* İstihdam durumuna göre fert yoksulluk oranları.
* Çalışılan sektöre göre fert yoksulluk oranları.
* Kişinin işteki durumuna (ücretli, maaşlı, yevmiyeli, işveren, kendi hesabına çalışan ve ücretsiz aile işçisi) göre yoksul fert oranları.
* Eğitim durumuna göre fert yoksulluk oranları.
Böylece yoksuluk alanındaki gelişmelerin resmini çekmemiz mümkün oluyordu. Örneğin 2009 verileri açıklandığında mutlak yoksulluk içindeki aile sayısının yüzde 14.54, fert sayısının ise yüzde 18.08 arttığını görmüştük. TÜİK yeni verileri açıklamadığı için 2010’da gelişmenin ne yönde ve boyutta olduğunu bilemeyeceğiz.
TÜİK 2009 yoksulluk araştırmasını geciktirerek açıklamıştı. 2011 başında açıklanması planlanan 2010 yılı verileri de 2011 sonuna ertelenmiş ama yine açıklanmamıştı. Ertelenen tarihten bile 3.5 ay sonra açıklanan veriler de kuşa dönmüş halde. Ne durumu ve değişim yönünü görmeye, ne de bir analiz yapmaya imkan vermiyor.
TÜİK, daha iyisini yapmak için çalıştıklarını bu yüzden açıklamayı dudurduklarını söylüyor. Ancak bu gerekçe ikna edici değil. İstatistiklerin iyileştirilmesi TÜİK’in sürekli bir faaliyeti. İyileştirme çalışması mevcut istetistiklerin açıklanmasının önünde engel olamaz. Engel olsa, TÜİK’in ya iyileştirmeden vazgeçmesi, ya da istatistik açıklamaktan vazgeçmesi gerekir. Geçmişte TÜİK işsizlik, hatta milli gelir hesaplama yönteminde değişiklikler yaptı, ama hiçbirisinin yayınını bu yüzden askıya almadı.
O zaman iş yoksulluğa gelince tutum değiştirmenin mantığı ne? TÜİK bu tutumundan vazgeçmeli ve yoksulluk verilerini açıklamalıdır. Daha iyisini de, çalışmalar tamamlandığı zaman, zaten karşılaştırmalı olarak görürüz.
(http://www.haberturk.com/htyazar/ismet-ozkul)
(http://www.haberturk.com/htyazar/ismet-ozkul)
YOKSULLUKLA BİRLİKTE GÖÇ VE BARINMA KONUSUNUNDA UNUTULMAMASI LAZIM, ÖZELLİKLE YOKSULLUK KONUSUNUN MUTLAK ŞEKİLDE KAMUOYU İLE PAYLAŞILMASI GEREKİR. TÜİK'İ BİLİ YORUZ KONU İLE İLGİLİ VERİLERİ AÇIKLAMAMAKTA HAKLILAR, ÇÜNKÜ, HER GÜN BİRAZ DAHA YOKSULLAŞIYORUZ (OLİGARŞİ) HARİÇ.
YanıtlaSil