Yüksek öğrenime giriş sınavlarının ilk aşamasının sonuçları açıklandı. Yaklaşık 2.2 milyon gencin girdiği sınavın sonuçlarında sürpriz yok. Sonuçlar yine gençler açısından acınacak, devleti ve eğitimi yönetenler açısından yüz kızartacak nitelikte.
40 soruluk testlerde sınava katılan öğrencilerin doğru yanıt ortalaması Türkçe’de 17.32, sosyal bilimlerde 11.68, fen bilimlerinde 5.69 ve matematikte 5.12. OECD içinde eğitim kalitesinde nal topladığımızı tescilleyen PISA araştırmasının ortaya koyduğu sonuçlarla çok paralel bir manzara ile karşı karşıyayız. Üstelik yıllardır durumda bir düzelme de yok.
Gençlerin daha çocuk yaştan itibaren hayatlarını cendere altına alan, aileleri büyük fedakarlıklara zorlayan sistemin gençlere verdiği bu. Tüm bu sıkıntı ve cefa çocuklarımız bir üniversiteye girip okusun, mezun olup sonunda güzel bir işe girebilsin diye çekiliyor.
Peki tüm bu sıkıntıları omuzlayıp yüksek öğrenimi tamamlayan gençler, uğruna bu kadar sıkıntı çektikleri hayallerine kavuşabiliyorlar mı? Ne yazık ki orada da durum çok farklı değil. İstihdam cephesindeki durum da eğitim cephesi kadar iç karartıcı.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2016 yılı işgücü verilerinin fakülte ve yüksek okul mezunları açısından ortaya koyduğu manzara şöyle:
* Fakülte ve yüksek okul mezunları arasındaki işsizlik oranı yüzde 12 ile genel ortalamadan 1.1 puan daha yüksek. 2016’da ortalama işsizlik oranı 2015’e göre 0.6 puan artarken yüksek öğrenimlilerin işsizlik oranı 1 puan arttı.
• Geçen yıl toplam işsiz sayısı 273 bin kişi arttı. Bunun 136 binini fakülte ve yüksek okul mezunları oluşturdu. Yani işsizlerin safl arına yeni katılanların yüzde 49.82’si fakülte ve yüksek okul mezunuydu.
• İşgücüne katılım oranına dayanarak yaptığımız hesaplamaya göre, fakülte ve yüksek okul mezunu sayısı 2016’da 773 bin kişi arttı. Buna karşın istihdam edilen fakülte ve yüksek okul mezunu sayısındaki artış 471 bin oldu. Yani yüksek öğrenimli sayısındaki artışın ancak yüzde 60.95’i iş bulabildi.
• Buna karşın yüksek öğrenimli işsizleri sayısı 136 bin arttı. Demek ki fakülte ve yüksek okul mezunu sayısındaki artışın yüzde 17.60’ı işsizlerin safına katıldı.
• Bu arada çalışmadığı halde aktif olarak iş aramayan yükseköğrenimlilerin sayısındaki artış ise 165 bin ile işsiz sayısından bile fazla oldu. Artan yüksek öğrenimli nüfusunun yüzde 21.32’si de aylaklar arasına katıldı.
• İşsizler ve aylakları topladığımızda geçen yıl 773 bin artan yüksek öğrenimli nüfusun 301 bini istihdam dışında kaldı. Yani artan yüksek öğrenimli nüfusun yüzde 38.92’si boşta kaldı. Bunca meşakkatten sonra fakülte ve yüksek okul diploması alabilen her 10 kişiden 4’ünü boşta gezmeye mahkum eden bir sistemle karşı karşıyayız.
• 2016 verilerinin ortaya koyduğu trajik sonuçlardan birisi de fakülte ve yüksek okul mezunları arasında istihdam oranının düşmesi, üstelik en fazla düşüşün bu kesimde olması. 2016’da toplam istihdam oranı 0.3 artarken, yüksek öğrenimlilerde istihdam oranı 0.9 puan düştü. Buna karşın örneğin en fazla orta okul mezunu olanların istihdam oranı 0.6 puan yükseldi.
• Öte yandan ilkokul dahil eğitim görmüş tüm kesimler içinde işgücüne katılım oranı düşen tek grup yüksek öğrenimliler oldu. 2016’da yüksek öğrenimlilerin işgücüne katılım oranı 0.1 puan geriledi. Bu düşüşte yüksek öğrenimlilere eşlik edenlerin sadece okuma yazma bilmeyenler ile ilk okul bile bitirmeyenler olması bir diğer trajik durum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder