Sayfada iki grafik görüyorsunuz. Sütun grafik, sanayi ve hizmet sektörlerindeki yabancı kontrollü girişimlerin toplam üretim içindeki payının seyrini gösteriyor. Çizgi grafik ise yabancı kontrollü imalat sanayi üretimi içinde farklı teknoloji düzeylerinin payının nasıl değiştiğini gösteriyor.
Bu iki basit grafik, ekonomi ve toplum açısından önemli bir tehlikenin sinyallerini veriyor.
Birinci grafikteki eğilimi 2013 öncesi ve sonrası diye ikiye ayırmak mümkün. 2013'e kadar yabancı kontrollü üretimin toplam üretim içindeki payı yavaş yavaş azalıyor. 2013 sonrasında ise tekrar artmaya başlıyor.
2009'da yüzde 15.39 düzeyinde olan yabancı kontrollü üretim payı 2013'e kadar 2.02 puan azalarak yüzde 13.36'ya kadar iniyor. Burada iki temel faktör söz konusu olabilir. Birincisi global kriz sonrası ekonomi büyürken yerli sermayenin yatırımları ve üretimi daha hızlı büyümüştür. İkincisi ise yabancı sermaye yatırım ve üretimini artırmada daha çekingen davranmaya başlamıştır.
2013 sonrasında ise yabancı kontrollü üretimin payı iki yılda 0.73 puan artarak 2015'te yüzde 14.09 düzeyine çıkıyor. Bu yılların 2013 öncesinin tersine büyümenin teklemeye başladığı, özellikle de yatırım hızının düştüğü yıllar olduğu dikkate alındığında, yabancı kontrollü üretimdeki artış eğiliminin olumsuz değil olumlu bir şey olduğu söylenebilir.
Ancak grafiği tek başına değil de ikinci grafikle birlikte değerlendirince, gelişmenin hiç de olumlu olmadığı ortaya çıkıyor. İkinci grafikte de 2013 öncesi ve sonrası diye ayırabileceğimiz iki farklı eğilim var. Ancak bu eğilimler olumlu sinyaller vermiyor.
2013 öncesinde yabancı kontrollü üretim içinde orta-yüksek teknolojili üretim ile orta-düşük teknolojili üretimin payı artarken, düşük ve yüksek teknolojili üretimin payı azalıyor. 2009-2013 arasında yabancı kontrollü üretim içinde orta yüksek teknolojili üretimin payı 6.47 puan, orta-düşük teknolojili üretimin payı 6.28 puan artıyor. Toplam olarak orta teknolojili üretimin payındaki artış 12.76 puan. Aynı dönemde düşük teknolojili üretimin payı 6.58 puan, yüksek teknolojili üretimin payı ise 6.18 puan azalıyor. Bu dönemde özetle düşük ve yüksek teknolojiden orta teknolojiye bir kayış var.
2013 sonrasında ise eğilim farklı bir görünüm alıyor. 2013 sonrasındaki iki yılda yabancı kontrollü üretim içinde payı artan sadece düşük teknolojili üretim oluyor. İki yılda yüksek teknolojili üretimin payı 0.21 puan, orta-yüksek teknolojili üretimin payı 3.22 puan ve orta-düşük teknolojili üretimin payı 2.06 puan düşüyor. Buna karşın düşük teknolojili üretimin payı iki yıl gibi kısa sürede 5.48 puan artıyor.
İki grafiği birleştirince görülüyor ki 2013 sonrasında yabancı kontrollü üretimin payı artmış ama bu düşük teknolojili üretimi artırarak gerçekleşmiş. 2013 sonrasında örneğin otomotiv, bilgisayar ve elektronik cihazlar ve ilaç üretiminde yabancı payı gerilerken gıda ve içecek imalatında artmış.
Bunun anlamı, yabancı yatırımcılar için artık Türkiye'nin öne çıkan cazibesi “ucuz emek”tir. Cazibesi ucuz emek olan bir ülkenin de bu dünyada ihya olma şansı yok.
Eğitimden politikaya bu sonucu yaratan temel yapı değişmedikçe ucuz emek kapanından kurtulma şansımız da yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder