Geçen hafta Avrupa borç krizinin çözüm planı için
yapılan liderler zirvesine Almanya Başbakanı Merkel çok katı bir tutumla girdi.
Merkel’in duruşu, zirveden beklentileri azalttı. Zirve cuma sabaha karşı
anlaşma ile sonuçlanınca piyasalar adeta uçuşa geçti. Zirve sonuçları İtalya ve
İspanya için zafer, Merkel için bir U
dönüşü olarak yorumlandı.
Ancak konu
biraz daha yakından irdelenirse, borç krizinin çözümünde birçok temel sorunun
hala yanıtsız olduğu görülüyor. Ayrıca ortaya çıkan sonuç ne İtalya için bir
zafer, ne de Almanya için yenilgi olarak nitelenebilir durumda değil. İtalya ve
İspanya’nın kazandık dediği noktaların hayata geçmesi zamana ve şartlara bağlı.
Kaybetti denen Almanya ise zamana yayılan bütün bu sürecin her aşamasını
kontrol etme ve veto etme imkanını elinde tutuyor.
Zirveden çıkan başlıca kararlar ve yol açacağı
sonuçlar şöyle özetlenebilir:
Birincisi
Avrupa İstikrar Fonu (ESM), banka kurtarma operasyonları için ilgili ülkelere
borç vermek yerine doğrudan bankalara kaynak sağlayacak. ESM’nin banka kurtarma parasını hükümetlere vermesi,
kamunun borcunu artırarak borç krizinde görüntüyü daha da bozacaktı. Şimdi
banka borcu ile ülke borcu arasında kurulan bağın kırılma şansı olacak. Bu,
öncelikle İspanya’ya yarayacak.
İkincisi
ESM, talep halinde ülkelerin tahvil piyasasına girerek alım yaparak faizlerin
yükselmesini önlemede rol üstlenecek.
Bu da en çok İtalya’nın istediği bir çözümdü.
Buraya kadar herşey güzel gözüküyor. Ancak bunların
nasıl uygulanacağına bakarsak, daha gidilecek çok yol olduğu ortaya çıkıyor.
ESM’nin banka kurtarma için para koyması için ilk adım
olarak Avrupa Merkez Bankası (ECB) şemsiyesi altıda bir Avrupa bankacılık
düzenleme denetleme kurumu oluşturulacak. Bu sürecin tamamlanması en az gelecek
yılın başlarını bulacak. Hangi bankaların hangi şartlarla kurtarılacağını bu
Avrupa BDDK’sı karar verecek. Daha sonra da ESM bankayı kurtarmak için parayı
verecek.
Görüldüğü
gibi İspanyol bankalarının kurtarılması için para çıkması aylar alacak. Ayrıca
zirvede kaybetti denilen Almanya, Avrupa BDDK’sının oluşturulması, işleyişi ve
her bir bankanın kurtarılma koşullarının belirlenmesi noktasında, kuşkusuz hep
en belirleyici ülke olacak.
Zirveden çıkan ikinci sonuç olan ESM’nin ülkelerin
tahvil piyasasına müdahale etmesi de koşullara bağlı. Yardım isteyen ülkenin
talebini yerine getirmek için, o ülkenin Avrupa Komisyonu’nun belirleyeceği
yıllık bütçe açığı hedeflerine uyması gerekecek. Yeni durumda IMF ve kapsamlı
kemer sıkma paketleri devre dışı kalıyor. Ancak bütçe açığı hedefleri şartı
sayesinde Avrupa Komisyonu ve özellikle Almanya’nın etkinliği devam ediyor.
Asıl
önemlisi banka kurtarma ve tahvil piyasalarına müdahale etmek için paranın
nereden bulunacağı sorusunun yanıtı yok.
Avrupa kurtarma fonlarının elinde elinde 500 milyar euro kaldığı hesaplanıyor.
Bunun 100 milyar eurodan fazlası sadece İspanyol bankalarının kurtarılması için
gerekecek. Bu kadar parayla örneğin İtalyan tahvil piyasasına müdahale etmenin
kızgın tavaya bir su damlası atmaktan farkı olmaz. İtalyan hükümetinin borcu
1.9 milyar euro. ESM piyasaya girse, İtalyan tahvilini elinden çıkarmak isteyen
yatırımcıların dalgası altında boğulacağı açık.
ESM’nin çok
daha fazla kaynağa ihtiyacı var. ESM’nin gerekli parayı nasıl sağlayacağı
konusunda zirvenin önerdiği bir mekanizma yok. Yani en kritik soru hala yanıt
bekliyor: Savaşı ESM yürütecek ama cephaneyi nereden bulacak bilmiyoruz.
Bankaları kurtarmak, İspanya’yı kurtarmaya yetecek mi?
Yunanistan kurtarılıyor mu, batırılıyor mu?
Yunanistan’ı memur maaşı değil, politik yolsuzluklar batırdı
Yunan seçiminin kesin mağlubu belli: IMF-AB paketi
http://www.haberturk.com/htyazar/ismet-ozkul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder