Ekonomi yönetiminin en fazla övündüğü konuların başında bütçe dengesi
geliyor. Mayıs ayı 4.6 milyar TL gibi az görülecek bir bütçe fazlası
kaydedilmişti. 5 aylık bütçe dengesi de sadece 432 milyon liralık küçük bir
açık gösteriyordu. 5 aylık bütçe de dengde sayılırdı.
Haziran ayına gelince
manzara aniden değişti. Mayısta 4.6 milyar TL fazla veren bütçe, bir anda 6.3
milyar TL açık verdi. Oysa bütçe sadece mayıs ayında değil geçen yılın haziranında da 3.1 milyar
lira fazla vermişti. Haziran ayındaki yüklü açıkla birlikte bütçe, yılın ilk
yarısını da 6.7 milyar lira açıkla kapatmak durumunda kaldı.
Haziran ayına gelene kadar bütçe performansıyla övünen Maliye Bakanı Mehmet
Şimşek, bu kez sosyal güvenlik açıklarından, zorlu kış koşulları nedeniyle
yapılan afet yardımlarından, yerel yönetimlere yapılan aktarımlardan, Devlet
Demiryolları’nın yatırımları için verilen 1.9 milyar liradan yakındı. Hatta
Maliye Bakanı Şimşek’in yakınmalarından vergi artışı sinyali çıkartanlar bile
oldu.
Bütçenin bir anda ak iken
karaya dönmesi, dışı dengede gözükse de içinin sağlam olmamasından
kaynaklanıyor. Bütçenin üzerine oturduğu yapısal dengesizlikler, onu son derece kırılgan
hale getiriyor. Bu durum da bütçeyi her rüzgardan aşırı ölçüde etkilenmesine
yol açıyor.
Bütçe gelirlerinin
yarısını dolaylı gelirler oluşturuyor. Böyle olunca tüketim biraz yavaşlarsa,
ithalat biraz azalırsa vergi gelirlerinde ciddi düşüş ortaya çıkıyor. Buna karşın harcamaların
yapısı aşağı yönde oynamaya imkan verecek durumda değil. Harcamaların da yüzde
26’sı personel giderlerinden yüzde 39.5’i de transfer giderlerinden oluşuyor.
Dünya ekonomik krizinin etkisiyle faizlerdeki düşüş faiz giderlerinin toplam
içindeki payını yüzde 15.6’ya kadar indirdi. Bu büyük imkana rağmen, bütçedeki
yapısal sorunlar yüzünden kırılganlık sürüyor.
Bu ana kadar sıcak parayla
şişen iç talep ve hızla artan ithalattan alınan vergiler, bütçenin dengede
görünmesine çok yardımcı oldu. Şimdi ithalat ve iç tüketim yavaşlamaya
başlayınca bütçe de sarsılmaya başladı.
Ancak hazirandaki ani değişimde dolaylı vergilerdeki azalma değil,
harcamalardaki artış belirleyici oldu. Tam tersine yılın ilk üç ayına göre mayıs
ve haziran aylarında dolaylı vergilerde az da olsa bir artış var. Hazirandaki
açıkta cari transferlerdeki artış büyük rol oynadı. Transfer
kalemlerinin özellikle tam tanımı belli olmayan ve “diğer” alt başlığında
toplanan harcamalardaki hareketlenme özellikle dikkat çekiyor.
Hükümetin bütçedeki
yapısal dengesizliklerin su yüzüne çıkmasını önlemede en büyük yardımcısı da
tek defalık gelirler oldu. Son vergi ve prim affı ile sağlanan gelirler 2011
bütçesini kurtardığı gibi 2012 bütçesine de ciddi bir katkıda bulunuyor. İlk 6
aydaki toplam bütçe gelirinin yüzde 10.5’i buradan geldi. Bu yasayla yapılan
tahsilatlar da aksamaya başlayınca hükümet, affın affını çıkarmak gibi az
rastlanacak bir yola başvurmak zorunda kaldı.
Yılın ilk 6 ayında vergi affından gelen gelir 17 milyar TL oldu. Buna
Merkez Bankası’nın karından gelen 5.7 milyar lira da eklenince 22.8 milyar
liralık gelir ortaya çıkıyor. Toplam gelirler geçen yıla göre yüzde 11
artarken, bu iki kalemdeki gelir artışı yüzde 113’ü buldu. Sadece bu iki kalem olmasaydı 6 aylık bütçe açığı 29.5 milyar dolar
olacak, faiz dışı denge de 19.5 milyar lira fazladan 3.3 milyar lira açığa
dönecekti.
Hükümet bütçedeki yapısal dengesizlikler alanında pek bir adım atmazken,
tek defalık gelirlerle şapkadan tavşan çıkartarak görüntüyü kurtarmaya odaklanıyor.
Bu yüzden de bütçe her rüzgarda yatağa düşecek bir zaafiyet içinde yaşamaya ve
her zaman şapkadan çıkacak tavşandan medet ummaya devam ediyor.
http://www.haberturk.com/htyazar/ismet-ozkul
http://www.haberturk.com/htyazar/ismet-ozkul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder