2 Aralık 2016 Cuma

AB’ye karşı Şanghay Beşlisi planının ekonomik faturası sandığınızdan ağır olur

AB’ye karşı Şanghay Beşlisi düşüncesi, politik alanda olduğu gibi ekonomik alanda da büyük sarsıntılar yaratma riski taşıyan bir plan. AB’yle uzaklaşmanın ekonomide yaratacağı boşluğu Şanghay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) doldurma şansı yok.
ŞİÖ’nün ekonomik ilişkileri geliştirme hedefi olmakla birlikte henüz bir serbest ticaret anlaşması bile yok. Bu nedenle ŞİÖ’ye katılmanın ne kadar ekonomik ve ticari avantaj sağlayacağı net değil.

Asıl önemlisi AB ile ekonomik ilişkilerimiz ile ŞİÖ üyesi ülkelerle ekonomik ilişkilerimizin boyutları arasında adeta uçurum var. Sayfadaki tablo ve grafikler ticaret ilişkilerinde AB ve ŞİÖ’nün yeri arasındaki farkı gözler önüne seriyor. ŞİÖ’nün verilerini hesaplarken yakında üyeler arasına katılacak olan Hindistan ile Pakistan’ı da hesaba dahil ettik.
2015’te Türkiye’nin ihracatında AB’nin payı yüzde 44.49, ŞİÖ’nün payı ise sadece yüzde 6.01. İthalat cephesindeki denge ise ters yönde değişiyor. AB’nin ithalattaki payı yüzde 37.97 ile ihracat payından daha az. Buna karşın ŞİÖ’nün ithalattaki payı yüzde 25.72 ile ihracattaki payının çok çok üzerinde. Buna bağlı olarak Türkiye dış ticaret açığının yüzde 23.16’sını AB’ye karşı verirken, açıkta ŞİÖ’nün payı yüzde 70.45’e ulaşıyor.
AB’den her 100 dolarlık ithalata karşılık 81.34 dolar ihracat gerçekleşiyor. Buna karşın ŞİÖ’ye her 100 dolarlık ithalata karşı sadece 16.21 dolarlık ihracat yapabiliyoruz.
Türkiye’nin ihracatta öne çıkan sektörleri açısından da manzara aynı. Otomotiv ihracatında AB’nin payı yüzde 77.94, ŞİÖ’nün payı yüzde 1.72. Ana metal ihracatında AB’nin payı yüzde 25.13, ŞİÖ’nün payı yüzde 1.61. Tekstil ürünleri ihracatında AB’nin payı yüzde 52.47, ŞİÖ yüzde 6.62 pay sahibi. Giyim eşyası ihracatında AB yüzde 71.62, ŞİÖ yüzde 3.04 paya sahip. Makine ihracatında AB’nin yüzde 42.81’lik payına karşın ŞİÖ’nün payı yüzde 7.30. Gıda ürünleri ve içecek ihracatının yüzde 30’u AB’ye, yüzde 2.74’ü ŞİÖ’ye yapılabiliyor.
Yabancı sabit yatırımlar cephesindeki durum da farklı değil. 2002-15 arasında Türkiye’ye gelen toplam 132.35 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırımın 91 milyar doları AB ülkelerinden geldi. ŞİÖ ülkelerinden gelen miktar, sadece 6.4 milyar dolar. 14 yıllık sürede gelen yabancı yatırım içinde AB’nin payı yüzde 69’u bulurken ŞİÖ’nün payı yüzde 5’i bulmuyor.
Merkez Bankası’nın uluslararası yatırım pozisyonu verilerine göre Türkiye’deki 2015 yılında mevcut tüm yabancı yatırımların stok değeri 141.49 milyar dolardı. Bunun 104.31 milyar dolar ile yüzde 73.72’si AB ülkelerinin yatırımı. ŞİÖ ülkelerinin payı ise sadece 8 milyar dolar ve yüzde 5.69 düzeyinde.
Bu veriler gösteriyor ki Türkiye’nin AB ile ilişkileri ŞİÖ ile karşılaştırılamayacak kadar ileri düzeydedir. AB ile ekonomik ilişkileri soğutup bunu ŞİÖ ile ikame etme şansı yoktur.
ŞİÖ ile ticaret dengemiz AB ile olana göre çok daha bozuktur. AB’nin ŞİÖ ile ikame edilmeye kalkılması sadece cari açığı artırır.
Türkiye’nin göreli ucuz emeği ile AB pazarlarında rekabet şansı vardır ama bize göre çok çok daha ucuz emeğe dayanan ŞİÖ ekonomileriyle bu alanda rekabet etme ihtimali yoktur. Yabancı yatırımlarla Türkiye başta otomotiv olmak üzere AB ve Batılı devlerin üretim zincirine eklemlenmiş durumda. AB ile mesafenin artması, bu düzeni bozarak ekonomide büyük yaralar açabilir. Bu yarayı ŞİÖ’nün telafi etme şansı yok.
Gümrük Birliği, AB üyelik süreci ve “AB çıpası”, Batılı devlerin Türkiye’deki yatırımlarını artırmalarının ve Türkiye’yi üretim zincirlerine dahil etmelerinin başlıca nedeniydi. Bu konuda kafalarının karışması, yeni yatırım planlarını gündemden çıkaracağı gibi mevcut yatırımları konusunu da yeniden değerlendirmelerine yol açabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder