Gerek hükümet ve bürokrasi, gerekse sektör sözcüleri, bankacılık sektörünün krizde iyi bir sınav verdiğinin altını çizdikten sonra mevcut durumun da çok iyi olduğunu her fırsatta dile getiriyorlar. Son olarak Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) 10. kuruluş yıldönümü nedeniyle Başbakan Yardımcısı Ali Babacan başta olmak üzere tüm ilgililer buna paralel görüş ve tesbitleri tekrarladılar.
Oysa bankacılıkta durumun çok iyi olduğu ve sistemin bir risk taşımadığı yolundaki görüşlere IMF pek katılmıyor. IMF’ye göre bankacılık sektöründe risklerin önlenebilmesi için acil önlemler almak gerekiyor. IMF bu konudaki uyarı ve önerilerini, 4. Madde değerlendirme raporunda geniş bir şekilde ortaya koydu. Ancak tartışmalar mali kural noktasına odaklandığı için, bankacılık konusundaki IMF görüşleri gölgede kaldı.
Bankacılık sektörünün, krize karşı dayanıklılık sergilediği görüşünü IMF de paylaşıyor. IMF raporunda bu görüşler, “Bankacılık sektörü, alınan destek önlemlerinin de yardımıyla krize karşı bir dayanıklılık sergiledi. Güçlü sermaye yeterliliği, düşük düzeydeki döviz pozisyonu, kaynak yapısının esas olarak mevduata dayalı olması ve yeterli likiditeye sahip olmaları, bankaların finans ve üretim alanındaki şokları atlatabilmesini sağladı” şeklinde ifade ediliyor.
Buna karşın IMF, kriz döneminde bankaların bilançolarını düzeltmek ve kredilerin geri çevrilebilmesini kolaylaştırmak için getirilen gevşek uygulamaların, hemen kaldırılmasını istiyor. Kriz döneminde geçici olarak gerekli olan bu uygulamaların artık gereksiz olduğunu ve bunların sürdürülmesinin risk yarattığını savunuyor. IMF’ye göre bu uygulamalar bankaların geri ödenmeyen kredi oranlarını olduğundan düşük gösteriyor, kredi kalitesinin doğru değerlendirilmesini önlüyor, bankaları uygunsuz kredi verme konusunda cesaretlendiriyor, bankaların sağlamlık düzeyini gerçek durumdan yüksek gösteriyor.
IMF’ye göre bankacılık sektöründeki risklerin önlenmesi için yapılması gerekenler şunlar:
· Geri dönmeyen kredi tanımları ile karşılık ayırma alanında getirilen gevşek uygulamalar acilen kaldırılmalı.
· Döviz geliri olmayan şirketlere döviz kredisi verilmesinin yolu açıldı. Bu tür şirketlere verilen kredilerin risk ağırlığı yükseltilmeli ve ödeme performansları daha sıkı izlenmeli.
· Konut kredisi vermede uygulanan kriterler sıkılaştırılmalı, kredi taksitlerine sağlam limitler konmalı ve müşterilerinin ödeme güçlerini önceden tesbit etmeye dönük yöntemler geliştirilmeli.
· Kredi kartı limitlerine ilişkin kurallar sıkılaştırılmalı, minimum ödemesini aksatan müşterilerin limitlerinin artırılması önlenmeli.
· Borsaya kote olmadığı için mali durumu tam olarak izlenemeyen şirketlerin daha iyi gözetlenmesi ve bu şirketlere ilişkin daha sağlıklı veriler toplanması için düzenlemeler yapılmalı. Çünkü banka kredilerinin büyük bölümü bu tür şirketlere veriliyor.
· Zor duruma düşen bankalara müdahaleyi kolaylaştıracak ve müdahale kapasitesini güçlendirecek yasa ve düzenlemeler çıkartılmalı.
· Stres testlerinde piyasa riskinin bankaların kredi portföyüne dolaylı etkisi ile uluslararası piyasalardaki istikrarsızlıkların doğrudan ve dolaylı etkilerini de kapsayan daha karmaşık senaryolar uygulanmalı.