İşsizlik istatistikleri en fazla tartışma yaratan istatistiklerin başında gelir. Bu durumun ana nedenlerinden birincisi işsiz sayısını ve işsizlik oranını hesaplamada kullanılan yöntemin kendisidir.
Uygulanan hesaplama yöntemi, sadece aktif olarak iş arayanları “işsiz” sayar. Çalışabilecek durumda olduğu halde, işsizlikle ilgili anketin yapıldığı tarihte aktif olarak iş arama faaliyetlerinde bulunmayan kişileri “işsiz” saymaz.
Oysa hesaba girmeyen bu “gizli” işsizlerin sayısı, istatistiklerin kabul ettiği “açık” işsiz sayısından da fazladır. Bu yüzden açıklanan işsizlik, toplumun sancısını çektiği işsizliğin fiili boyutunun yarısını bile ifade etmez.
Örneğin çalışmayan ve kahvede okey oynayan 4 genç düşünün. Bunlardan birisi iş bulmak için 4 hafta önce, diğeri 5 hafta önce bir şey yapmış olsun. Üçüncüsü “Bir yıldır çalmadığım kapı kalmadı, ümidimi kaybettim, iş aramayı bıraktım” desin. Dördüncüsü ise “Babadan kalma evin kirasıyla idare ediyorum, çalışmıyorum” desin.
Bu gençlerin hikayeleri farklı da olsa aslında hepsinin istihdam ve işsizlik durumu aynı. İşsizlik istatistikleri aslında dördü de işsiz olan bu gençlerden sadece birincisini işsiz sayıyor. Kalan üçünü ise işsiz de saymıyor, işgücü içinde de kabul etmiyor.
Bu yüzden hastalık veya yaşlılık nedeniyle çalışamaz durumda olanlar, öğrenciler ve emekliler gibi geçerli bir nedenle çalışmadığı halde iş de aramayanların yanı sıra aslında çalışabilecekken çalışmayan nüfusun ciddi bir bölümü de işsizlik hesabının dışında tutuluyor. Örneğin ev işleriyle meşgul olduğunu söyleyen kadınlar, mevsimlik çalışanlar, iş bulma umudunu yitirenler işgücü sayısına da, işsiz sayısına da dahil değiller.
Bu hesaplama yöntemi TÜİK’e has bir yöntem de değil. TÜİK de Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve OECD gibi uluslararası kuruluşlar, Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) tarafından benimsenen bir yöntem kullanıyor.
Ancak Türkiye’de gerçek işsizlik ile istatistiklerin ortaya koyduğu açık işsizlik arasında, diğer ülkelere göre çok büyük fark oluşuyor.
Hesapladığımız 2016 yıllık ortalamalarına göre açık işsiz sayısı 3 milyon 332 bin kişi. Buna karşın iş bulsa hemen çalışmaya başlayabilecek olduğu halde son 4 haftada aktif olarak iş arama faaliyetinde bulunmamış olanların sayısı 2 milyon 419 bin kişi. Yani açık işsizlerin yüzde 73’ü kadar da kağıt üzerinde işsiz sayılmayan gizli işsiz var.
Bunları hesaba kattığımızda işsiz sayısı birden 5 milyon 750 bine fırlıyor. Gerçek işsizlik oranı da yüzde 10.91 olarak hesaplanan açık işsizlik oranının 6.54 puan üzerine çıkarak yüzde 17.44’ü buluyor.
Ev işleriyle meşgul olduğunu söyleyen kadınları da hesaba eklediğimizde gerçek işsizliğin boyutu, can yakan bir boyuta ulaşıyor. 2016 yılı ortalamalarına göre çalışmayan ama ev işleriyle meşgul oldukları gerekçesiyle iş de aramayan kadınların sayısı 11 milyon 101 bin kişi. Bu sayı, açık işsiz sayısının 3.33 katını aşıyor. Çalışabilecek durumdaki ev kadınlarını da hesaba katarsak işsiz sayısı 16 milyon 851 bine, işsizlik oranı da yüzde 38.24’e fırlıyor.
Mevsimlik çalışanlar ile geçerli bir nedeni olmadığı halde iş aramayanları da hesaba eklersek işsiz sayısı 18 milyon782 bine, işsizlik oranı da yüzde 40.83’e ulaşıyor.
Mevsimlik çalışanlar ile geçerli bir nedeni olmadığı halde iş aramayanları da hesaba eklersek işsiz sayısı 18 milyon782 bine, işsizlik oranı da yüzde 40.83’e ulaşıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder