Bakmayın
siz ekonomide bir “dengelenme” sürecinin yaşandığı, her şeyin yolunda olduğu ve
en kötüsünün geride kaldığı laflarına. Ekonomi küçülmeye başladı, artık
ekonomik krizin içindeyiz.
2018’in
son çeyreğine ait sanayi üretimi ve ciro göstergeleri ekonomide sert bir
daralmaya işaret ediyor.
Özellikle
işsizlik verileri, krizin ilk adımının bile aileleri öncü deprem misali sarstığını
gözler önüne seriyor.
İstihdam
ve işsizlikte 2018’in son çeyreğine ait veriler büyük önem taşıyor. Zira,
2018’in son çeyreğinde gözlemlenen eğilimlerin, krizin ilerleyen aşamalarında
da etkili olması ve hatta daha da güçlenmesi çok kuvvetli bir ihtimal.
Bu nedenle,
2018’in son üç ayında ortaya çıkan, etkili olan eğilimleri tespit etmek,
önümüzdeki süreçte bizleri nelerin beklediğini görmemize de yarayacak.
Ekonomik
kriz dönemleri toplumun özellikle emeğiyle geçinen ve yoksul kesimlerini çok
daha derinden etkilediği aşikâr. Yoksulluk, işsizlik, güvencesizlik,
belirsizlik, kaygı, gerilim, huzursuzluk emekçi hanelerini kuşatıyor.
Ve bu
karabasandan payına en fazla yük düşenler kadınlar.
Ekonomik
krizin kadınları nasıl etkilemeye başladığını incelemek üzere, Türkiye
İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) en son açıklanan Kasım 2018 dönemi istihdam ve
işsizlik verilerini, 2017’nin aynı dönemi ile karşılaştıralım.
TÜİK’in
kullandığı metoda göre kasım dönemi verileri ekim, kasım ve aralık aylarının
ortalamasını yansıtıyor. Yani aslında, bu verilerde kasım ayının durumunu değil
yılın 4. çeyreğinin durumunu görüyoruz.
Şimdi
yakın plan yapalım: İstihdam ve işsizlik alanında kadın cephesinde neler
oluyor?