Merkez Bankası’nın Reel Kesim Güven Endeksi’ne (RKGE) göre reel kesim kriz atmosferinden tamamen çıktı. Hatta kriz havasından çıkmak bir yana, reel kesim kendini, krizin henüz burnunu göstermediği 2007 sonlarından bile daha güvende hissediyor.
Merkez Bankası’nın Ocak 2007’den beri yayınladığı RKGE, nisanda 118.8 puan ile Nisan 2007’deki 119.5 puanlık rekorundan sonraki en yüksek düzeyini gördü. Daha sonra biraz gerileyen endeksin, hazirandaki 111.7 ve temmuzdaki 112.7 puanlık düzeyleri de Ağustos 2007’den sonraki en yüksek rakamlar.
RKGE’nin 100’ün üzerinde olması reel kesimin geleceğe iyimser baktığının, işlerin iyi sayılacağının bir göstergesi olarak kabul ediliyor. RKGE’de geleceğe yönelik beklentiler de hesaba katılıyor. Krizin en derin noktaları geçtikten sonra ortaya çıkan rahatlamanın getirdiği göreli iyimserlik, endeksin hızla yükselmesini sağlamış gözüküyor.
RKGE’nin yansıttığı iyimserlik, gerçek hayata aynen yansıyor mu? Sanayideki ciro, sipariş ve üretim arasındaki ilişkilere bakınca gerçek durumun hiç de böyle olmadığı ortaya çıkıyor. Sanayici üretimindeki artışı, satışlarındaki artıştan daha düşük tutuyor. Yani sanayiciye hala güven gelmemiş. Sanayici hala üretimde ihtiyatlı ve muhafazakar davranıyor, stokların artmasından korkmaya devam ediyor. Satışlar açıldığında sanayici, ilk tercihini üretimi de aynı ölçüde artırma yönünde değil, mümkünse stokları eritip bitirme yönünde kullanıyor hala.
TÜİK’in sanayi üretim endeksininin seyri ile ciro endeksinin seyrini karşılaştırmak için birinciyi ikinciye bölerek elde ettiğimiz yeni endeks, sanayicinin üretim konusundaki aşırı ihtiyatlı duruşunu net olarak ortaya koyuyor. 2008 başında 81 puan düzeyinde bulunan bu endeksin Haziran 2010’daki düzeyi sadece 68.2. Bu gösterge, sanayinin cirosunun yüzde 68’i kadar üretim yaptığı anlamına gelmiyor. Çünkü her iki endeksin de (ciro ve üretim endeksleri) baz aldıkları büyüklükler birbirinden farklı. Ancak ikisi arasındaki oran, ciro artışının ya da düşüşünün üretime ne ölçüde yansıtıldığı konusunda bize bir fikir veriyor. TÜİK’in her iki endeksinin de baz yılı 2005. 2005’te sanayinin satışları kadar üretim yaptığını varsayarsak, Ocak 2008’de sanayinin cirosunun yüzde 81’i kadar üretim yaptığını, Haziran 2010’da ise cirosunun ancak yüzde 68’i kadar üretim yaptığını söyleyebiliriz.
Gelişmelere üçer aylık ortalamalarla baktığımızda, bu veriler bize, stok değişiminin ikinci çeyrekteki büyümeye katkısının, ilk çeyreğe göre çok daha düşük kalacağını ima ediyor. İlk çeyrekteki yüzde 11.7’lik büyümeyenin 6.4 puanı stok değişiminden gelmişti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder