Sanayinin en büyük 500 kuruluşundan sonra ikinci 500 büyük firması da kriz yılındaki kar artışıyla şaşırttı. İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) araştırmasına göre birinci 500’de yer alan özel sektör kuruluşların üretimden satışları reel olarak yüzde 14.9 azalırken, vergi öncesi kar-zarar toplamı yüzde 23.3 arttı. İkinci 500’de ise üretimden satışlar yüzde 2.4 azalırken kar-zarar toplamı yüzde 246.4’lük bir sıçrama yaptı.
Kriz yılında böyle bir kar artışı, kuşkusuz başarılı bir sonuç. Ancak sanayi kuruluşlarının bu sonucu, radikal yapısal dönüşümler sayesinde elde ettiklerini söylemek zor. Kar artışının kaynaklarına baktığımızda, başarının şirket yapılarındaki dönüşümden çok, onların ellerinde olmayan konjonktürel değişikliklerden ileri geldiğini görüyoruz. Krizde uluslararası piyasalardaki gelişmelerin etkisi ile hammadde fiyatlarının düşmesi, kurların yerinde sayması ve tüm dünyada kredi faizlerinin tarihi olarak en düşük düzeylere inmesi, karlardaki artışın ana kaynağı olmuş.
Sanayi kuruluşlarının krizde yapısal olarak gerçekleştirdikleri en önemli iki şey borçluluk oranlarını ve çalışan sayısını azaltmak olmuş. Şirketlerin borçlululuk oranı 3.5 puan azalmış, özkaynakların payı da o ölçüde artmış. Özkaynaklarda miktar olarak da sınırlı bir artış var. Borçluluktaki azalmada, yatırımların durması ve üretimdeki düşüşe paralel olarak kısa vadeli borçlanma ihtiyacının azalmasının da payı var.
Çalışanlara yapılan ödemelerin azaltılmasının sonuçları, kendisini en çarpıcı biçimde yaratılan net katma değerin bileşiminde gösteriyor. Net katma değer içinde milli gelir anlamındaki karın payı, birinci 500 büyük için 5.3 puan, ikinci 500 için 14.8 puan artmış. Bu artışın birinci 500 için 1.4 puanı, ikinci 500 için 9.9 puanı maaş ve ücretlerin payındaki düşüşten gelmiş. Faizlerdeki düşüşün katkısı ise birinci 500 için 4 puan, ikinci 500 için 4.9 puan.
Birinci 500’ün dönem karı, satışlarının yüzde 3.9’undan yüzde 5.8’ine çıkmış. 1.9 puanlık artışın 1.2 puanı işgücü ve hammadde fiyatlarındaki düşüş sayesinde üretim maliyetindeki azalmadan gelmiş. Faizlerdeki düşüş ve borçluluktaki azalmanın etkisiyle faiz giderindeki düşüşün katkısı ise 2.3 puan. İkinci 500’ün satışlara oranla dönem karındaki 4 puanlık düzelmeye, faiz giderlerindeki azalmanın katkısı 1.4, üretim giderlerindeki düşüşün katkısı 2 puan düzeyinde. İkinci 500’ün karındaki iyileşmenin yüzde 85’i finansman giderlerindeki düşüş ve faaliyet dışı gelirlerdeki artıştan gelmiş.
İkinci 500’ün kar şampiyonu Dardanel’in karının, satışlarından bile fazla olması ve bu kar artışının esas olarak banka borçlarının anlaşma ile düşürülmesinden ortaya çıkan sanal bir kar olması, ilginç bir örnek oluşturuyor.
İSO Başkanı’nın şaşırtan kar artışını sunarken bile ihtiyatlı ve tedirgin bir dil kullanması, bu gerçeklerden kaynaklanıyor. Çünkü İSO Başkanı’nın sunumunun son bölümünde söylediği gibi, “hesap ortada”: Konjonktür tersine döner de faizler, kurlar ve hammadde fiyatları artmaya başlarsa, şimdikinin tam aksi sonuçlarla karşılaşmak hiç de uzak bir olasılık değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder