Bugün
tüm dünyada ekonomi gündeminin başında Yunanistan seçim sonuçları ve bunun
olası etkileri olacak. Seçimden önce yapılan son kamuoyu yoklamalarında sağcı
Yeni Demokrasi ile sol ve sosyalist grupların ittifakı olan SYRIZA kafa-kafaya
yarışıyorlardı. Yeni Demokrasi Partisi, Troika diye adlandırılan IMF, AB ve
Avrupa Merkez Bankası üçlüsünün dayattığı “kurtarma planını” destekliyor.
SYRIZA ise Yunanistan’ın egemenliğini tartışılacak hale getiren ve çalışan
kesimlere ağır faturalar öngören kemer sıkma paketini reddediyor.
Seçimlerden
hangi partinin önde çıkacağı ve nasıl bir koalisyon kurulacağı üzerine çeşitli
senaryolar günlerdir konuşuluyor. Seçimlerden
hangi parti birinci çıkarsa çıksın, bu seçimin kesin mağlubunun Troika ve onun
“kurtarma paketi” olacak. Çünkü Troika’nın seçimi kazanmasını arzuladığı Yeni
Demokrasi Partisi bile seçimi kazansa artık eski kemer sıkma paketini aynen
uygulamak mümkün olmayacak. AB sözcülerinin ve Almanya Başbakanı Merkel’in
“paketten taviz yok” yollu açıklamalarına rağmen, eski paket önemli ölçüde
yumuşatılmak zorunda kalacak.
Son İspanya kurtarma planı da bunun
işaretini verdi zaten. İspanyol bankalarının kurtarılması için bir hafta önce
ortaya konan plan, neredeyse Yunanistan kurtarma paketine denk bir desteği
içermesine karşın herhangi bir şartı içermiyordu. İspanya’nın ek şartlar olmadan böyle bir yardımı
alabilmesinin en önemli nedeni, kemer sıkma paketine Yunan halkının gösterdiği
büyük tepki oldu. Yunan halkının tepkisinin yan etkisi bile İspanya’da
koşulları değiştirirken, Yunanistan’da eski paketin aynen devam etmesi artık
mümkün değil.
Seçimlerden
sol ittifakın birinci çıkma şansı olsa da tek başına iktidar olacak bir
çoğunluğa ulaşmaları zor gözüküyor. Bu durumda SYRIZA liderliğinde bir
koalisyon kurulsa bile programını aynen hayata geçmesi pek mümkün olmayacak.
Ancak bu hükümetin programının Troika’nın kemer sıkma paketinden çok uzak
olacağını tahmin edebiliriz.
Seçimi
SYRIZA’nın kazanması durumunda AB’nin ipleri kopartacağı ve Yunanistan’ın hızla Euro dışına çırartılacağı
senaryolarının uygulanması da söylendiği kadar kolay değil. Çünkü Yunanistan’ın
Euro’dan çıkmasının zincirleme etkileri ağır sonuçlar doğurabilecek nitelikte.
Bu
ağır sonuçlar Alman ve Fransız bankalar başta olmak üzere lider Avrupa ülkeleri
için büyük faturalar çıkartabilir. Zaten
başından beri süren tartışma ve bilek güreşinin temeli de krizin yükünün kimin
sırtına yıkılacağı sorusuna dayanıyor.
Yunanistan kurtarma paketi, aslında
Yunanistan’ı değil, Alman ve Fransız bankalarını kurtarmayı amaçlıyordu. Böylece ortadaki yük de esas oyarak Yunanistan’ın
üzerine yıkılmış oluyordu. Yunanistan’ın en stratejik varlıkları satışa
çıkartılırken, emekçi kesimlere ağır hayat koşulları dayatılıyordu.
Bu
haksızlığı Yunan halkı kabul etmedi. Yunanistan’ı krize sürükleyenler Karamanlis,
Papandreu ve Mitsotakis ailelerinin tekelinde boğazına kadar yolsuzluğa batmış
politikacılar ile politikacılardan aldıkları destekle vergi kaçağında
uzmanlaşan ekonominin egemen aileleriydi. Faturayı
Yunan halkı öderken, Yunan zenginleri paralarını çoktan ülke dışına kaçırmış ve
örneğin Londra’nın en önemli emlak müşterileri haline gelmişlerdi. Yunan halkı
onların yarattığı krizin faturasını, yıllarca sürecek kemer sıkma ve açlıkla
ödemek istemedi.
Yunan halkının bu karşı çıkışı, sadece Yunanistan’da
değil, diğer ülkelerde de faturayı esas olarak emekçi kesimlerin sırtına
yıkmaya çalışan kemer sıkma politikalarının eskisi kadar rahat uygulanamaz hale
getirecek.
http://www.haberturk.com/htyazar/ismet-ozkul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder