Gelir dağılımındaki bozukluk ile bunun bir boyutu olan bölgesel eşitsizlik Türkiye’nin en önemli ekonomik ve sosyal sorunu. Bölgesel eşitsizlik etkin bir şekilde azaltılmadığı takdirde kendi kendini besleyerek daha da büyütüyor. Çünkü bölgelerin ekonomik ve sosyal geriliği, bu bölgelerde yeni yatırımlar yapılmasını caydırıyor ve ekonomik ve sosyal eşitsizlik daha da artıyor. Bunun doğal sonucu olarak bölgeden diğer bölgelere göç durmuyor, hatta artıyor. Göç mevcut eşitsizliğin daha da derinleşmesine yol açıyor.
Bu kısır döngünün kırılabilmesi için ekonomik, sosyal ve siyasi alanda bütünlüklü ve kapsamlı programların uygulanması zorunlu.
Türkiye’de de bu alanda onyıllardır değişik isimler altında planlar, programlar, paketler uygulanıyor. Son olarak global kriz döneminde bölgesel sektörel teşvik sistemi uygulamaya girdi. 2009’da başlayan bu sistem önce 4 bölgeli, 2012’den itibaren de 6 bölgeli olarak uygulanıyor.
TÜİK’in il bazındaki cari gayrısafi yurtiçi hasıla (GSYİH) verilerine göre 6 teşvik bölgesinin toplam GSYİH içindeki paylarının 2004-2014 arasındaki değişimini sayfadaki tabloda görüyorsunuz. Tablonun ortaya koyduğu başlıca sonuçlar şöyle özetlenebilir:
• Bölgesel teşvik en gelişmiş 8 ili kapsayan (İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli, Bursa, Eskişehir, Antalya, Muğla) 1. Bölge’nin milli gelirden aldığı payda bir düşüş olmamış. 1. Bölge’nin payı 2014 itibarıyla 2004’e göre 0.53 puan, bölgesel-sektörel teşvik sisteminin başladığı 2009’a göre ise 0.02 puan artmış. • Yine gelişmiş 13 ilden (Adana, Aydın, Bolu, Çanakkale, Denizli, Edirne, Isparta, Kayseri, Kırklareli, Konya, Sakarya, Tekirdağ, Yalova) oluşan 2. Bölge de payını koruyor. 2. Bölge’nin payı 2004’e göre 0.14 puanlık bir gerileme göstermesine karşın, bölgesel teşvik sisteminin devreye girmesinden sonra azalmak bir yana 0.22 puanlık bir artış göstermiş.
• Orta düzeydeki 3. Bölge’deki 12 il (Balıkesir, Bilecik, Burdur, Gaziantep, Mersin, Manisa, Samsun, Trabzon, Uşak, Zonguldak, Karaman, Karabük) çok az gerilemeyle payını korumuş durumda. Yani 3. Bölge’nin bölgesel teşvik sisteminden bir kazancı olmamış.
• Ortanın altındaki 17 ilden (Afyon, Amasya, Artvin, Çorum, Elazığ, Erzincan, Hatay, Kastamonu, Kırşehir, Kütahya, Malatya, Nevşehir, Rize, Sivas, Kırıkkale, Bartın, Düzce) oluşan 4. Bölge ile geri kalmış 16 ilden (Adıyaman, Çankırı, Erzurum, Giresun, Gümüşhane, K. Maraş, Niğde, Ordu, Sinop, Tokat, Tunceli, Yozgat, Aksaray, Bayburt, Kilis, Osmaniye) oluşan 5. Bölge’nin milli gelirden aldığı pay azalmış. Yani mevcut teşvik sistemi, bu bölgelerin aleyhine çalışmış.
• Bölgesel teşvikten bir ölçüde yarar gören tek bölge, en geri 15 ilden (Ağrı, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkari, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Urfa, Van, Batman, Şırnak, Ardahan, Iğdır) oluşan 6. Bölge. Bu illerin toplam milli gelirden aldığı pay 2009 sonrasında artış göstermiş. 6. Bölge’nin payı 2004’e göre 0.28 puan, 2009’a göre 0.27 puan artmış.
Sonuç olarak izlenen politikalar en gelişmiş illerden oluşan 1. ve 2. Bölge’nin baskın konumunu hiç etkilememiş. 2009 sonrası politikalar sadece en geri 6. Bölge’nin durumunu biraz ileriye götürmüş. Buna karşın yine geri illerden oluşan 4. ve 5. Bölge açısından eşitsizlik azalmak bir yana daha da artmış.
Özetle gelişmiş illerin baskın konumunu değiştiremeyen teşvik sistemi, sadece geri iller arasında bir kayma yaratmış. En geri illerin payındaki artış, diğer geri illerin pay kaybı sayesinde gerçekleşmiş. Yani bölgesel eşitsizlik yerinde dururken sadece alt taraftaki dengelerde kayma olmuş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder