Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yeni milli gelir hesabının yarattığı tartışmalar kolay kolay bitmeyecek. Bu durum sadece günümüz için değil, gelecek dönemler için de geçerli. Milli gelir ve büyüme hızı konusundaki tartışma ve soru işaretleri, her üç ayda bir yeni veriler açıklandıkça yeniden canlanacak.
Bunun bir nedeni, çeyrek yıllara ilişkin hesaplama ile yıllık milli gelir hesabına ilişkin çalışma yönteminin değişmesi. Eski yöntemde yıllık milli gelir hesabı, yılın 4 çeyreğinin toplamını alarak hesaplanıyordu. Geçmiş çeyrekler ve yıllar için revizyonlar da aynı yaklaşımla yapılıyordu.
Yeni yöntemde yıllık milli gelir çeyrek yıllık dönemlere ait hesaplardan ayrı ve bağımsız olarak yapılacak. Yıllık hesap ortaya çıktığında o yıla ait çeyrek yıllık dönemlerin verileri, yıllık veri baz alınarak yeniden düzenlenecek. Ayrıca 2 yıl sonra tüm hesaplar bir kez daha kesin olarak revize edilecek.
Yöntemdeki bu değişiklikler, uluslararası standartlardaki gelişmelere uygun değişiklikler. Ama şimdiye dek gördüğümüzden daha fazla ve farklı yaklaşımla ortaya çıkan revizyonlar göreceğimiz için, bu yenilik tartışmaları da artıracak ve alevlendirecek.
Üstelik bu tartışmalar ve soru işaretleri, yeni milli gelir hesabının yarattığı mevcut tartışma ve soru işaretleriyle de birleşeceği için çok daha güçlü olarak ortaya çıkacak.
Yeni milli gelir hesabının kafalarda yarattığı soruların birinci ve en önemli kaynağı, inşaat sektörü ve inşaat yatırımlarındaki revizyonun boyutunun çok yüksek olması.
Yatırımların milli gelir içindeki payı, yeni hesapla 2015 yılı için 9.3 puanlık sıçrama yaparken bunun 7.3 puanı inşaat yatırımlarındaki yüksek revizyondan geldi.
2015 cari verilerine göre eskiden 1.95 trilyon TL hesaplanan gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYİH) yeni hesapla 2.34 trilyon TL düzeyine çıktı. Yaklaşık 385 milyar liralık revizyonla, GSYİH miktarı yüzde 19.7 artmış oldu.
İnşaat yatırımlarındaki revizyon oranı ise yüzde 117’yi buluyor. Bu oran, yüzde 19.7’lik ortalamanın neredeyse 6 katı. Toplamda gerçekleşen 385 milyar liralık revizyon artışının da 205 milyar ile yüzde 53.2’si inşaat yatırımlarındaki revizyondan geldi.
Sektörlere ilişkin revizyonlarda da inşaat başı çekiyor. İnşaat sektöründeki revizyon oranı yüzde 122 ile genel ortalamanın 6 katını da aşıyor. Eski sektör hesaplarına faiz yükü dahil iken yeni hesabın faiz yükü hariç büyüklüğü yansıttığını da dikkate alırsak, gerçek artış oranı yüzde 122’nin de üzerine çıkar.
Revizyonla ortaya çıkan toplam 385 milyar liralık GSYİH artışında inşaat sektörünün payı yüzde 27.2. GSYİH içindeki payı eski hesapla yüzde 4.4, yeni hesapla yüzde 8.15 olan inşaatın revizyondaki payı, kendi boyunun kat kat üzerinde.
Bu durum, yeni milli gelir hesabında Gelir İdaresi Kurumu ve Sosyal Güvenlik Kurumu idari kayıtlarının belirleyici hale gelmesiyle bağlantılı bir gelişme. Bu uygulama ölçümlerin doğrudan kayıtlı veriler üzerinden yapılmasına dayandığı için avantajlı gözüküyor. Ancak öte yandan Türkiye’de başta inşaat olmak üzere tüm sektörlerde işletmelerin kayıt içi-kayıt dışı dengesini, ekonomik konjonktür ve kendi mali durumuna göre sürekli değiştirdiği de bir gerçek.
Bu durum ekonominin gerçek iniş ve çıkışlarındaki oynamaların, idari kayıtlara daha hızlı ve daha yüksek boyutta yansımasına yol açacaktır. TÜİK, yeni milli gelir hesabında bu aşırı oynaklığı dengeleyecek metotlar geliştiremezse, büyüme hesaplarının aşağı doğru da yukarı doğru da daha fazla oynaklaştığını göreceğiz.
2009 sonrası büyüme hızlarının eskisinden çok yüksek hesaplanması ve 2016 üçüncü çeyrek küçülmesinin beklentilerden yüksek çıkması bunun bir görüntüsü olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder