Merkez Bankası çok tartışılacak bir karara imza attı. Uzun zamandır ilk defa Merkez Bankası’nın kararları, piyasa aktörleri tarafından yeterince ikna edici bulunmuyor ve ilk kez bu kadar güven eksikliği ile karşılaşıyor.
ABD ve Avrupa Merkez Bankaları, ekonomilerindeki sorunları çözmek ve bankalarına nefes aldırmak için bankalara dev miktarlarda para pompalıyorlar. Bu paralar da söylendiği gibi o ülkelerdeki ekonomilerin canlanmasına gitmiyor, sıcak para olarak bizim gibi ülkelere akıyor. Sıcak para dalgası da gittiği ülkelerde dengesezliklerin kaynağı haline geliyor. Yüksek kar peşinde koşan bu ürkek paranın en ufak bir tedirginlikte hızla ülkeyi terkederek, ciddi sarsıntılara yol açma tehlikesi var. Ayrıca düşük kurun, rekabet gücünü azaltması yüzünden yurtiçi üretimin giderek tahrip olması da kalıcı bir hasar oluşturuyor.
Merkez Bankası’nın son kararları bu riskleri azaltmayı hedefliyor. Merkez Bankası, şimdiye kadar bu doğrultuda başka adımlar da attı. Döviz alım ihalelerindeki belirsizliklerin ve miktarın artırılması, zorunlu karşılıkların yükseltilmesi, TL piyasasında borç alma faizinin düşürülmesi, bu yönde atılmış adımlardı. Ancak bunlar etkili olmadı ki Merkez Bankası, zorunlu karşılık artışı ve borç alma faizlerini indirme uygulamalarını daha da güçlendirdi ve bunlara bir de politika faizinde indirimi ekledi.
Daha önceki adımların utangaç önlemler olduğu ve birşeye yaramayacağı açıktı. Daha güçlü olan yeni paket de istenen sonucu yaratmaya yetmeyecektir. Üstelik alınan önlemlerin enflasyon gibi olumsuz yan etkiler doğurma ihtimali hiç de az değil. Şu dönemde yaşana sıcak para dalgasının yaratabileceği istikrarsızlık daha yüksek olduğu için bu yan etkiye razı olunabilirdi. Alınan önlemler, sıcak paranın önünü kesemeyecek ve finansal istikrar tehdidi sürecekse, o zaman elimize enflasyon etkisinden başka bir şey geçmeyecek demektir.
Merkez Bankası faizleri düşürerek sıcak paranın kazancını azaltıp caydırıcı olmaya çalışıyor. Ancak faizlerdeki 0.5 puanlık bir indirimin mevcut koşullarda caydırıcı olmaya yetmesi zor. Ayrıca Merkez Bankası, Para Politikası Kurulu açıklamasında faizlerin gelecekteki yönü konusunda bir işaret vermese de Finansal İstikrar Raporu’nda faizlerin daha da düşürülebileceği mesajı var. Piyasanın beklentisi de bu yönde. Faizler düşmeye devam edecekse, bu bonoyo girecek sıcak para için daha fazla kar etme imkanı demek. Merkez Bankası’nın bir defada yüksek bir faiz indirimi yapıp, gelecekte faiz artışı ihtimalini canlı tutması, sıcak para için daha caydırıcı olabilirdi.
Merkez Bankası’nın diğer önlemleri, gelen sıcak paranın kısa vadeli mevduat veya repoda kalmasını önlemeye yönelik. Amaç sıcak paranın hızla ülkeyi terkederek döviz, faiz ve borsada istikrarsızlık yaratma ihtimalini önlemek. Ancak sıcak para, göreli olarak daha uzun vadeli mevduatta da olsa, bonoda da olsa daha karlı bir yer bulduğunda veya birşeyden ürktüğünde yine hızla kaçarak korkulan istikrarsızlığı yaratacaktır.
Merkez Bankası’nın önlemleri sıcak parayı durdurmayak, olsa olsa yatırım yaptığı araçların vadesini birazcık uzatacaktır. Ama bu da finansal istikrar riskini artadan kaldırmaz. Sıcak parayı kontrol etmeye sadece Merkez Bankası’nın ve para politikalarının gücü yetmez. Bunun için maliye politikalarının desteği ve özellikle de böylesi olağanüstü bir dönemde Brezilya gibi sıcak paraya vergi koymak gerekiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder