Geçen yıl nüfus artış hızı, 2.49 puanlık bir düşüşle binde 13.49’a indi. Toplam nüfustaki artışa rağmen, nüfustaki yıllık nominal artış miktarı bir önceki yılın altına inmiş durumda. 2010 da nüfus 1 milyon 162 bin kişi artarken, 2011’deki artış miktarı 1 milyon bin kişide kaldı.
Nüfus artış hızı yavaşlarken, kentlileşme hızı da düşüşor. 2010’da nüfusun yüzde 76.26’sı il ve ilçe merkezlerinde yaşıyordu. Bu oran 2011’de yüzde 76.80’e çıktı. Burada dikkat çeken şey kentlişme oranındaki artışın, önceki yıldan daha düşük olması. 2008’de 4.49 puan olan kentlileşme oranındaki artış hızı, 2009’da ekonomik krizin de etkisiyle 0.57 puana, 2011’de ise 0.53 puana indi.
Demografik olarak asıl önemli gelişme ise nüfusun yaşlanıyor olması. 2008’de 28.3 olan ortanca yaş, 2011’de 29.7’e çıktı. 4 yılda ortanca yaş 1.4 yıl artmış bulunuyor.
65 yaş üzerindeki nüfusun çalışma çağındaki 15-64 yaş arasındaki çalışma çağındai nüfusa oranı olan yaşlı bağımlılık oranı yıldan yıla artıyor. 2008’de yüzde 10.23 olan yaşlı bağımlılık oranı 2011’de yüzde 10.91’e ulaştı. Buna karşın çalışma çağı dışında kabul edilen 0-14 yaş grubunun 15-64 yaş arasındaki aktif nüfusa oranını ifade eden genç bağımlılık oranı, 2007’de yüzde 39.71 iken, 2011’de 2.2 puan düşerek yüzde 37.51’e indi.
Bu veriler gösteriyor ki çocukların orta gruptaki nüfusa oranı azalırken, yaşlıların oranı artıyor. Demografik yapıdaki bu eğilim, sosyal güvenlik sistemi açısından sıkıntılı bir durum. Aktif sigortalıların, giderek daha fazla sayıda yaşlı sigortalıyı finanse etmesi gerekecek.
Türkiye’de istihdama katılım oranı düşük olduğu, üstelik kayıtdışı istihdam oranı çok yüksek olduğu için, demografik yapıdaki bu eğilim, sosyal güvenlik sistemi açısından büyük bir risk oluşturuyor. Bu eğilimin yarattığı riskin azaltılabilmesi için istihdam oranının ve kayıtlı istihdamın payının artırılmasından başka bir çare yok. Bu da eğitim sisteminden başlayarak kapsamlı ve uzun vadeli stratejileri gerekli kılıyor.
(http://www.haberturk.com/htyazar/ismet-ozkul)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder