ABD Hazine Bakanı Geithner, Güney Kore’de yapılan G-20 ülkeleri ekonomi bakanları toplantısının sonuçlarını büyük bir başarı olarak değerlendirdi. Kasımdaki G-20 zirvesine hazırlık için yapılan toplantının en ateşli konusu, doğal olarak kur savaşları idi.
Gündemdeki diğer önemli konularda zaten büyük ölçüde anlaşma sağlanmıştı. Bankacılık sisteminine ilişkin Basel 3 kurallarında, olabildiğince yumuşatılarak ve uzun bir geçiş süreci tanınarak bir anlaşma aylar önce sağlanmıştı. Çin başta olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin IMF’deki ağırlığının artırılmasına yönelik düzenleme de IMF tarafından hazırlanmıştı. Ancak ABD bu konuda adım atmayı, açıktan olmasa da Çin’in kurlar konusunda yumuşamasına bağladığı için sürüncemede bırakıyordu.
Asıl can alıcı sorun olan kur savaşları konusunda, aslında güçlü bir uzlaşma çıkmasını bekleyen de pek yoktu. Buna karşın bakanların üzerinde anlaştıkları metin, şimdiye değin G-20 ortak açıklamalarında kurlar konusunda yer alan en güçlü ifadeleri içeriyor.
Ortak metinde G-20 üyeleri, paraların değerinin ekonomik temellere göre belirlenebilmesi için kurlara piyasanın karar vereceği bir sistemden yana olduklarını ve rekabet gücü elde etmek için devalüasyona gitmekten uzak duracaklarını ilan ediyorlar.
Bu ifadeye bakınca kur savaşları sona erdi demek mümkün. Ancak metni hazırlayan bakanlar da dahil olmak üzere kimse kur savaşının bittiğine inanmıyor. Bu metni somut gerçeklerden kopuk olarak tercüme etmeye kalkışsak ABD’nin doların değerini düşüren ve gelişmekte olan ülke paralarının değerini yükselten trilyon dolarlık parasal genişleme planından temelli vazgeçtiğini düşünebiliriz. Yuan’ın değerini sadece kendisinin bildiği bir formüle göre belirleyen Çin’in yuan’ı ve sermaye hareketlerini serbest bırakacağını zannedebilirsiniz. Paralarının değerlenmesini önlemek amacıyla sıcak para girişine ket vurmak için vergi koyan Brezilya’nın bundan vaz geçeceğini hayal edebilirsiniz. Yen’in değerindeki artışı durdurabilmek için bir ay içinde piyasaya 2 trilyon yenlik (24.6 milyar dolar) müdahalede bulunan Japonya’nın artık farklı davranacağını bekleyebilirsiniz.
Ancak gerçek durum hiç de böyle değil. Nitekim Japonya Maliye Bakanı, daha toplantı biter bitmez “Gerekirse yen’e yine müdahale ederiz” diye, aslında değişen bir şey olmadığını ilan etti. Brezilya ile Endonezya maliye bakanlarının, toplantıya bile katılmamaları, G-20’nin bu konuda bir ilerleme kaydedeceğine inanmadıklarını gösteriyor.
Kaldı ki G-20 üyelerinin ilan ettikleri ortak metinlerde verdikleri sözlerden çok farklı hareket etmeleri ilk kez karşılaşacağımız bir durum da değil. Daha işin başında korumacılıktan uzak duracaklarını ilan eden G-20 üyelerinin son iki yıl içinde ticaret ortaklarına zarar verecek şekilde aldıkları önlem sayısı 400’ü buldu.
Sonuç olarak kur savaşı bitmiş değil. Ancak en azından bir dönem eskisi gibi şiddetlenerek de sürmeyecek. Şu anda bir ateşkes ilan edildi. Bu süre içerisinde kimse duruşunu değiştirmese de çözüm arayışları ve bilek güreşi sürecek. Bilek güreşinin sonucunu da kur savaşının atom bombasına sahip iki dev, yani 2.65 trilyon dolarlık dev döviz rezervinin üzerinde oturan Çin ile istediği kadar dolar basma imkanını elinde bulunduran ABD belirleyecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder