ABD, Çin, Japonya, İsviçre, Brezilya, Güney Kore, Tayland, Malezya, Endonezya, Şili, Kolombiya, Peru, Romanya… En zenginden en yoksula, doğudan batıya çok farklı karakterdeki ekonomilerin bir tek ortak noktası var: Paralarının değerlenmesine karşı çıkıyorlar. Bunun için dövize müdahale, piyasaya para pompalama, sıcak para gelişine fren koyma gibi farklı yollara başvuruyorlar.
Türkiye’de Başbakan Erdoğan ise hepsinin tersi bir tutum alıyor. Erdoğan, TL’nin değerlenmesini, Merkez Bankası’nın döviz almasını ve faizlerin daha da düşürülmesini istiyor. Bunun üçü de sıcak paraya davetiyedir. Başbakan, sıcak paraya “Türkiye’ye gelin, kur artışı yüzünden zarar etmenize izin vermeyiz, hatta faizlerin yönünü aşağı tutarak bono piyasasından daha fazla kazanmanıza zemin hazırlarız” diyor.
Gelen sıcak para cari açığı artırıp ekonominin uzun vadeli dengesizliklerini artırsa da kısa sürede ekonomide bir ısınma sağlayacaktır. Bu ısınma da hazirandaki seçimler için önemlidir. Seçim ekonomisini sadece bütçe kaynaklarıyla yapmak gerekmiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder