Mali kural, Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) tutanaklarına ilk kez nisan toplantısında girdi. PPK, mali kuralı üç yıllık süreçte faizlerin tek hanede kalmasının şartı olarak görüyordu. Bu duruş, nisan tutanağında “Kurul, Orta Vadeli Plan’da yer alan hedeflerin, başta mali kuralın yasalaşması ve uygulanmaya başlanması olmak üzere kurumsal ve yapısal iyileştirmeler yoluyla sağlanması halinde, tahmin ufku boyunca politika faizinin tek hanede kalmasının mümkün olduğunu düşünmektedir” şeklindeki güçlü bir ifade ile yerini aldı.
Aradan geçen süre içinde mali kuralın önce gecikeceği, sonra da tamamen gündemden çıktığı anlaşıldı. Bu durum, seçimler yaklaşırken mali disiplin konusunda kaygı yarattı.
Merkez Bankası’nın çok önem verdiği mali kuralın tamamen gündemden çıkmasının ardından yaptığı ilk PPK toplantısında bu konuda nasıl bir değerlendirme ve tutum sergileyeceği önemliydi. PPK tutanağında bu sorunun yer alış biçimi, Merkez Bankası’nın mali disipline bakışını ve gelişmeleri nasıl değerlendirdiğini göstermesinin yanı sıra, politika bağımsızlığına ilişkin duruş ve üslubunu da sergileyecekti.
Örneğin Merkez Bankası, mali kuralın çıkmamasını kaygı verici bulduğunu belirtip mali disiplinden sapma görürse para politikasını sıkılaştırarak tepki vereceğini açıklayarak “şahin” bir duruş sergileyebilirdi. Ya da mali disipline yaptığı vurguyu eskisi gibi sürdürerek “tepkisiz” kalabilirdi. Üçüncü bir ihtimal olarak da hükümetin mali kuraldaki gevşemesine paralel bir “yumuşama” içine girebilirdi. PPK tutanakları karşılaştırıldığında, Merkez Bankası’nın mali disiplin konusundaki duruşunun, üçüncü ihtimale daha yakın olduğu görülüyor.
Mali kural, temmuz PPK tutanağında da nisandaki güçlü ifadelerle yer aldı. Ağustos ayında mali kuralın ertelendiği açığa çıkınca, PPK da duruşunu, çok hafif bir yumuşamayla “önemli olan, mali disiplinin sürmesidir” şeklinde değiştirdi. Ancak PPK, bu koşullarda güncel mali disiplin uygulamasının önem kazandığını vurguladı ve “Mali disiplinin dolaylı vergi oranı artışları yerine kurumsal ve yapısal iyileştirmeler yoluyla sağlanması halinde, tahmin ufku boyunca politika faizinin tek hanede kalmasının mümkün olduğu”nu belirtti.
Başbakan’ın mali kuralı gündemden kaldıran açıklamasının ardından yapılan eylül toplantısında ifadeler biraz daha yumuşadı. PPK eylül tutanağında konu, “Merkez Bankası’nın dengeleyici politika izleme esnekliğinin korunması ve piyasa faizlerinin düşük düzeylerde kalıcı olması bakımından, mali disiplinin kurumsal ve yapısal iyileştirmeler yoluyla güçlendirilerek devam etmesi büyük önem taşımaktadır” ifadesiyle yer aldı.
Burada ağustosa göre iki önemli fark bulunuyor: Ağustosta mali disiplin korunursa “faizlerin tahmin ufku boyunca tek hanede kalmasının mümkün olduğu” şeklinde net bir ifade yer almıştı. Eylülde “tek haneli faiz”in yerini daha gevşek bir “düşük faiz” ifadesi aldı. “Tahmin ufku boyunca” net tarifinin yerini ise “kalıcı olması için” gibi daha muğlak bir ifade aldı. Ağustos tutanağı ile ikinci önemli fark ise, mali disiplinin dolaylı vergi artışıyla sağlanmaması uyarısının eylülde tamamen çıkartılması oldu.
Seçimler yaklaşırken ve Merkez Bankası’nda da başkan değişikliği gündemdeyken, Merkez Bankası’nın politika bağımsızlığı alanında sergileyeceği duruş ve vereceği sinyallerin önemi daha da artıyor. Bu yüzden Merkez Bankası’nın, mali kural ve mali disiplin konusundaki ifadelerinde son iki ayda gözlenen yumuşama kritik nitelik taşıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder