Çin'in 0.25 puanlık faiz artışı, ekonomi kitaplarında yazanın aksine kredileri frenlemez, olsa olsa daha da artmasına imkan hazırlar.
Çin Merkez Bankası salı günü sürpriz bir adım atarak gösterge niteliğindeki mevduat ve kredi faizlerini 0.25 puan artırdı. Bu artışla mevduat faizi yüzde 2.5 düzeyine, gösterge kredi faizi ise yüzde 5.56 düzeyine çıktı. Global kriz koşullarında Aralık 2008’de faiz indiren Çin, 2007’den bu yana ilk kez faiz artırdı.
Çin’in sürpriz adımı, doları yükseltirken ekonomileri emtia ihracatına bağlı olan Kanada, Avustralya ve Brezilya gibi ülkelerin paralarının değer yitirmesine yol açtı. Petrol son 8 ayın en sert düşüşünü yaşadı, rekorlar kıran altın değer kaybetti, borsalar düştü.
Piyasaların tepkisi böyle oldu, çünkü faiz artışının, Çin ekonomisinin yavaşlamasına ve yuan’ın değer kazanmasına yol açacağını inanılıyor. Faiz artışının böyle değerlendirilmesi ilk bakışta son derece normal ve ekonomi kitaplarında yazılanlara uygun. Bu nedenle tam da kritik G-20 zirvesi öncesinde Çin’in bu adımı bir yumuşama ve uzlaşma işareti olarak da algılandı. Oysa bu tür aldatıcı hamlelerde oldukça usta olan Çin’in faiz hamlesi de aslında olağan koşullarda beklenen normal sonuçları doğurmayacak. Hatta tam tersi sonuçlar doğurabilecek. Faizlerin artırılması, Çin’deki kredi genişlemesini frenlemek bir yana tam tersine daha da artmasına neden olabilecek.
Faiz artışının, nasıl olup da bu kadar ters bir sonuç doğurabileceğini anlamak için Çin’deki mevduat ve kredi piyasasının somut durumuna biraz daha yakından bakmak gerekiyor.
FAİZ ARTIŞI KREDİLERİ NASIL ARTIRACAK?
Çin’de kredi piyasasının hem arz tarafının, hem de talep tarafının esnekliği yok. 0.25 puanlık bir faiz artışı, ne kredi almak isteyenler, ne de bankalar için caydırıcı olmaktan çok uzak. Kredi talebi o kadar güçlü ki, kredi hacmi üzerinde ancak 5-10 puanlık bir faiz artışı etkili olabilir. Şu anda bankalardan kredi alamayanlar, gayrı resmi piyasada yüzde 20 ile kredi alıyorlar. Yani piyasada yüzde 20 ile kredi almaya razı olanlar bile var.
Bireyler ve şirketlerde çok güçlü bir kredi talebi var. Çin bankaların bireylere verdiği konut kredilerine bazı kısıtlamalar getirerek bu alandaki genişlemeyi ve bir konut balonunun oluşmasını önlemeye çalışıyor. Şirketlere verilen kredileri etkileyecek cılız bir adım, yüzde 17’ye indirilmiş olan bankaların asgari rezerv oranının, kısa bir süre önce çok az yükseltilmesi oldu. Ancak bu önlemin de geçici olduğu baştan ilan edildi.
Bankalar, asgari rezerv oranının izin verdiği son yuan’larına kadar kredi vermeye çalışıyorlar. Verebilecekleri kredi miktarını artırabilmek için büyük bir mevduat çekme yarışı içindeler.
Mevduat faizlerinin, yüzde 3.5’e çıkan enflasyonun altında kalması, tasarruf sahiplerini harcamaya veya altın ve konut gibi yatırımlara yöneltiyor. Bu nedenle bir mevduat kaçışı yaşanıyor. Mevduat kaçışı da artık kredilerdeki genişlemeyi durduracak bir noktaya gelmişti.
Çin’in faiz artırımı, aslında işte bu tıkanıklığı aşmaya yönelik bir adım. Faiz artışı ile mevduatların yeniden artmaya başlaması amaçlanıyor. Bu da bankaların kredi hacmini artırmaya devam etmelerine imkan sağlayacak.
Sermaye hareketleri kısıtlı olduğu için faiz artırımının yuan’ın değer kazanmasına yol açmasını da bekleyemeyiz. Yuan’ın değeri yine Çin Merkez Bankası’nın istediği gibi yönetilmeye devam edecek.
Çin, tam da G-20 zirvesi öncesinde bu usta işi feyk hamle ile hem kendisine karşı artan baskıları oyalama, hem de kendi yolunda ilerlemeye devam etme şansı elde ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder