Merkez
Bankası Başkanı Erdem Başçı, yılın ikinci enflasyon raporunu açıkladı. Merkez
Bankası’nın enflasyon raporu., genelde “Enflasyon tahmininde ve para
politikasında değişiklik yok” şeklinde özetlendi. Aslında enflasyon raporu
ve Başkan Başçı’nın sunumu, yüksek cari açık ve sıcak paraya aşırı bağımlı
politikaların, ekonomiyi ne kadar kırılgan bir duruma düşürdüğünün itirafı
şeklinde.
Merkez Bankası, enflasyon hedeflemesi politikasının
temel aracı olarak sunulan politika faizini (haftalık repo ihalesi faizi)
anlamsız ve değersiz hale getirmiş bulunuyor. Bunun yerine geniş bir faiz
koridoru politikası izliyor. Fonlama faizini her gün, duruma göre düşürüyor da,
aşırı ölçüde yükseltiyor da. Piyasaya verilen para miktarı da bir gün kısılıp,
bir gün gevşetilebiliyor. Böylece faizler, günden güne yüzde 5 ile yüzde 11.5
arasında oynayabiliyor.
Başçı, Merkez
Bankası’nın bu oynaklığının ölçüsünü ve yönünü “küresel fon akımlarının
hareketin göre” ayarladıklarını söylüyor. Sıcak para gitmeye kalkarsa para
politikası o gün sıkılaştırılıyor, geldiğinde ise gevşetiliyor. Bu aslında
para politikasının rotasının, sıcak paranın gel-gitlerine teslim edildiğinin
itirafından başka birşey değil.
Öyle bir
noktadayız ki, Merkez Bankası’nın bu politikasının doğruluğunu, yanlışlığını
tartışmak bile yersiz. Çünkü Merkez Bankası yanlış da olsa, buna mecbur. Çünkü yüksek cari açık ve sıcak paraya aşırı
bağımlılık, ekonomiyi son derece kırılgan hale getirdi. Bu yüzden ekonomi,
uluslararası serseri paranın gel-gitlerine, önceki yıllardan çok daha hassas
hale geldi. Sıcak para çıkışları, ekonomik dengelelerde daha büyük
dalgalanmalar ve hasarlar yaratıyor. Bu nedenle, enflasyonun fırlamasını ve
ekonomide sert inişi önleyebilmek için Merkez Bankası, sıcak parayı içerde
tutmaya ve kurların yükselmesini önlemeye mecbur. Böyle olunca da bütün gücüyle
sıcak paranın günlük hareketlerine odaklanmak zorunda. Merkez Bankası’nın
ekonomik aktörlerin önünü aydınlatan bir projektör rolü oynamak yerine
belirsizlik politikası izlemesi, tıpkı bir spekülatör gibi oynak ve değişken
olması, bu mecburiyetten kaynaklanıyor.
Merkez
Bankası Başkanı Başçı, bu esnekliği başka merkez bankalarının elinde olmayan
bir güç olarak sunuyor. Oysa bir merkez bankası için belirsizlik
politikasına mahkum olmak, güç değil zaaafiyet göstergesi sayılabilir. Bu
yüzden Merkez Bankası’nın politikasında bir değişikliğe gitmediğini söylemek de
anlamsız kalıyor. Çünkü eğer her gün farklı yönde hareket edebilmek bir
politikaysa, bunu yıllarca değiştirmeden sürdürebilirsiniz.
Merkez
Bankası’nın şu ana kadar büyük hasar almadan durumu idare etmiş görünmesini
sağlayan şey de Avrupa’da krizin sancılarını yatıştırmak için piyasaya sürülen
bol para oldu. Yani şu ana kadar sonucu asıl belirleyen sıcak para oldu. Oyunun
sonunu belirleyen de sıcak para olacak.
Merkez Bankası’nın ana görevi olan enflasyon
konusunda da enterasan bir durum ile karşı karşıyayız. Merkez Bankası
Başkanı, enflasyon hedefini değil, enflasyon tahminini taahhüt ediyor.
Başkan Başçı, soruları yanıtlarken “Biz yüzde 6,5 enflasyon tahminimizi bu yıl
için koruyoruz. Buna ulaşma yönünde herhangi bir engel çıkarsa, gerekli
tedbirleri gecikmeksizin alacağımızı taahhüt ediyoruz. Merkez Bankası olarak
çok kuvvetli bir taahhüt veriyoruz” dedi. Oysa bugüne kadar Merkez Bankası
başkanları, enflasyon tahmininin bankanın enflasyon hedefinin yerine
geçmeyeceğini, Merkez Bankası’nın asıl taahhüdünün enflasyon hedefi olduğunu
söyleye gelmişlerdi. Başçı, ise enflasyon hedefine değil tahminine ulaşmayı
taahhüt ediyor. Üstelik bu tahmin, ağırlıklı olarak baz etkisinin getireceği
oynamalarla açıklanıyor.
http://www.haberturk.com/htyazar/ismet-ozkul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder