Geçtiğimiz hafta uluslar arası kredi derecelendirme
kuruluşu Standard and Poor’s (S&P) Türkiye’nin kredi derecesi görünümüne
ilişkin değerlendirmesini “olumlu”dan “durağan”a çevirdi. S&P’nin
Türkiye’nin döviz cinsi borçlanması için verdiği not “yatırım yapılabilir”
düzeyin altındaydı. Burada bir değişiklik olmadı. S&P, sadece gidişatın
yönüne ilişkin görüşünü değiştirdi. Daha önce gelişmelerin olumlu yönde
olabileceğini ve Türkiye’nin notunun yükselme ihtimali olduğunu düşünüyordu.
Şimdi ise durumda bir değişiklik olma itimalinin düşük olduğunu ve notun 1-1.5
yıl daha değişmeden kalacağını düşünüyor.
Özet olarak, asıl önemli olan notun kendisinde bir
değişiklik yok. Sadece geleceğe ilişkin beklentide bir kademe bozulma var. Bu haliyle bakınca aslında çok da büyütülecek
bir değişiklik değil. Ama hükümetin bu karara tepkisi çok büyük oldu. En
sert tepkiyi de bizzat Başbakan Erdoğan verdi ve S&P’nin kararını
“ideolojik” diye suçladı ve kuruluşu bir anlamda Türkiye ile olan sözleşmelerini
iptal etmekle tehdit etti.
Tepkinin
büyüklüğü, ekonominin dışarıdan kaynaklanan oynamalara ne kadar hassas hale
gelmiş olduğunu da gözler önüne seriyor. Eskiden olsa bu küçük değişiklik,
hükümeti bu kadar öfkelendirmezdi. 10 yıllık iktidarı boyunca S&P ile
sözleşme imzalayıp kesintisiz çalışmış olan hükümetin, kurumun kararlarını
alırken “ideolojik” davrandığını bugün dile getirmesi, kırılganlığın
artmasından kaynaklanıyor.
S&P, sadece Avrupa’daki kriz ile Türkiye’deki
yapısal sorunların Türkiye için riskleri artırdığını söylüyor. Bunu diğer kredi
dereceneldirme kuruluşları da, IMF de, birçok ekonomist de söylüyor.
S&P’nin söylediği şeyi, bizzat Merkez Bankası’nın kendisi de tersinden
söylüyor. Merkez Bankası’nın, sıcak
paranın gel-gitlerine karşı günlük olarak değiştirmeye dayanan bir para
politikası izlemesi, S&P ile aynı tesbiti yapmasından ileri geliyor. Merkez
Bankası da S&P’nin işaret ettiği
riskleri kabul ediyor ve ona göre hareket etmeye çabalıyor.
S&P’nin değerlendirmesini “ideolojik” bulmak ise
sadece karalama amaçlı bir ifade. Çünü her düşünce ve tavır, bir ideolojiye,
bir dünya görüşüne dayanır. Bu yüzden bir görüşü ideolojik olmakla değil o
görüşün dayandığı dünya görüşünü ve neye hizmet ettiğini eleştirebilirsiniz.
S&P’nin
temelde hizmet ettiği şey de uluslararası finansal sistemdeki fonlar ve bu
fonlara ulaşmak isteyen aktörlerdir. Kredi derecelendirme kuruluşlarının bir
günahı varsa, ki tonla vardır, bunlar uluslararası finansal sistemin
günahlarının bir ürünü ve parçasıdır.
Eğer bir “S&P ideolojisi”nden söz edeceksek, bu
ideolojinin özü global finansal sistemin ve dünyayı dolaşan fonların, sıcak
paranın çıkarlarını korumaktan ibarettir. Kredi derecelendirme kuruluşları,
dünyayı dolaşan sıcak ve soğuk paranın, onlara kendi kararlarını verirken
kullanacakları analizler üretirler. Bu fonlar, kredi derecelendirme
kuruluşlarının analizlerini, kendi karekterlerine göre ister önemserler,
isterse önemsemezler. Bu yüzden piyasalarda oluşan hareketler, kredi notlarının
ima ettiğinden farklı olabilir.
Bu noktada
hükümetin yıllardır izlediği çizginin, “S&P ideolojisi”yle çatışan bir yanı
yoktur. Tam tersine hükümetin izlediği ekonomi politikası ile “S&P
ideolojisi” birbiriyle tamamen örtüşür.
Yıllardır kapılarını sıcak paraya ardına
kadar açmış, ülkenin aşırı borçlanması, rekabet gücünün aşınması ve ekonomide
kırılganlığın artması pahasına sırtını sıcak paraya dayayarak bir “büyüme
hikayesi” yazmış olan hükümet, aslında “S&P ideolojisi”nden beslenmiştir.
http://www.haberturk.com/htyazar/ismet-ozkul
http://www.haberturk.com/htyazar/ismet-ozkul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder