30 Haziran 2012 Cumartesi

Sezaryende başımıza gelenler, neden Latin Amerika’nın aynısı?


Kürtaj yasağıyla birlikte tartışma gündemimize giren konulardan birisi de sezaryene de yasak veya kısıtlama getirilmesi oldu. Kürtajda yasak tezine herhangi bir şekilde destek verebilecek nitelikte hiçbir istatistiki veri yok, ama sezaryan için durum çok farklı. Son yıllarda sezaryende gerçekten bir patlama yaşandı.
OECD verilerine göre Türkiye’de sezaryen oranı 2006’da yüzde 29.7 düzeyindeydi. Sezaryen oranı 2007’de birden sıçrama yaparak yüzde 36’ya çıktı. Sezaryen’in 2007’de başlayan önlenemez yükselişi, daha sonra da sürdü. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre sezaryenle doğum oranı 2009’da yüzde 45.4’e, 2011’de yüzde 46.6’ya ulaştı. Bu yılın ilk üç ayındaki oran ise yüzde 51.1.
Bu anormal duruma yol açan nedenleri bulmak, sorunun çözümünde birinci adım. 2006’dan sonra kadınlar birden bire sezaryen istemeye mi başladı? Yoksa hükümet sözcülerinin dillendirdiği gibi sebep, hastane ve doktorların 2006'dan sonra birden bire gözünü para hırsı bürümesi mi?

25 Haziran 2012 Pazartesi

Yeni teşvik sistemi, söylenenin tersine katma değeri düşük yatırımları özendirecek


Yeni teşvik sisteminin uzun süredir bekleyen sektörel ayrıntılar da nihayet açıklandı ve yürürlüğe girdi. Yeni sistemin maddi ayağı, yani vergi indirimleri, devlet katkısı oranı, faiz desteği, gelir vergisi ve sigorta primi desteği gibi noktaları daha önce açıklanmıştı. Şimdi hangi sektörlerin hangi ilde nasıl destekleneceğine ilişkin düzenleme de açıklandı. Böylece resmin tamamı ortaya çıkmış oldu.
Maddi destekler bölümü açıklandığında yaptığımız hesaplama ile değişiklikten karlı çıkan illerin sayısının zararlı çıkanlardan daha az olabileceğini örnek bir hesaplamayla göstermiştik. Yapılan sunumlarda en fazla desteğin sağlandığı 6. bölgeye sağlanan imkanlara vurgu yapılıyor ve bu imkanlarla Doğu ve Güneydoğu’daki illerin Avrupa’nın Çin’i olacağı anlatılıyor. Ancak resmin bütününe bakınca teşvik sınıflamasında 2, 3 ve 4. bölgede yer alan illerden kayba uğrayanların sayısı da oldukça fazla.
Bu yeniliklerin yatırımcılarda il tercihlerini ne ölçüde değiştireceğini görmek için zamana ihtiyaç var. Çünkü yatırımlarda il tercihini sadece devlet katkısının düzeyi belirlemiyor.
Ancak sektörlere ilişkin düzenlemelere bütünlüklü olarak baktığımızda, söylenenin tersine asıl etkinin katma değeri düşük yatırımlarda olma ihtimali oldukça yüksek gözüküyor. Sektörlere ve illere yönelik düzenlemelerde katma değeri düşük alanlardaki kısıtlamaların daha da gevşetildiğini görüyoruz.

23 Haziran 2012 Cumartesi

Kürtajı bırak, ana çocuk sağlığına bak


Kadınların ve kamuoyunun hükümetin kürtaj yasağı girişimine gösterdikleri tepki, önce konunun soğutulmasına daha sonra da sessizce geri adım atılmasına yol açmış gözküyor. Bundan sonraki uygulamanın nasıl olacağının garantisi olmasa da kadınların tepkisi bir sonuç vermiş gözüküyor.
Kürtaj yasağının dayandırıldığı gerekçeler de son derece çürük gerekçelerdi. Temel iddia, kürtaj ve sezaryenin Türkiye’nin nüfus artışını düşürmek isteyenlerin uluslararası komplosu olduğuydu. Türkiye’nin doğurganlık, kürtaj, ana ve çocuk sağlığı verilerini uluslararası verilerle karşılaştırdığımızda bu durum net olarak ortaya çıkıyor.
  •  Türkiye’de doğurganlık hızı yavaşlasa da gelişmiş dünyanın oldukça üzerinde. Türkiye’de doğurganlık hızı, 2001’de 2.37 iken 2010’da 2.03’e geriledi. Yani her kadının ömür boyu yaptığı ortlama doğum sayısı geriliyor. Buna bağlı olarak genç nüfusun toplam içindeki payı da geriliyor. Ancak buna rağmen Türkiye hala doğurganlık hızı yüksek ve nüfusu en genç ülkeler arasında.

18 Haziran 2012 Pazartesi

Yunan seçiminin kesin mağlubu belli: IMF-AB paketi


Bugün tüm dünyada ekonomi gündeminin başında Yunanistan seçim sonuçları ve bunun olası etkileri olacak. Seçimden önce yapılan son kamuoyu yoklamalarında sağcı Yeni Demokrasi ile sol ve sosyalist grupların ittifakı olan SYRIZA kafa-kafaya yarışıyorlardı. Yeni Demokrasi Partisi, Troika diye adlandırılan IMF, AB ve Avrupa Merkez Bankası üçlüsünün dayattığı “kurtarma planını” destekliyor. SYRIZA ise Yunanistan’ın egemenliğini tartışılacak hale getiren ve çalışan kesimlere ağır faturalar öngören kemer sıkma paketini reddediyor.
Seçimlerden hangi partinin önde çıkacağı ve nasıl bir koalisyon kurulacağı üzerine çeşitli senaryolar günlerdir konuşuluyor. Seçimlerden hangi parti birinci çıkarsa çıksın, bu seçimin kesin mağlubunun Troika ve onun “kurtarma paketi” olacak. Çünkü Troika’nın seçimi kazanmasını arzuladığı Yeni Demokrasi Partisi bile seçimi kazansa artık eski kemer sıkma paketini aynen uygulamak mümkün olmayacak. AB sözcülerinin ve Almanya Başbakanı Merkel’in “paketten taviz yok” yollu açıklamalarına rağmen, eski paket önemli ölçüde yumuşatılmak zorunda kalacak.

16 Haziran 2012 Cumartesi

Derdimiz kürtajın çok olması değil, eğitim ve işin az olması


Kürtaj yasağına gerekçe bulmaya çalışanların dayandığı temel tezlerden birisi, bunun Türkiye’nin nüfus artış hızını düşürerek büyümesini ve dünyada daha etkili olmasını engelleyeceği iddiası. Eğer gerçekten sorun bu ise önümüzdeki engelleri önem sırasına koymaya kalksak kürtaja pek sıra gelmez. Sosyal alanda barış, eşitlik, adalet, sağlık, eğitim ve istihdamın; ekonomi alanında ise katmadeğeri yüksek ve kendine yeterli üretimin ilk sıralarda yer alacağı da kesindir.
Sadece istihdam alanındaki durumumuzu dünya ile karşılaştırmak bile bu sorun karşısında kürtajın devede kulak bile olmayacağını görmemize yeter.

11 Haziran 2012 Pazartesi

Bankaları kurtarmak, İspanya’yı kurtarmaya yetecek mi?


Sonunda İspanyol hükümeti banka batıklarının temizlenmesi için destek talep etti ve 100 milyar Euro’luk bir yardım paketi için anlaşma sağlandı. İspanya’daki banka batıklarının kökü emlak balonunda yatıyor. Emlak balonu patlayınca hem krediyle konut alan aileler, hem de bankalar enkaz altında kaldı. Bankaların hem ellerindeki teminatların değeri düştü, hem de batık miktarı arttı. Böylece banka bilançolarında büyük tahribat ortaya çıktı.
Hükümetler de sorunu sürekli ertelemeyi tercih ettiler. Ancak bankalardaki kriz, hükümetin borçlanmasının önünü tıkayınca, erteleme imkanı da kalmadı. Buna rağmen İspanya Başbakanı Rajoy daha iki hafta önce, bırakın dışarıdan yardım talep etmeyi “Herhangi bir banka kurtarma olmayacak” demişti.
İspanya hükümetinin iki hafta içinde tam tersi bir noktaya gelmesinde Yunanistan seçimlerini SYRIZA’nın kazanma ihtimali nedeniyle artan uluslararası baskılar belirleyici oldu. Çünkü dayatılan kemer sıkma paketini kabul etmeyen SYRIZA’nın iktidar olması, Euro’dan çıkışa kadar gidecek sarsıntılı bir süreci tetikleyecek. Bu sarsıntı, İspanya’yı da kurtarılma noktasına sürükleyebilir. Bu da sadece Euro bölgesini değil, tüm dünyayı sarsacak ikinci bir Lehman bombası rolü oynayabilir.

2 Haziran 2012 Cumartesi

Kürtaj tartışmasında rakamlar konuşursa kim haksız çıkar?


Bir haftadır toplumu bölen yeni bir tartışmamız oldu: Kürtaj. Herkes kendi bilgi, inanç ve duruşuna göre birşeyler söylüyor. Gerçeği daha iyi görmek için sözü rakamlara bırakmakta yarar var. Birleşmiş Milletler, Dünya Sağlık Örgütü ve bu alanda araştırmalar yapan uluslararası kuruluşların tüm dünyadan derlediği veriler bize ne diyor, birlikte bakalım:

Ø                 2008 yılı verilerine göre gelişmiş ülkelerde yılda 6 milyon, gelişmekte olan ülkelerde 38 milyon kadın kürtaj oluyor. Kürtaj oranları gelişmiş ülkelerde biraz daha yüksek olmakla birlikte arada büyük uçurum yok. 2008’de gelişmiş ülkelerde, doğurma çağındaki her bin kadının 24’ü kürtaj olurken, gelişmikte olan ülkelerde bu oran binde 29. Her kıtada, her ülkede, her dinden ve her kültürden insanlar istenmeyen hamilelikle karşılaştıklarında kürtaja başvurabiliyor. Bu veriler, “Kürtajın dini, dili, ırkı, ülkesi yok. Kürtaj insana dair bir olgu ve insan hayatının bir parçası” diyor.