29 Eylül 2017 Cuma

Bulutlu havada pembe OVP

Hükümet önümüzdeki üç yılın ekonomik strateji ve hedeflerini içeren orta vadeli programı (OVP) açıkladı. Hedefler çok pembe bir tablo çiziyor. Bakınca kağıt üzerinde çok güzel gözüküyor.
Ama ortaya konan çerçevenin kedi iç tutarlılığına, gerçek hayatla olan tutarlılığına ve hedeflerin gerçekleşme ihtimaline bakmaya kalktığınızda çizilmeye çalışılan pembe manzaranın yerini bulutlar alıyor.
OVP”ye göre dolar kuru bu yılı 3.58 TL ortalama ile tamamlayacak. Yıllık ortalama kur 2018’de 3.73, 2019’da 3.92, 2020’de 4.02 TL olacak. 2017’de yüzde 18.5 artan ortalama dolar kuru, gelecek yıl yüzde 4.2, 2019’da yüzde 5, 2020’de ise sadece yüzde 2.7 artacak.
Üstelik kur artış hızları OVP’nin oldukça pembe enflasyon tahminlerinin bile altında kalacak. Yani önümüzdeki üç yılda TL değerlenecek. Hem de FED’in faizleri artırdığı ve piyasadan para çekmeye başladığı bir süreçte...

26 Eylül 2017 Salı

Bölgesel gelir adaletinde de gidişat olumsuz

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2015 gelirlerini esas alan 2016 dönemi gelir dağılımı verileri, genel gidişatın olumsuz yönde olduğunu ortaya koymuştu.
TÜİK’in dün açıkladığı bölgesel gelir dağılımı verileri de bölgeler arasındaki gelir adaletinde de gidişin olumsuz yönde olduğunu gösteriyor. TÜİK’in 26 bölgeden oluşan Düzey-2 coğrafi bölge sınıfl amasına göre her bir bölgenin yüzde 10’luk gelir dilimleriyle hesaplanan gelir dağılımı verilerini incelediğimizde öne çıkan noktaları şöyle sıralayabiliriz:

22 Eylül 2017 Cuma

Gelir dağılımındaki bozulmanın kaynağı

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2016 dönemi gelir ve yaşam koşulları araştırmasındaki gelir dağılımı verilerinin analizine devam ediyoruz. Bu araştırmanın tekniği gereği, gelir verilerinin bir önceki yıla, yani 2015’e ait olduğunu bir kez daha hatırlatalım.
Gelir dağılımında 2015 döneminde kendini gösteren eğilim 2016 döneminde iyice güçlenmiş durumda: Orta gelir gruplarının gelirden aldığı pay erirken, tüm gelir dilimlerinin kaybettiği paylar en zengin yüzde 5’e kayıyor.
Gelir dağılımındaki bu kötüye gidişin farklı sosyal sınıflara nasıl yansıdığına baktığımızda, bir önceki yazımızda yer alan tespitleri tamamlayan sonuçlar ortaya çıkıyor:

19 Eylül 2017 Salı

Gelir dağılımında en zengin yüzde 5’ten başka gülen yok

Gelir adaleti, bir ülke ve toplum için en önemli adalet göstergelerinden birisi. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2016 yılı gelir ve yaşam koşulları araştırması bu alandaki gidişin adalet yönünde değil, adaletsizlik yönünde olduğunu gösteriyor.
Araştırmanın teknik özelliği nedeniyle yaşam koşulları 2016 yılı verilerine dayanıyor ancak gelir verileri bir önceki yıla, yani 2015 yılına ait. Yaşam koşullarından bağımsız değerlendirecek olursak gelir dağılımı ve göreli yoksulluk verileri aslında 2015 yılına aittir. Bu teknik özelliği hatırlatarak araştırmanın gelir dağılımı cephesindeki gelişmelerin öne çıkan yönlerini şöyle sıralayabiliriz:

15 Eylül 2017 Cuma

Bu makas, ekonomide yeni bir fay hattı demek

Sayfada iki grafik görüyorsunuz. Bu iki grafik bana göre ekonomide yeni bir risk odağının, yeni bir fay hattının oluşmakta olduğunu haber veriyor.
Birinci grafik yıllık toplam makine teçhizat yatırımlarının cari değeri ile yurtiçi krediler toplamının seyrini karşılaştırıyor. Karşılaştırmanın net görülebilmesi için 2009 yılı sonu değerleri her iki veri için de 100 kabul ederek bir endeks oluşturduk. Grafik bu endeks değerlerinin seyrini gösteriyor.
İkinci grafik yıllık toplam makine teçhizat yatırımlarının cari değerinin yurtiçi kredi hacmine oranının seyrini gösteriyor.

12 Eylül 2017 Salı

Bu büyümeye ne kadar sevinebiliriz?

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) yeni serisi ile yaptığı hesaplamayla yılın 2. çeyreğinde büyümenin yüzde 5.05 olduğunu açıkladı. Yılın ilk çeyreğine ilişkin daha önce yüzde 4.96 olarak açıklanan büyüme hızı da yüzde 5.24’e yükseltildi. Böylece ilk yarı büyüme hızı yüzde 5.14 oldu.
Yeni milli gelir hesabının bir güven sorunu olduğu açık. Ekonominin en kapsayıcı verisi olan gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYİH) hesaplarına tam olarak güvenememek tüm ekonomi aktörleri ve analizcileri için büyük bir dert.
Buna karşın, her ne kadar soru işaretlerimiz devam ediyor olsa da, büyüme verilerinin ekonominin gidişatı hakkında neler söylediğini, rakamların ne anlama geldiğini analiz etmeye çalışmaktan başka çaremiz de yok.
TÜİK’in 2. çeyrek GSYİH verilerini incelediğimizde şu noktaların altını çizmek gerekiyor:

8 Eylül 2017 Cuma

Enflasyonda çekirdeğin içi-dışı çok mu farklı?

Tek haneli enflasyon sefası bir ay sürebildi. Temmuzda yüzde 9.79'a gerileyen yıllık enflasyon ağustosta yüzde 10.68'e yükselerek yeniden çift haneli düzeye yerleşti.
Temmuzda yıllık enflasyon yüzde 10'un altında çıkınca, enflasyonda düşüşün süreceği umudunu vermeye çabalayan açıklamalar duymuştuk. Oysa gerek enflasyonun yapısal durumu, geçen yıldan gelen baz etkisi nedeniyle enflasyonun kısa sürede tekrar çift haneye çıkacağı belliydi.
Sayfadaki tablo enflasyonun nasıl ekonominin her alanına yayılmış yapısal bir sorun haline geldiğini açık bir şekilde gösteriyor.
Tablo Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) çekirdek enflasyon göstergelerini temel alarak hazırlandı. Birinci sütunlarda çekirdek enflasyon göstergesi sınıflamasına göre tanımlanmış tüketim kalemlerinin enflasyon oranı, ikinci sütunda ise o tanımın dışında kalan tüm kalemlerin ortalama enflasyonu yer alıyor.

5 Eylül 2017 Salı

İllerin beyin göçü profili bize ne söylüyor?

Beyin göçü göç sorununun en kritik boyutlarından birisi. Çünkü iller ve bölgeler arasındaki ekonomik ve sosyal eşitsizliğin azalması ya da artmasında diğer faktörlerden daha yüksek bir etkiye sahip bir faktör.
Yüksek eğitimli işgücünün bir bölgeden göçmesi, o bölgenin ekonomik ve sosyal gelişimini olumsuz yönde etkileyerek, bölgesel eşitsizlikte durumunun daha da kötüleşmesine yol açar. Tersine bir bölgenin yüksek eğitimli işgücünü çekmesi, o bölgenin sosyal ve ekonomik gelişmesini hızlandırarak daha avantajlı hale gelmesine büyük katkı yapar.
Bu nedenle iç göç sorununu irdelerken soruna illerin ve bölgelerin beyin göçü açısından durumuna da bakmak gerekiyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) illerin aldığı ve verdiği göçün eğitim düzeylerine göre dağılımını incelediğimizde, bölgelerin beyin göçü hareketinde oldukça karmaşık ve dengesiz bir yapı olduğu ortaya çıkıyor.