6 Eylül 2016 Salı

Dünya örnekleri ışığında Türkiye Varlık Fonu

Dünyada çok sayıda ülkede çok farklı özelliklere ve yönetim biçimlerine sahip ulusal varlık fonu var. Oturmuş ve genel kabul görmüş hakim bir modelden bahsetmek mümkün değil. Ulusal varlık fonlarının kaynakları, hedefleri, stratejileri, sahiplik biçimi, yönetim biçimi, şeffafl ık ölçüsü, denetim şekli her ülkede farklı. Ancak her ülke fonunun o ülkedeki politik yönetim biçiminin bir yansıması olduğunu söylemek mümkün.
Ulusal varlık fonları sahip oldukları dev kamu kaynakları sayesinde ülke içinde de ekonomik ve sosyal yararlar üretmek kadar riskler üretmek imkanına sahipler. Bu risklerin başında ulusal varlık fonunun iktidarlar tarafından paralel bir bütçe gibi kullanılarak, kamu açıklarının gizlenmesi geliyor. Buna paralel olarak ulusal varlık fonlarının iktidarın politik çıkarları için kullanılması risklerden bir diğeri. Buna ilaveten ulusal varlık fonunun kaynaklarının ve yatırımlarının yolsuzluklar ve yandaş zenginler yaratmak veya politik rakipleri destekleyen iş çevrelerini yıpratmak veya yok etmek için kullanılması durumu var. Bazı akademik çalışmalar, bazı varlık fonlarının salt yolsuzluk için kurulmuş olduğunu bile yazıyorlar.

2 Eylül 2016 Cuma

Türkiye Varlık Fonu Norveç gibi mi, Angola gibi mi olacak?

Angola da Norveç de petrol zengini ülkeler. Her ikisinin de ulusal varlık fonları var. Norveç’in ulusal varlık fonu bu alandaki en eski örneklerden birisi. Angola ise 2008 global krizi sonrasında kurulan yeni örneklerden.
Afrika’nın ikinci büyük petrol üreticisi olan Angola, 2008 krizi sonrasında petrol fiyatlarında yaşanan düşüş sonrasında ekonomisinin girdiği sıkıntılara karşı bir çözüm olarak petrol gelirlerine dayalı bir varlık fonu kurmaya karar verdi. Hazırlıklar, IMF gözetimi ve yönlendirmesi altında yapıldı.
5 milyar dolar sermaye ile kurulan fonun birinci işlevi bir istikrar fonu olmaktı. Ekonomi kötüye gittiğinde varlık fonunun kaynakları devreye girecek ve böylece yatırımlar aksamayacak, ekonomik krizin etkileri yumuşatılacaktı. İkinci amaç ise kalkınmaya yönelik altyapı yatırımları olacaktı.
IMF gözetiminde kurulan fon, kağıt üzerinde başta IMF ve OECD önderliğinde oluşturulan Santiago İlkeleri dahil ulusal varlık fonları konusundaki uluslararası standartlara da uygundu.