27 Şubat 2012 Pazartesi

Yunanistan kurtarılıyor mu, batırılıyor mu?

Yunanistan borç krizinde daha birinci kurtarma paketinin mürekkebi kurumadan ikinci paket imzalandı. Birinci paketin, sorunu çözmekten çok uzak olduğu belliydi. Piyasalarda kısa süreli bir iyimser hava estirmekten başka bir işe yaramadı. İkinci paketin akibetinin birinciden farklı olacağını, paketin mimarları bile kesin olarak söyleyemiyorlar. Yananistan’a çıkartılan çok ağır faturaya rağmen sonuçtan kimse emin değil.
Zaten paketin amacının da Yunanistan’ın sorununu çözmek değil karantinaya almak olduğu anlaşılıyor. Almanya’nın başını çektiği Euro liderlerinin asıl amacı, borçları zamanında ödeyememe tehlikesinin Portekiz gibi diğer sorunlu ülkelere sıçramasını önlemek. Çünkü böyle bir durumda başta Alman ve Fransız bankaları büyük zararlar yazacaklar.
Yunanistan kurtarma paketleriyle yapılan da zaten Yunanistan’ı değil, başta Alman ve Fransız bankaları olmak üzere dev finans kuruluşlarını kurtarmak.

25 Şubat 2012 Cumartesi

Yoksul illerin enflasyonu daha yüksek

Geçen yıl enflasyon çift haneye çıkarken, enflasyon farkları, zengin ve yoksul iller arasındaki uçurumu daha da artıracak şekilde çalıştı. En zengin İstanbul’un enflasyonu en düşük çıkarken, enflasyonun en yüksek olduğu illerin doğudaki yoksul iller olması dikkat çekti. İstanbul yüzde 9.81, Bursa, Eskişehir ve Bilecik illerini kapsayan TR41 bölgesi ise yüzde 9.88 ile enflasyonun en düşük olduğu bölgeler. Buna karşın en yüksek enflasyon yüzde 12.07 ile Erzurum, Erzincan ve Bayburt’ta gerçekleşti.
Buna karşın enflasyonun mart ayında dip yapmasından sonra yaşanan hızlanmadan en zararlı çıkan bölge Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu ve Yalova oldu. Bu bölgede şubat ayında yüzde 2.68’e kadar düşen yıllık enflasyon aralığa kadar 8.18 puan artarak yüzde 10.86’ya çıktı. Konya-Karaman bölgesinde ise Mart-Aralık arasında enflasyon 4.77 puan ile en düşük artışı kaydederek yüzde 9.89’a çıktı.
Bölgeler arası enflayon farkı, hizmet sektörlerinde en yüksek düzeye çıkıyor. Mal grupları içerisinde ise bölgeler arası enflasyon farkı, giyim ve ayakkabı ile ev eşyası alanında en yüksek düzeye çıkıyor.

20 Şubat 2012 Pazartesi

Bu resim, 2012 çok zor geçecek diyor

2011’in ekonomideki birinci gündem maddesi yüksek cari açık ve onun yarattığı kırılganlıktı. Bu kırılganlık ekonominin döviz giriş ve çıkışlarından aşırı ölçüde etkilenmesine neden oldu. İçeride piyasalar ve ekonomi, dışarıdaki en küçük bir dalgalanmadan bile fazlasıyla etkilenmeye başladı. Öyle ki Merkez Bankası bile bir hafta önce açıkladığı bir planı, ertesi hafta tam tersi yönde değiştirecek hale düştü.
Açıklanan veriler ışığında dış ticaret, cari işlemler ve sermaye hareketleri alanında 2011 yılının karnesi ana başlıklarla şöyle:

18 Şubat 2012 Cumartesi

Doktoralı hamal, yüksek lisanslı temizlikçi almak ister misiniz?

Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) iş aramak için kendisine başvuruda bulunanlara ilişkin istatistikleri aylık olarak yayınlıyor. Bu istatistikler arasında kayıtlı işsizlere ilişkin veriler de bulunuyor. İŞKUR’un yayınladığı aylık verilerde mesleklere, yaşa ve eğitim durumuna göre kayıtlı işsizlerin dağılımını görmek mümkün.
İşsizlik ekonomik ve sosyal alandaki en büyük yaralardan birisi. İŞKUR’un eğitim durumuna göre kayıtlı işsiz verilerine baktığımızda bu yaranın ne kadar trajik hale geldiğini de görüyoruz. Bu trajedinin bir yanında yüksek işsizlik diğer yanında ise eğitim sistemi ile istihdam arasındaki kopukluk yer alıyor.

13 Şubat 2012 Pazartesi

2011 dış ticareti, krizdeki ülkelere karşı bile yenik düştü

2011 yılı dış ticaret verilerinin açıklanmasıyla Türkiye’nin krizdeki ülkeler karşısındaki dış ticaret karnesi de ortaya çıktı. Krizden etkilenen ülkelerin ekonomilerinde daralma beklendiği için Türkiye’nin bu ülkelere ihracatının da olumsuz etkilenmesi bekleniyordu. Gelişmeler büyük ölçüde bu doğrultuda oldu. Ancak krizdeki ülkelerin Türkiye’ye yaptıkları ihracat, krizden pek etkilenmedi. Sonuç olarak Türkiye, krizdeki ülkeler karşısında hem ihracat, hem de ithalat cephesinde kaybetti. Toplamda Türkiye’nin dış ticareti, kriz ülkeleri karşısında 2011 yılını mağlubiyetle kapattı.

11 Şubat 2012 Cumartesi

Tinerci çocukları kim yetiştiriyor?

İlk gençliğini 1960’ların ortalarında yaşayan bizim kuşağın taşralı çocukları, onları Kemalettin Tuğcu’nun bizi gözyaşlarına boğan romanlarından öğrendiler. O zamanki adları “Köprüaltı çocukları” idi. Tuğcu’nun  açlık, yoksulluk, sefalet içinde ayakta kalmaya çabalayan o çocuklar, karşılaştıkları tüm sevgisizlik, haksızlık ve zalimliklere rağmen iyi ve temiz kalmak için direniyordu.
Şimdi onları  “sokak çocukları”, bazen de “tinerci çocuklar” adıyla tanıyoruz. Kolombiya’da “yatak böcekleri”, Brezilya’da “marjinaller”, Peru’da “meyva kuşları”, Ruanda’da “kötü çocuklar”, Kamerun’da “sinekler”, Vietnam’da “toz böcekleri” diyorlar onlara.
Türkiye’deki tinerci çocuklar ve sokak çocukları kimlerdir? Bu çocuklar nasıl ortaya çıkıyor, onları kim yetiştiriyor?

6 Şubat 2012 Pazartesi

Dış rekabet gücünde kalıcı hasarın resmi

Geçen hafta yayınlanan 2011 yılı dış ticaret verileri, sadece ihracattaki tarihi rekoru tescil etmedi. Dikkatler sadece dış ticaretteki artışa çekilmeye çalışılsa da ithalat ve dış ticaret açığında da tarihi rekorlar kırıldı. Üstelik ithalat ve dış ticaret açığındaki artış, ihracat artışını açık ara geride bırakıyor.
2011’de ihracat yüzde 18.50 artarken ithalat yüzde 29.80, dış ticaret açığı ise yüzde 47.75 arttı. Dış ticaret açığındaki bu artış, 2010’daki yüzde 85’lik artışın üzerine geliyor. Dış ticaret açığı, iki yılda yüzde 173’lük bir artışla neredeyse üçe katlanmış durumda.
Burada sorun sadece genel hatlarıyla artan dış ticaret açığı, cari açık ve dış borç sorunu da değil. Arka tarafta Türkiye’nin dış rekabat gücünde iki yılda ciddi bir aşınma olduğu da dış ticaret verilerinden anlaşılıyor.

4 Şubat 2012 Cumartesi

Sendikalaşmanın önüne neden baraj konuyor?

Başbakan ile Çalışma Bakanı’nın Türk-İş Başkanı ile diğer konfederasyonları dışlayarak yaptıkları gece toplantısı sonrasında hükümet Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısı’nı Meclis’e gönderdi. Daha önce Çalışma Bakanlığı, işveren ve işçi konfederasyonlarının daha önce üzerinde mutabık kaldığı bir dizi nokta tasarıda yer almadı. Yapılan açıklamalardan hükümetin, Türkiye’de sendikal hakların Uluslar arası Çalışma Örgütü (ILO) standartlarına yükselmesini, “ekonomik ve sosyal olarak uygun bulmadığı” anlaşılıyor.
Tartışmanın en alevli konularından birisi toplusözleşme yetkisi için konan baraj. ILO standartlarına göre böyle bir baraj olmaması gerekiyor. Daha önce üzerinde uzlaşılan taslakta sendikalar için ülke barajı binde 5 olmasına karşın, hükümetin tasarısında bu oran 6 kat artırılarak yüzde 3’e çıkartıldı.

Enflasyon ‘yola devam’ dedi

•    Ocakta aylık enflasyon yüzde 0.56 ile hızını korudu. Yıllık enflasyon ise yüzde 10.61’e yükseldi. Ocak enflasyonunda gıda ve enerji fiyatlarındaki artış önemli rol oynadı. Ev eşyası, kira ve bazı hizmet fiyatlarındaki artışın göreli olarak hızlanması dikkat çekti.

Enflasyon yeni yılın ilk ayında da temposunu koruyarak yükselmeye devam etti. Ocak ayında yıllık enflasyon, bir önceki aya göre 0.17 puan daha artarak yüzde 10.61’e çıktı. Yıllık enflasyon Kasım 2008’den bu yana son 38 ayın en yüksek düzeyinde bulunuyor. Aylık enflasyon ise yüzde 0.56 ile beklentilerin biraz altında gerçekleşti. Merkez Bankası’nın anketine göre ocak ayı enflasyonunun yüzde 0.62 olması bekleniyordu.