29 Ağustos 2017 Salı

Bölgeler arası dijital eşitsizlik artıyor

Toplumsal adalette dijital eşitsizlik önemli bir parametre haline gelmiş durumda. Gelir grupları arasında, bölgeler arasında, kadın-erkek arasında, farklı yaş, meslek ve sınıflar arasındaki dijital olanakları kullanma imkanı ve becerisi arasındaki farkın azaltılması günümüzün önemli sosyal, ekonomik ve politika sorunlarından birisi.
Dijital eşitsizlik de tıpkı eğitimdeki eşitsizlik gibi mevcut eşitsizliklerin, ileride daha da derinleşmesini hızlandıran bir faktör. Bu nedenle yakından takibi ve azaltılması için özel çaba harcanması gereken bir alan.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun hanehalkı bilişim teknolojileri kullanımı araştırmasının sonuçlarına göre dijital eşitsizlikte son durumumuz ve gelişme yönü şöyle:

25 Ağustos 2017 Cuma

Sanayinin devleri, ihracattan çok ithalata sırtını dayıyor

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) girişim özelliklerine göre dış ticaret istatistikleri, sanayimizdeki çarpıcı bir çelişkiyi gözler önüne seriyor.
İnsan verilerden bağımsız olarak düşününce sanayi sektöründe faaliyet gösteren girişimlerin ihracatının ithalatından fazla olduğunu kabul eder. Ayrıca sanayinin dev şirketlerinin dış ticarette fazla vermesi gerektiğini, en azından dış ticaret açığındaki payının belirleyici düzeyde olmayacağını düşünür.
Ancak TÜİK verileri, bizdeki durumun her iki noktada da tam tersi olduğunu söylüyor. Bu noktada çarpıcı iki çelişkiyle karşı karşıyayız:

22 Ağustos 2017 Salı

Şirketler cephesinde nabız iyi atmıyor

Kurulan ve kapanan şirket istatistikleri, ekonomideki canlılığın veya durgunluk ve krizin iyi göstergelerinden birisidir.
Kapanan şirketlerin azalması, kurulan şirket sayısının hızlı artması ekonomideki canlılığın bir göstergesi sayılır. Tersi, yani kapanan şirket sayısının hızlı artması, kurulan şirket sayısının yavaş artması, ekonomide durgunluk veya krizin işaretidir. Kurulan şirket sayısının kapananlara oranı da tamamlayıcı bir gösterge olarak değerlendirilebilir.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) Ticaret Sicili Gazetesi’nden derlediği istatistiklere göre yılın ilk 7 ayı sonunda şirketler cephesinde nabzın pek de iyi atmadığını ortaya koyuyor.
TOBB verilerine göre yılın ilk 7 ayındaki kurulan ve kapanan şirket sayılarını, sektörleri de dikkate alarak geçen yılın aynı dönemi ile karşılaştırdığımızda ortaya şöyle bir manzara çıkıyor:

18 Ağustos 2017 Cuma

İstihdam seferberliğinin ilk yarı karnesi

İstihdam seferberliği, referandum takvimiyle ekonomi gündeminin ilk sıralarına yerleşti. Görünürde istihdamın artması için dört koldan çaba harcanıyor. 
Doğrudan istihdam artışını hedefleyen SGK primi desteği, prim erteleme gibi planların yarı sıra çeşitli adlar altında piyasaya sürülen teşvik paketleri birbirini izliyor. Bu önlemleri vergi ve prim borcu afları tamamlıyor.
Bankacılık alanında Kredi Garanti Fonu planı ve banka bilançolarında tanım değişiklikleri yoluyla kredilerin hızla artırılması dolaylı yoldan ciddi bir istihdam desteği uygulaması.
Bunları bütçe açığında hızlı artış pahasına kamu harcamalarını artıran politikalar tamamlıyor. Bunun faturası geçen yılın ilk 7 ayında 1.28 milyar TL fazla veren bütçenin, bu yıl 24.3 milyar dolar açık vermesi oldu. Sosyal güvenlik açığının finansmanı için bütçeden aktarılan kaynak miktarı da yüzde 118 artarak 22.8 milyar lirayı aştı.
Bu faturalara karşın istihdam cephesindeki performansın geçmiş yıllara göre pek farklı olduğunu söylemek mümkün değil. Hatta bazı noktalarda geçmiş yıllardan daha kötü bir performans var. İyimser yaklaşımla söylenebilecek tek şey, “Bunlar da olmasaydı işsizlik çok daha korkutucu şekilde artardı” olabilir.

15 Ağustos 2017 Salı

Ödemeler dengesi, ‘Bu faiz düşmez’ diyor

Türkiye’nin en başta gelen yapısal ekonomik sorunlarından birisinin yüksek cari açık olduğu malum. Yüksek cari açıkla malul ekonominin en önemli sıkıntılarından birisi de doğal olarak cari açığın nasıl finanse edildiği, edileceği oluyor. Ekonomik büyümeden, enflasyona, Türk Lirası’nın değerinden Türk varlıklarının değerine kadar bir dizi piyasa ve ekonomi parametresini, bu yüzden hükümet ve ekonomi yönetiminden çok sıcak paranın gelgitleri belirliyor.
Dolayısıyla ödemeler dengesindeki gelişmeleri yakından izlemek ekonominin sağlığı ve gidişini değerlendirmek açısından önem taşıyor.
Ödemeler dengesinde yılın ilk yarısına ilişkin sonuçları geçen yıl ile karşılaştırdığımızda, ekonominin içinde bulunduğu durum ve karşı karşıya bulunduğu riskler konusunda önemli sonuçlara ulaşabiliyoruz. Burada öne çıkan sonuçlar ve mesajlar şöyle sıralanabilir:

11 Ağustos 2017 Cuma

Tüketim kalıbındaki değişim refaha ne kadar yansıdı?

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı hane halkı tüketim harcaması istatistikleri tüketim kalıbının yıldan yıla değiştiğini gösteriyor. Bu değişimin iyi incelenmesi, üreticilerden pazarlamacılara, politikacılardan kamu yöneticilerine, ekonomistlerden sosyal bilimcilere kadar konulara farklı pencerelerden ve farklı süreçlerden bakan her kesim için anlamlı ve önemli sonuçlar ortaya koyuyor.
Toplam tüketimin ihtiyaç kalemlerine dağılımındaki değişim ve artış-azalış hızları aslında bir dizi faktörün bir bileşkesi olarak ortaya çıkıyor. Bu değişimde ekonomik büyüme, demografik sosyolojik değişimler, refah düzeyi ve gelir dağılımı, kültürel dönüşüm gibi faktörlerin izlerini ve karşılıklı etkileşimini görmek mümkün.
Hane halkı tüketiminin dağılımının yıllar içinde gösterdiği değişimi, gelir dağılımı ve refah penceresinden değerlendirmek için tüketim kalemlerini “ilkel ihtiyaçlar” ve “gelişmiş ihtiyaçlar” diye iki kategoriye ayırmak yararlı olabilir.

8 Ağustos 2017 Salı

Tüketim kalıbındaki değişime araba sevdası ve kur artışı damga vurdu

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2016 yılına ait hane halkı tüketim harcaması verilerini açıkladı. Bu veriler hem gelir grupları arasındaki refah farkını, hem tüketim eğilimlerinin nasıl değiştiğini, hem de ekonomik gelişmelerin toplumsal gruplara etkilerini yansıtıyor.
2016 yılı verilerini bu gözle incelediğimizde öne çıkan sonuçları şöyle sıralayabiliriz.

4 Ağustos 2017 Cuma

Enflasyon cephesinde havalar değişti mi?

Temmuz ayında yıllık enflasyon 1.11 puan gibi kayda değer bir düşüşle yüzde 9.79’a geriledi. Enflasyon böylece 5 ay sonra küçük bir farkla da olsa çift haneli rakamların altına indi. Böylece mayısta başlayan düşüş üçüncü ayda da sürdü.
Şimdi merak edilen konu, yıllık enflasyon hızındaki bu düşüşün kalıcı olup olmayacağı.
Üç aydır süren düşüşün ne kadar güven verdiğini anlayabilmek için enflasyon verilerinin ayrıntılarına bakmak gerekiyor.
Çekirdek enflasyon göstergeleri ile enflasyonun alt kalemlerindeki hareketlere karışlaştırmalı olarak baktığımızda görünüm şöyle: