16 Temmuz 2009 Perşembe

Bahar görüntüsü aldatmasın, işsizlikte kötüye gidiş sürüyor

Yılın ikinci çeyreğini kapsayan Nisan 2009 döneminde bir önceki aya göre işsizlik oranının azalmasına ve istihdam edilenlerin sayısının artmasına rağmen, istihdam piyasasındaki bozulma sürüyor. İşsiz sayısındaki ve işsizlik oranındaki azalma büyük ölçüde mevsimsel nedenlerden kaynaklandı. Bahar mevsimi ile tarım ve inşaatta gözlenen mevsimsel istihdam artışı, işsizlik oranlarında göreli bir düzelme sağladı. Ancak bu düzelme geçen yıl nisan döneminde yaşanan mevsimsel düzelme ile karşılaştırıldığında çok cılız kaldı.
İşsizlik oranı, mart-nisan-mayıs aylarını kapsayan Nisan 2009 döneminde mart dönemine göre 0.9 puan azalarak yüzde 14.9’a geriledi. Tarım dışı işsizlik oranı 0.7 puan azalarak yüzde 18.2, gençler arasındaki işsizlik oranı da 1 puan azalarak yüzde 26.5 oldu. İstihdam edilenlerin sayısı, marta göre 550 bin kişi artarak 20 milyon 698 bine çıktı. İşsiz sayısı ise 158 bin kişi azalarak 3 milyon 618 bin kişiye indi.
Yıllık olarak ise işgücüne dahil olanlar 755 bin kişi artarak 24 milyon 316 kişiye çıkarken istihdam 530 bin kişi azalarak 20 milyon 698 bin kişiye düştü. Buna bağlı olarak işsiz sayısı geçen yıla göre 1 milyon 285 bin kişi ve yüzde 55 artarak 3 milyon 618 bin kişiye çıktı.

İŞSİZLİKTE DÜZELME YOK

İlk bakışta olumlu gözüken bu verilere karşın, gelişmelerin ayrıntılarına bakıldığında işgücü piyasasındaki kötüye gidişin sürdüğü görülüyor. İşsizlik oranının geçen yıla göre farkı ocaktan beri görülen en yüksek seviyeye çıktı. İşsizlik oranı mart döneminde geçen yıldan 4.8 puan yüksekti, nisanda bu fark 5 puana çıktı. Tarım dışı işsizlik oranı, martta geçen yılın 5.5 puan üzerindeydi, nisanda 5.9 puan üzerine çıktı. Gençler arasındaki işsizlik oranı, martta geçen yılın 7.7 puan üzerindeydi, nisanda fark 8.9 puana yükseldi.
Ekonomik krizin baskısıyla nisan ayında istihdamda yaşanan mevsimsel iyileşme, geçen yılın çok gerisinde kaldı. Geçen yıl nisanda, mart ayına göre istihdam edilen kişi sayısı 839 bin kişi artmıştı, bu yıki artış 550 bin kişide kaldı. Geçen yıl nisandaki istihdam artışı, işgücü sayısının yüzde 12’si düzeyindeydi, bu yılki artış sadece yüzde 7.4’ü kadar oldu. Geçen yıl istihdamdaki artışın kurumsal olmayan nüfusa oranı yüzde 5.6 idi, bu yıl bu oran yüzde 3.6’ya düştü. Bu veriler işsizlikteki kötü gidişin değişmediğini gösteriyor.

ARTIŞIN İÇİ ÇÜRÜK

İstihdamda aylık olarak gözlenen 550 bin kişilik artışın yapısına bakıldığında bu artışın esas olarak tarımda, kırsal kesimde, ücretsiz aile işçisi olarak ve kayıtdışı gerçekleştiği görülüyor. Sanayide ise istihdam kaybı sürüyor.
İstihdamdaki aylık artışın 333 bin kişi ile yüzde 60’ı, çalışan kadın sayısındaki artıştan geliyor. Kadın istihdamındaki artışın 265 bin kişi ile yüzde 80’ini kırsal kesimdekiler, 201 bin kişi ile yüzde 60’ını ücretsiz aile işçileri oluşturuyor.
İstihdamdaki aylık artışın 393 bin kişi ile yüzde 71.5’i tarımda, 95 bin ile yüzde 17.3’ü inşaatta ve 74 bin kişi ile yüzde 13.5’i hizmetlerde gerçekleşti. Buna karşın sanayideki istihdam azalmaya devem etti ve 13 bin kişilik bir düşüş daha yaşandı.
İstihdam artışının 398 bin ile yüzde 72.4’ü kırsal kesimde gerçekleşti. Bu, tarımdaki mevsimsel istihdam artışına paralel bir durum. Tarımdaki istihdam artışının 264 bin ile üçte ikisini ücretsiz aile işçileri oluşturdu.
İstihdamdaki 550 bin kişilik artışın 518 bin ile yüzde 94.2’sini kayıtdışı istihdamın oluşturması da bir diğer dikkat çekici gelişme. Bu veri, istihdam artışının ağırlıklı olarak tarım ve inşaat sektörlerinde, kırsal kesimde, kadın ve ücretsiz aile işçisi olarak gerçekleşmesi ile uyum gösteriyor. Ancak tarım dışı istihdamda gözlenen 157 bin kişilik artışın da 120 bin ile yüzde 76.4’ünün kayıtdışı olması dikkat çekiyor.

10 Temmuz 2009 Cuma

Sanayi istim kaybetmeye başladı

İmalat sanayii kapasite kullanım oranına ilişkin haziran verileri, sanayide mart ayından itibaren gözlenen kısmi toparlanmanın önemli ölçüde güç kaybettiğini ortaya koydu. Veriler, iç talepteki durgunluğu kırmak için getirilen vergi indirimlerinin sanayi üretimine olumlu etkisinin de kaybolmaya başladığını gösteriyor.
İmalat sanayii kapasite kullanım oranı haziran ayında mayısa göre 2.3 puan artarak yüzde 72.7’ye çıktı. Kapasite kullanım oranı Haziran 2008’deki düzeyinin 9.6 puan altında bulunuyor. Mart ayında 16.5 puan olan yıllık düşüş miktarı yılın ikinci çeyreğinde kademeli olarak azalarak nisanda 14.9 puana, mayısta 12 puana, haziranda 9.6 puana geriledi.
İlk bakışta olumlu seyrin devam ettiğine işaret eden kapasite kullanım oranını verilerinin ayrıntıları ile üretim artışı ve beklentilere ilişkin rakamlar, sanayide ikinci çeyrekte açmaya başlayan havaların yeniden bulutlanmaya başladığını haber veriyor.

GÜN SAYISINA GÖRE DÜŞÜŞ VAR

Mayıs ayında hazirana göre 3 gün daha az çalışıldığı dikkate alınırsa, kapasite kullanım oranında artış değil düşüş var. Mayıs ayında 19 işgünü bulunmasına karşın haziran ayında 22 iş günü bulunuyordu. Kapasite kullanım oranı mayıs ayına göre 2.3 puan artmış olmasına karşın, çalışılan gün sayıları dikkate alındığında 7.6 puanlık bir düşüş var. Gün sayısı dikkate alındığında geçen yıla göre olan düşüş de 9.6 puandan 12.9 puana çıkıyor.

BEKLENTİLER BOZULUYOR

Son dönemde, özellikle de mayısta bir sonraki aya ilişkin beklentilerde ciddi bir iyileşme gözlenirken haziranda ise beklentiler kötüleşmeye başladı.
Üretimlerinin nisanda yüzde 8.5, mayısta yüzde 7.6 artığını belirten sanayiciler, haziranda üretim artışının hız keseren yüzde 5.8’e gerilediğini bildirdi. Bir sonraki aya ilişkin üretim artışı beklentisi nisanda yüzde 9, mayısta üzde 6.7 iken, haziranda ciddi bir düşüşle yüzde 1.4’e indi.
İç piyasa satışlarının nisanda yüzde 10.9 arttığını bildiren sanayicilere göre iç satış artışı, mayıs ve haziranda yüzde 6.4 düzeyinde kaldı. Bir sonraki aya ilişkin iç satış artışı beklentisi ise mayısta yüzde 6.2 iken haziranda ciddi bir düşüşle yüzde 0.4’e indi.
Bu arada tam kapasite ile çalışamama nedenleri arasında iç talep yetersizliği hala yüzde 51.9 ile en büyük payı almasına karşın, nisan ve mayısa göre geriledi. Buna karşın dış pazarlardaki talep yetersizliğinin payı sürekli artarak haziranda yüzde 33.1’e çıktı.

VERGİ İNDİRİMİ ETKİSİ KAYBOLUYOR

Katma değer ve özel tüketim vergisi oranlarında yapılan indirimlerin üretimi canlandırma etkisinin haziranda yavaşladığı görülüyor. Vergi indirimlerinden olumlu etkilenen sektörlerin temmuza ilişkin beklentileri de bozuluyor.
Haziranda üretimlerinin yüzde 11.9 arttığını bildiren otomotiv endüstrisi, temmuzda yüzde 0.5’lik bir üretim düşüşü bekliyor. Haziran ayında üretimlerinin yüzde 6.5 arttığını bildiren mobilya üreticileri, temmuzda sadece yüzde 0.7’lik bir artışı bekliyorlar.
Vergi indirimi etkisini en az hisseden televizyon üreticileri haziranda üretimlerinin yüzde 2.8 düştüğünü, temmuzda ise sadece yüzde 1.2’lik bir artış beklediklerini bildirdiler. Bilgisayarın yer aldığı büro makineleri kaleminde haziranda yüzde 5.9’luk bir üretim artışına karşın, temmuzda yüzde 2.9 düşüş bekleniyor. Beyaz eşyanın yer aldığı makine ve techizat imalatında ise haziranda yüzde 4.1’lik bir üretim artışına karşın temmuzda sadece yüzde 0.9 artış bekleniyor.

8 Temmuz 2009 Çarşamba

Sanayide tek ayaklı toparlanma topal kalmaya mahkum

Sanayide iç talep kaynaklı kısmi toparlanma mayısta da sürdü. Sanayi üretimi nisana göre yüzde 5.03 arttı. Buna karşın sanayi üretimi geçen yılın yüzde 17.4 altında.
Üretim artışında vergi indirimlerinin de etkisiyle iç talepte gözlenen hareketlenme önemli rol oynadı. Üretim artışına ihracattan bir destek gelmedikçe güçlü bir toplarlanma şansı yok.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Sanayi Üretim Endeksi mayıs ayında nisan ayına göre yüzde 5.03 yükselerek 102.3 puana çıktı. Buna karşın Sanayi Üretim Endeksi geçen yılki düzeyinin yüzde 17.4 altında bulunuyor.
İmalat sanayiinde üretim nisana göre yüzde 5.53, elektrikte yüzde 3.02 ve madencilikte yüzde 0.60 arttı. Geçen yıla göre ise üretim, imalat sanayiinde yüzde 18.99, madencilikte yüzde 12.94 ve elektrikte yüzde 5.53 düştü.
Sanayi Üretim Endeksi 5 ay aradan sonra mayısta yeniden 100 puan sınırının üzerine çıktı. Buna rağmen mayıs ayı sanayi üretimi, tüm aylar dahil edildiğinde Şubat 2007’deki düzeyinin bile altında bulunuyor. Sadece mayıs ayları karşılaştırıldığında ise 2009 üretimi, Mayıs 2005 sonrasında görülen en düşük üretim düzeyini ifade ediyor.

ÜRETİM ARTIŞI İÇ TALEP KAYNAKLI

Üretim artışı görülen sektörlerdeki ihracatın seyrine bakıldığında üretim artışında ihracatın pek etkili olmadığı görülüyor. Mayısta üretim artışı gözlenen sektörlerin önemli bölümünde ihracat mayıs ayında gerileme kaydetti. Sanayi üretimindeki artışın esas olarak iç talep kaynaklı olduğu anlaşılıyor. Dış pazarlardan gelen talepte bir artış ortaya çıkmadıkça sanayi üretiminde belirgin bir yükseliş eğiliminin ortaya çıkması beklenemez.

YILLIK DÜŞÜŞTE FREN SÜRECEK

Sanayi üretimindeki en yüksek yıllık düşüş, şubat ayında yüzde 23.82 ile yaşandı. Sonraki aylarda yıllık düşüş oranı yavaş yavaş azaldı. Yıllık düşüş oranı mayısa kadar 6.41 puanlık bir iyileşme gösterdi. Sanayi Üretimi Endeksi’nin geçen yılki seyrine bakıldığında yıllık düşüş oranındaki iyileşme eğiliminin haziran ve sonraki aylarda da süreceği görülüyor.
Sanayi Üretim Endeksi geçen yılki en yüksek düzeyini 123.9 puan ile mayıs ayında görmüştü. Endeksin mayıs ayı düzeyi aynı zamanda Kasım 2007’deki 127.1 puandan sonraki en yüksek ikinci düzeyi idi.
İç talepteki daralma ve global krizin etkisiyle geçen yıl mayıs ayından sonra Sanayi Üretim Endeksi, yavaş yavaş gerilemeye başladı ve bu gerileme aralık ayından itibaren keskinleşti.
Bu nedenle mayıs ayına kadar yıllık karşılaştırmada görünümü olumsuz yönde etkileyen baz etkisi, hazirandan itibaren olumlu bir katkı yapmaya başlayacak. Sanayi üretimi, mart ayından itibaren aylık olarak arttığı için yıllık düşüş oranlarını frenlemeye başlamıştı. Sanayi üretimi, haziran ayı ve sonrasında aylık artmasa ve sadece düzeyini korusa bile yıllık düşüş hızındaki yavaşlama sürecek.

VERGİ İNDİRİMİ ETKİSİ SÜRÜYOR

Otomotiv, elektronik ve elektrikli ev eşyaları ile mobilya olmak üzere vergi indirimlerinin sanayi üretimine olumlu etkisi mayıs ayında da sürdü. Elektrikli ev aletlerini kapsayan makine ve techizat imalatında üretim nisan ayına göre yüzde 16.82 arttı. Motorlu taşıt imalatındaki aylık artış, önceki aylara göre biraz yavaşlamakla birlikte yüzde 12.53 ile imalat sanayii içinde en yüksek oranlardan birisi oldu. Mobilya üretimi aylık olarak yüzde 10.19, televizyon üretimi ise yüzde 8.66 arttı.
Vergi indirimleriyle gelen toparlanmaya rağmen motorlu taşı üretimi hala geçen yıla göre en fazla üretim kaybına uğrayan sektör durumunda. Motorlo taşıt üretimi geçen yılın yüzde 41.86 altında bulunuyor.
Vergi indirimlerinin etkisi dayanıklı tüketim malları üretiminin aylık olarak yüzde 15.93 artmasında da kendini gösterdi. Dayanıklı tüketim malları, geçen yılki üretim düzeyine en fazla yaklaşan sınıf oldu. Dayanıklı tüketim malları üretimi geçen yılın yüzde 4.04 altında bulunuyor.
Sanayi malı üretimi de mayısta aylık olarak yüzde 10.66’’lık bir artış gösterdi. Buna karşın sanayi malı üretimi hala geçen yılki düzeyinin yüzde 35.78 altında bulunuyor.
Metal cevherleri madenciliğinin yüzde 26.01 ile en yüksek aylık artışı gösteren sektör olması dikkat çekti. Metal cevherler madenciliğinde üretim böylece geçen yılki düzeyinin bile yüzde 10.51 üzerine çıktı. Metal cevherler üretiminde ihracat katkısı olmadan yaşanan bu artış, ana metal sanayiinde gelecek aylarda yaşanacak bir hareketin habercisi olabilir.

GÜN HESABIYLA ARTIŞ DAHA YÜKSEK

Ay içindeki iş günü sayıları dikkate alındığında sanayi üretimindeki artış daha yüksek çıkıyor. Nisan ayında 21 iş günü olmasına karşın mayıs ayında çalışılan gün sayısı 19 oldu. Sanayi üretiminde yüzde 5.03 olan aylık artış, gün sayıları hesaba katıldığında yüzde 16.09’u buluyor.
Aynı durum yıllık karşılaştırmada da geçerli. Sanayi üretiminde yüzde 17.40 olan yıllık düşüş, iş günü sayıları dikkate alınınca yüzde 8.71’e geriliyor.

3 Temmuz 2009 Cuma

Enflasyonda düşüş sona erdi, yatay dalgalanma dönemi başladı

Enflasyon haziran ayında düşüş eğilimine son vererek yönünü yukarı çevirdi. Yıllık enflasyon hem tüketici fiyatlarında, hem de üretici fiyatlarında mayıs ayındaki düzeylerinin üzerine çıktı. Ancak üretici fiyatları hala bir yıl öncesindeki düzeyinin altında bulunuyor.
Haziran ayında Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) yüzde 0.11 gibi sınırlı bir artış göstermesine karşın geçen yıl haziran ayında aylık TÜFE eksi çıktığı için baz etkisiyle yıllık TÜFE mayısa göre 0.49 puan yükselerek yüzde 5.73’e çıktı. Merkez Bankası’nın son beklenti anketine göre haziran ayında TÜFE’nin yüzde 0.29 artması bekleniyordu. NTVMSNBC’nin anketindeki beklenti ise yüzde 0.09 idi.
Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE) haziranda yüzde 0.94 ile geçen mayıstan bu yana görülen en yüksek artışını kaydetti. Yıllık ÜFE buna rağmen geçen yılın yüzde 1.86 altında bulunuyor. Mayısta yüzde eksi 2.46’yla yaşanan deflasyon 0.60 puanlık toparlanmaya rağmen hala sürüyor. Üretici fiyatlarında üç aydır fiyatlar bir yıl önceki düzeyinin altında seyrediyor.

MERKEZ HESAP VERECEK

Yıllık TÜFE’de görülen nisbi artışa rağmen haziran sonu itibarıyle yıllık enflasyon, Merkez Bankası’nın enflasyon hedeflemesi politikası çerçevesinde para programında açıkladığı patikanın alt sınırının da altında bulunuyor. Para programında haziran ayında hedefle uyumlu patika uyarınca enflasyonun yüzde 8.8 merkez olmak üzere en fazla yüzde 10.80, en az ise yüzde 6.80 olması hedefleniyordu. Haziranda yüzde 5.73 olan TÜFE, Merkez Bankası’nın enflasyon hedeflemesi patikasının alt sınırının da 1.07 puan altında kaldı.
Para politikası gereği Merkez Bankası 29 Temmuz’da açıklayacağı enflasyon raporunda, enflasyonun neden bu kadar düştüğünün nedenlerini açıklayacak ve patikaya uygun düzeye yükselmesi için alınması gereken önlemleri ortaya koyacak. Merkez Bankası tarihinde ilk kez enflasyonun fazla düşmüş olmasının hesabını verecek ve enflasyonu düşürmenin değil yükseltmesin çarelerini tartışacak.
Bu koşullar altında Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun 16 Temmuz’da yapacağı toplantıda da faiz indirimlerini sürdürmesi beklenebilir.

YATAY DALGALANMA DÖNEMİ

Mart ayındaki duraklama dışında geçen ağustos ayından bu yana oldukça hızlı bir düşüş sergileyen TÜFE’de düşüş eğilimi, artık yerini hafif yükselme ve yatay seyire bırakıyor. Enerji fiyatlarında yüksek bir artış, kurlarda hızlı ve aşırı bir artış ve iç talepte tahminlerin ötesinde bir canlanma olmadıkça enflasyonun kalıcı bir yükselme eğilimine girmesi olası değil. Ancak geçen yılın enflasyon verilerine bakıldığında enflasyonun yüzde 5 sınırının altına inme ihtimali de çok düşük. Bu koşullar altında enflasyonun önümüzdeki aylarda küçük artışlar göstermekle birlikte ağırlıklı olarak yatay bir dalgalanma dönemine gireceği söylenebilir.

ÇEKİRDEKTE DÜŞÜŞ SÜRÜYOR

Yıllık temel enflasyon haziran ayında düşüşüne son vererek hafif bir artış göstermesine karşın çekirdek enflasyonlardaki düşüş sürüyor. Merkez Bankası’nın en yakından izlediği H ve I endeksleri, haziranda yüzde 3’ün de altına indi. TÜİK’in açıkladığı 9 çekirdek enflasyon göstergesinden sadece üçünde yıllık enflasyon mayısa göre yükseldi.
Merkez Bankası’nın en yakında izlediği I Endeksi mayısta yüzde 1.79 artarken haziranda yüzde 0.59 yükseldi. Mayısta yüzde 3.17’ye inen I Endeksi, baz etkisinin de katkısı ile haziranda yüzde 2.98’e geriledi.

HİZMETLERDE MEVSİMSEL ETKİ

Aylık artışta ulaştırma yüzde 2.82 ile ilk sırayı alırken, onu yüzde 1.17 ile haberleşme, yüzde 0.98 ile çeşitli mal ve hizmetler ve yüzde 0.97 ile haberleşme izledi. Buna karşın önceki iki ayda enflasyona en büyük katkıyı yapan giyim ve ayakkabıda fiyatlar haziranda yüzde 0.79 geriledi. Gıda ve alkolsüz içeceklerde de fiyatlar yüzde 1.56 düştü.
Yüzde 0.11 olan haziran ayı enflasyonudaki bu artışa en büyük katkıyı 0.27 puanla ulaştırma yaptı. Bunda belediye otobüsü zamları ile otomobil fiyatlarında vergi indirimi düzeyinin azalmasıyla yaşanan fiyat artışları etkili oldu. Konut enflasyonu 0.1 puanlık bir katkı yaptı. Bunda da su fiyatlarındaki artış etkili oldu.
Haziran ayı enflasyonuna en büyük katkıyı hizmet sektörlerinin yapması dikkat çekti. Ancak bunda mevsimsel etkilerin de rol oynadığını gözönünde bulundurmak gerekiyor. Hizmet kalemlerinde enflasyondaki aylık artışa karşın bazı alanlarda yıllık enflsayon hızlarının düşmesi dikkat çekiyor. Örneğin yüzde 2.82’lik artışla haziran enflasyonunda başı çeken ulaştırma fiyatları yıllık olarak düşmeye devam ediyor ve haziran itibarıyla geçen yılın yüzde 4.04 altında bulunuyor. Eğitim, sağlık, lokanta ve otel kaleminde de yıllık enflasyon mayıs ayındaki düzeylerinin altında bulunuyor. TÜFE’de ağırlığı yüksek kalemlerden olan konut kaleminde de yıllık enflasyon hızı mayısın altında.

ÜFE’Yİ PETROL YÜKSELTTİ

Haziran ayında ÜFE’nin yüzde 0.94 artış göstermesinde en büyük paya petrol ürünleri sahip oldu. Yüzde 5.58 fiyat artışı yaşayan bu sektör ÜFE’ye 0.99 puanlık bir yükselme etkisi yaptı. Tarım ÜFE artışına 0.27 puan, taş ve toprağa dayalı sanayi ise 0.11 puan katkıda bulundu.
Buna karşın elektrik fiyatlarındaki yüzde 9.34’lük düşüş ÜFE’yi 0.60 puan aşağı çeken bir etki yarattı. Makine ve techizat imalatı da ÜFE’yi 0.14 puan düşürücü yönde etkiledi.

28 Haziran 2009 Pazar

Piyasalar hızla açılmazsa işsizlikte yeni dalga gelir

Türkiye İstatistik Kurumu’nun sanayi ve hizmet sektörlerine ilişkin ciro, istihdam ve ücret istatistikleri, piyasalarda hızlı bir toparlanma olmazsa işsizlikte yeni bir dalganın kapıda olduğunu haber veriyor.
Ekonomik krizin bir parçası olarak iç ve dış talep hızla çökünce, işletmelerin krizin faturasını ilk yükledikleri yer çalışanlar oldu. İşten çıkarmalarla istihdam ve toplam ücret ödemeleri aşağı çekildi. Geçen yılın son çeyreğinde net bir şekilde kendini ortaya koyan bu eğilim, bu yılın ilk çeyreğinde krizin daha da derinleşmesiyle işten çıkarmaların hızlanmasının yanısıra, çalışan kişi başına ücretlerin de düşmesine yol açtı. Böylece işten çıkartılanların yanısıra işini henüz kaybetmemiş olanlara da fatura çıkartıldı.
Ancak cirolardaki düşüş, istihdam ve ücretlerdeki düşüşten kat kat daha yüksek durumda. Bu nedenle piyasalarda ciro artışını sağlayacak bir toparlanma kısa sürede gerçekleşmezse, yeni işten çıkartmaların gündeme gelmesi ve çalışanların kişi başına ortalama ücretlerinin daha da aşağı çekilmesi kaçınılmaz gözüküyor. Toplam istihdamı daha da düşürmeye dönük işten çıkarmaların yanısıra, mevcut çalışanları daha düşük ücretlilerle değiştirmeye yönelik işten çıkarmalar da yaşanabilir.

CİRO KAYBI HIZLANDI

Sanayide cirolar geçen yılın son çeyreğinde yüzde 10.6, 2009’un ilk çeyreğinde ise yüzde 12.7 olmak üzere toplam yüzde 22 oranında düştü. Sanayide ilk çeyrek cirosu 2008’in ilk çeyreğinin yüzde 13.6 altında kaldı. Ticaret ve hizmetler alanında 2008’in 4. çeyreğinde sanayiye göre daha ılımlı bir ciro kaybı olurken, ilk çeyrekte neredeyse iki katı hızda bir kötüleşme yaşandı. Ticaret ve hizmetlerde 4. çeyrekte yüzde 6.4 olan ciro kaybı, ilk çeyrekte yüzde 21.4’e fırladı. Böylece iki çeyrekteki toplam ciro kaybı yüzde 26.4’e ulaşırken, ilk çeyrek cirosu bir yıl öncesinin yüzde 9 altında kaldı.
Ciro kaybına paralel olarak toplam istihdam ve ücretlerde aşağı çekildi. Sanayide 2008’in 4. çeyreğinde yüzde 3.12 olan istihdam kaybı, bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 7’yi aştı. İki çeyrekteki toplam istihdam kaybı yüzde 9.9’u aşan sanayide istihdam, bir yıl öncesinin yüzde 10.4 altında bulunuyor. Ticaret ve hizmetlerdeki istihdam kaybı 4. çeyrekte sanayiden yüksek, ilk çeyrekte ise çok daha düşük düzeyde kaldı. Ticaret ve hizmetlerde 2008’in son çeyreğinde yüzde 4, 2009’un ilk çeyreğinde yüzde 2.3, iki çeyrek toplamında yüzde 6.2 istihdam kaybı yaşandı. İlk çeyrek itibarıyla ticaret ve hizmetlerdeki istihdam, geçen yılın yüzde 2.1 altında bulunuyor.

KİŞİ BAŞINA ÜCRET DE DÜŞTÜ

Toplam ücretlerdeki kayıp 2008’in son çeyreğinde toplam istihdam kaybından daha düşük düzeyde iken, 2009’un ilk çeyreğinde ücretlerdeki düşüş, istihdamdaki düşüşten daha yüksek oldu. Krizin ilk dalgasında öncelikle düşük ücretli ve düşük nitelikli çalışanlar çıkartılırken, krizin derinleşmesi ile artık yüksek ücretli nitelikli elemanların da işten çıkartıldığı ve çalışanların ücretlerinin de aşağı çekilmeye başlandığı anlaşılıyor.
2008’in son çeyreğinde sanayide toplam ücretler yüzde 0.52 düşmesine karşın, çalışan kişi başına ücretler yüzde 2.7 gibi bir artış gösterdi. Ancak bu artış yüzde 3.3 olan üç aylık ortalama enflasyonun altında kaldı. Yılın ilk çeyreğinde ise kişi başına ücret düzeyi nominal olarak da yüzde 1.6 düştü.
Hizmetler ve ticarette ise 2008’in son çeyreğinde toplam ücretler yüzde 1.3 oranında artarken, çalışan sayısındaki azalma nedeniyle kişi başına ücret yüzde 5.5 oranında arttı. Bu yılın ilk çeyreğinde ise toplam ücretlerdeki düşüşün yüzde 2.7 ile istihdamdaki düşüşün üzerine çıkması nedeniyle kişi başına ücret yüzde 0.4 geriledi.

ÇALIŞAN BAŞINA CİRO DÜŞÜYOR

Cirolar ile ücretlerin seyri birlikte ele alındığında, şu ana kadar işten çıkarmalar ve kişi başına ücretlerin düşürülmesi ile krizin çalışan kesime çıkardığı faturanın daha da artacağının işaretleri görülüyor. Çünkü çalışan kesime çıkan bütün faturaya rağmen çalışan kişi başına elde edilen ciro miktarı hızlı bir düşüş içinde. Öte yandan aynı miktarda ciroya karşılık ödenen toplam ücret, işten çıkarmalara ve ücret düşüşüne rağmen sürekli bir artış eğiliminde. Bu durumda cirolarda bir toparlanma meydana gelmezse yeni işyeri kapatma, işten çıkarma ve ücret düşürme operasyonlarının gündeme gelmesi kaçınılmaz gözüküyor.
Sanayide çalışan kişi başına ciro 2008’in son çeyreğinde yüzde 7.7, bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 6.1 düştü. İki çeyrekte toplam yüzde 13.4 azalan sanayide çalışan kişi başına ciro, geçen yılın da yüzde 3.6 altında bulunuyor.
Ticaret ve hizmetlerde de kişi başına ciro 4. çeyrekte yüzde 2.5, bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 19.5 düştü. İki çeyrekte çalışan kişi başına elde ettiği ciroda toplam yüzde 21.6 kayıp yaşayan ticaret ve hizmetler, geçen yılın da yüzde 7.1 altında bulunuyor. Böylece son iki çeyrekte ciroya göre ücretler sanayide toplam yüzde 16.6, hizmetler ve ticarette yüzde 34 arttı.

26 Haziran 2009 Cuma

İşte kimlikleri gizlenen ihracatçı firmalar

Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin en büyük 1000 ihracatçı listesinde adını gizleyen 196 firmanın kimliklerini ortaya çıkardık. Adı gizlenen firmalar arasında en büyük holdinglere mensup firmalar, halka açık şirketler, yabancı sermayeli kuruluşlar ve KİT’ler bile var.
Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) açıkladığı en büyük 1000 ihracatçı araştırmasında 238 firmanın adı açıklanmadı. Bunlardan 115’i araştırmaya katılmakla birlikte adının gizlenmesini istedi, 123’ü ise araştırmaya hiç katılmadı. İhracat gibi dışa açık bir faaliyetin şampiyonluğunu yapan her 4 şirketten yaklaşık birinin adının gizli tutulması şaşırtıcı bir durumdu. Daha da şaşırtıcı olan ise hisseleri borsada işlem gördüğü için zaten tüm mali bilgilerini halka açıklamak zorunda olan şirketler ile Türkiye’nin en büyük ve en profesyonel şirketlerinin de adı gizlenen firmalar arasında yer almasıydı. Kimliğini gizleyenler arasında yabancı sermayeli şirketlerin de yer alması bir başka ilginç nokta oldu. Aynı şekilde Makine Kimya Endüstrisi Kurumu ve Tekel gibi kamu kuruluşları bile yer aldı.
Şirket yönetiminde kurumsal yönetişimin en yüksek standart olarak görüldüğü günümüzde, şirketlerin müşterilerine, yatırımcılarına, iş ortaklarına ve çalışanlarına karşı alabildiğine açık, şeffaf ve katılımcı bir sistem kurması öneriliyor. Global pazarlardaki rekabette başarı sağlayan şirketlerin, konu şeffaflığa gelince çekingen davranmaları tutarsızlık yaratıyor.

GİZLİLİK BOŞUNA BİR ÇABA

Üstelik günümüzün iletişim ve teknoloji dünyasında verileri ve kimlikleri gizlemeye çalışmak da çoğu kez boşuna bir çaba oluyor. Bu imkanları iyi kullanınca adı gizlenen 238 ihracatçının 196’sının adını ortaya çıkarmak pek de zor olmadı.
Bu yıl adının açıklanmasını istemeyen 238 kurumun 71’i geçen yıl adlarını açıklamışlardı. Geçen yılki sıraları da açıklandığı için, 2007 listesine bakarak bunların adına ulaşmak hemen mümkündü.
Ayrıca TİM’in açıkladığı tablonun gizlenen sütununda firmaların vergi numaraları yer alıyordu. Bu numaralarla tek tek sorgulama yapınca da adı açıklanmayan tüm firmaların kimliği ortaya çıktı. İsimlerini kesinleştirdiğimiz 196 firmalık listeyi yayınlıyoruz. Açıklanan 2007 ve 2008 listeleri ile vergi numaraları arasındaki çeşitli uyumsuzluklar nedeniyle ismini tam kesin olarak netleştiremediğimiz 42 firmanın adını yayınlamıyoruz.

2008’DE GİZLENENLER ARTTI

TİM’in en büyük 1000 ihracatçı araştırmasında geçen yıl 147 firmanın adı açıklanmamıştı, 2008’de bu sayı 238’e çıktı. 2007’de 95 firma adının açıklanmasını istememişti, 2008’de 115 firma istemedi. Araştırmaya katılmayanların sayısı 2007’de 52 iken 2008’de 123’e çıktı. Bu arada geçen yıl adı açıklanmayan 147 şirketten 45’i 2008’de adlarının açıklanmasını kabul ettiler. Buna karşın geçen yıl adını açıklanan 71 firma, bu yıl kimliği gizlenen şirketler safına katıldı.

İhracatın zirvesinde gizlenen şirketler
Sırası Adı açıklanmayan firmalar İhracat( bin $)
8 Habaş Sınai Ve Tıbbi Gazlar İstihsal End.AŞ 1,720,030
22 Honda Türkiye AŞ 597,729
27 Areva T&D Enerji Endüstrisi AŞ 482,063
33 Goodyear Lastikleri T.AŞ 368,136
47 Türk Traktör Ve Ziraat Mak. AŞ 253,515
56 Evtekssan Dış Ticaret AŞ 222,286
64 Arçelik Lg Klima San. Ve Tic. AŞ 195,349
68 Evyap International Dış Tic.A. Ş. 181,706
72 İstanbul Gıda Dış Tic.A.Ş 169,996
82 Türk Demirdöküm Fab. AŞ 155,223
98 Exsa Eksport San. Mam. Satış Ve Araş. AŞ 130,222
100 Med Marine Kılv.Ve Röm. Hiz.İn Ş.San.Ve Tic.AŞ 129,648
104 Gemini Denta Gemi İnşa Nakliye İşletme Tic. AŞ 124,000
107 Kent Gıda Madd. San. Ve Tic. AŞ 120,881
117 Erişler Gıda San.Ve Tic.AŞ 114,552
121 Tütün,Tütün Mam. Tuz Ve Alkol İşl. AŞ 112,136
139 Petrol Ofisi AŞ 99,866
142 Asaş Alüminyum San. Ve Tic. A.Ş 98,052
144 Enpay Endüstiyel Paz.Ve Yatırım AŞ 95,580
148 Sunjüt Suni Jüt San. Ve Tic. AŞ 93,679
152 İlke Personel Yönet. Ve Taşar. Hizm. Ltd. Şti. 91,170
154 Güngen Denizcilik Vetic.AŞ 90,330
158 Colgate Palmolive Tem.Ürun. San.Ve Tic.AŞ 89,379
163 Park Elektrik Üretım Mad.San.Ve Tic.AŞ 86,682
166 Schneider Elektrik San.Ve Tic. AŞ 84,810
169 Dearsan Gemi İnş.San.AŞ 83,564
170 Balsu Gıda San.Ve Tic.A.Ş 83,356
177 Ağır Haddecilik AŞ 80,550
184 Standard Profil Otom.San.Ve.Tic.AŞ 74,357
185 Bosch Rexroth Otomasyon San. Ve Tic. AŞ 74,357
193 Ayka Teks. San. Ve Tic. AŞ 71,528
196 Murat International Dış Tic A. Ş. 70,807
197 Pak İhracat AŞ 70,650
199 Polimer Kauçuk San. Ve Paz. AŞ 69,754
201 Beyko Konfeksiyon İç Ve Dış Tic.Ltd.Şti 69,432
211 Kets Teks.Turz.Tic.A.Ş 65,888
215 Organik Kimya San.Ve Tic.AŞ 64,674
222 S.F.A. Soğutma Sanayi İç Ve Dış Tic. AŞ 63,042
227 Baykanlar Teks. San.Ve Tic.Ltd. Şti 62,623
237 Philsa Philip Morris Sabancı Sigara Ve Tütün San.AŞ 61,015
241 BOTAŞ Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ 60,332
242 Tuzla Gemi End. AŞ 60,249
244 Enka İnşaat Ve San. AŞ 60,056
248 Atk Dış Tic.Paz.AŞ 59,693
253 Ünilever San.Ve Tic.Türk AŞ 58,992
264 Fer İç Ve Dış Tic. Ltd. Şti. 56,604
274 Çimentaş İzmir Çimento Fab. T.AŞ 55,229
275 Ege Gübre Sanayii AŞ 55,048
276 Levi Strauss İst. Konf. San.Ve Tic. AŞ 54,994
283 EAE Elektrik Asansör Endüstrisi San.Ve Tic.AŞ 53,764
291 Toyota Tsusho Europe S.A. Turkiye Gebze Şub. 53,074
298 Hc Trading B.V. İstanbul Şubesi 52,149
300 Pusula İth. İhr. Ve Paz. AŞ 51,707
303 Al Tekstil Konf. San. Ve Tic. Ltd. Şti. 51,136
313 Arcelor Ambalaj Çeliği San.Ve Tic.AŞ 49,218
316 Milangaz L.P.G. Dağıtım Tic. Ve San. AŞ 48,686
334 Süperlas Süperlastik Kauçuk Ve Plastik San. Ve Tic. AŞ 45,392
336 Falcon Teks. San. Ve Tic. AŞ 45,201
340 Ormo Tekstil Paz.Ve İhr.AŞ 44,998
344 İmisk İth.İhr.Tic.Ve Nak.AŞ 44,597
353 Totomak Makina Ve Yed.Parça San.Ve Tic.AŞ 43,767
358 Cihan Teks. Ürünl. San. Ve Dış Tic. Ltd. Şti. 43,492
370 Amylum Nişasta San.Tic.AŞ 41,370
372 Harput Tekstil San. Ve Tic. Ltd. Şti. 41,341
384 Kütahya Porselen San. AŞ 39,451
394 Özmaya San. AŞ 38,076
395 Emirhan Denizcilik Turizm Ve Petrol Ürün Tic Ltd.Şti. 37,922
396 Crown Bevcan Turkiye Amb.San. Ve Tic.AŞ 37,723
403 Kasar Ve Dual Tekstil San. AŞ 37,134
406 İlsa Dış Tic.Ltd.Şti. 36,940
407 Surer Kuyumculuk Dericilik Sanayi Ve Ticaret Ltd.Sti. 36,932
408 Toprak Dış Ticaret AŞ 36,882
409 Corus Yasan Metal Sanayı Ve Ticaret AŞ 36,796
417 Profıl Metal Dıs Tic.Ltd.Sti. 36,269
427 Gantanker Denizcilik ve Tic. AŞ 35,350
431 İstanbul Dış Tic.Hizmetleri AŞ 35,054
438 Makina Ve Kimya Endüstrisi Kurumu Genel Müdürlüğü 34,255
444 Şantuk Tekstil San. Ve Tic. AŞ 33,515
450 Baymonte Kuyumculuk San. Ve Tic. Ltd. Şti. 33,234
458 Atmaca Elektronik San.Ve Tic. Ltd.Şti. 32,890
459 Ekor Geri Dönüşt. Madd. San. Ve Tic. AŞ 32,804
464 Rasa Enerji Üretim AŞ 32,479
465 Gretsch-Unitas Yapı Elamanları San. Ve Tic. AŞ 32,449
467 Bericap Kapak San.Ltd.Şti 32,329
468 Erenko Teks. İhr. San. Ve Tic. AŞ 32,291
473 Akçansa Çimento San.Ve Tic.A.Ş . 32,102
474 İleri Kuyumculuk İnş. Teks.Ve Ve Tur.San.Tic.Ltd.Şti. 32,060
480 Gemak Gemi İnşaat San. Ve Tic. AŞ 31,749
490 Gezer Ayakkabı Deri San.Ve Tic A.Ş 31,152
496 Çelik Tekne San. Ve Tic.AŞ 30,900
501 V.B.G. Denizcilik San. Tic. AŞ 30,610
509 Aygün Alüminyum San. Ve Tic. A.Ş 30,087
510 Düzgit Gemi İnşaa San. AŞ 30,000
514 Enerji-Sistem İnş.Ve İş Mak. San.Tic.Ltd.Şti. 29,811
517 Low Profile İstanbul Teks. San. Ve Dış Tic.A.Ş 29,693
521 Tat Konserve San. AŞ 29,415
529 BASF Türk Kimya Sanayi Ve Ticaret Ltd.Sti. 28,948
531 Kesimal Kardeşler İnş.San.Nakl Turizm Tic.AŞ 28,873
532 Hürsan Havlu Üretim San. Ve Tic. AŞ 28,824
535 Aslanlar İth. İhr. Aş. 28,674
540 Nestle Gıda Sanayi AŞ 28,409
543 Ekrem Narin İth. İhr. Ltd. Şti. 28,198
546 Berteks Pazarlama AŞ 28,098
552 Dizayn Teknik Plastik Boru Elem. San.Ve Tic.AŞ 27,847
553 Misun Yem Gıda San.Tic.Ve Taş. AŞ 27,813
557 Pfizer İlaçları Ltd.Şti. 27,616
560 Zafer Tekstil San. Ve Tic.AŞ 27,522
564 Garanti Denizcilik AŞ 27,221
565 Aydın Örme San. Ve Tic. AŞ 27,142
567 Goldmas Kuyumculuk Sanayi Ve Ticaret Ltd.Sti. 27,080
568 Erna-Maş Mak. Tic. Ve San. AŞ 27,048
569 Next Sourcing Vm Ltd. İstanbul Şubesi 27,024
574 Yalım Dış Tic.Ltd. Şti. 26,944
575 Kartonsan Karton San. Ve Tic. AŞ 26,931
577 Seçil Plastik Kauçuk San. Ve Tic. Ltd. Şti. 26,922
578 İçkale İnşaat Ltd.Şti. 26,837
582 İdeal İnş. Ve Dış Tic.Ltd.Şti. 26,689
583 Gimas Girgin Dış Tic.Ltd.Şti. 26,688
591 Hekimoğlu Döküm San.Nak.Ve Tic .AŞ 26,507
600 İhsar Dış Ticaret AŞ 26,041
605 Beldeyama Mot. Vasıtalar San. Ve Tic. A Ş. 25,787
607 Superlit Boru San.AŞ 25,752
621 Umay Denizcilik Ltd. Şti. 25,265
622 Rıva Toz Boya Sanayiı Ve Ticaret AŞ 25,258
679 S.S.P Otomotiv Sanayi Ve Dış Tic.AŞ 23,186
706 Ak-Al Teks.San.A.Ş 22,451
717 Yazaki Wiring Techno Logies Türkiye Elk.Sis.S.T.Ltd.Şti. 22,164
724 Wagon Automotive San Ve Tic.Aş 21,941
809 Baymak Makina San.Ve Tic.AŞ 19,581
814 Ceta Mak. San. Ve Tic. AŞ 19,468
815 Eren Teks.Tic.Ve San.A.Ş 19,464
820 Melih Gıda Sebze Mey. Nak. Amb Pls. San. Ve Tic. Ltd. Şti. 19,309
824 Erpa Hazır Giyim İç Ve Dış Tic.AŞ 19,210
825 Porland Porselen San.Ve Tic. AŞ 19,201
827 Cengiz Makina San.Ve Tic.AŞ 19,072
834 Topkapı İplik San.Ve Tic.A.Ş 18,888
836 Travertıne Bros Dogal Tas Mad. San.Ve Tic.A.S 18,874
839 Gülle Entegre Teks.İşletm.San. Ve Tic.Ltd.Şti. 18,794
843 Sinter Metal İmalat San.AŞ 18,745
847 Syngenta Tar.San.Ve Tic.AŞ 18,679
855 Aga-Kim Kimya San.Ve.Tic.AŞ 18,585
856 Murat Makina Pazarlama Ve Tic. AŞ 18,542
862 Hemsi Tar.Ürn.Tic.Ve San.Ltd. Şti. 18,463
865 Kind Dış Tic.Ltd.Şti. 18,430
869 Güral Porselen Turizm Ve Vitri Fiye San.AŞ 18,381
872 Haribo Şeker.San.Ve Tic.Ltd. Şti. 18,332
875 Yeni Habur Nak.Gıd.Otom.İnş. San.Tic.İth.İhr.Ltd.Şti. 18,320
881 Senpa Sentetik Ve Pamuklu Ent. Giyim San.Tic.Ve Turz.A.Ş 18,180
882 Remet Alüminyum Sanayı İç Ve Dış Tıcaret Ltd.Şti. 18,177
885 Kaynak Tekniği San. Ve Tic. AŞ 18,049
889 Matad Teks.Sınai Tic.Ür.Ltd. Şti 18,001
890 Samteks Teks.San.Ve Tic.Ltd. Şti. 17,980
891 Fadis Dış Tic.Ve Mak.San.Ltd. Şti. 17,980
892 Tanrıverdi Mensucat San.A.Ş 17,969
893 Renezoğlu Tar.Ürn.Ve Taşımacı. Plastik San.Ve Tic.Ltd.Şti. 17,968
897 Paklar Gıda Sanayi Ve Tic.Ltd. Şti 17,889
902 Batısöke Söke Çimento San.Türk AŞ 17,812
907 Art Dış Tic.Ltd.Şti. 17,652
908 Supsan Motor Subapları San.Ve Tic.AŞ 17,641
909 Alkan Teks.Gıda İnş.San.İç Ve Dış Tic.Ltd.Şti. 17,610
915 Agnova Tarım Ticaret Ve Sanayi Limited Şti. 17,396
921 Rexam Paketleme San.Ve Tic.Aş. 17,275
922 Sun Pet Ambalaj San.Ve Tic.A.Ş 17,271
925 Vgs Gömlek Teks.San.Ve Tic.A.Ş 17,251
926 Er-Fa Nakliyat İth.İhr.Ltd.Şti. 17,232
928 Intermondial Tekstil Tic. Ltd. Şti. 17,196
929 Adamer İç Ve Dış Tic.Ltd.Ş. 17,193
930 Kısmet Teks. Ürünl. San. Ve Tic. Ltd. Şti. 17,191
931 Billy Gold Dış Ticaret Ltd.Şti. 17,172
936 Sepici Grubu Deri Paz.AŞ 17,079
937 Karsan Otomotiv San. Ve Tic. AŞ 17,036
939 Mavi Denizcilik Ve Taş.Tic.A.Ş 17,000
941 Summa Turizm Yatırımcılığı A.Ş 16,993
943 ZF Lemförder Aks Modülleri San.Ve Tic.AŞ 16,931
944 Öz-Ege Tütün San.Tic.AŞ 16,923
945 Volvo Otomotiv Türk Ltd.Şti. 16,772
947 Trend Ticaret Ltd.Şti. 16,737
953 Motor Tekstil San. Ve Tic. AŞ 16,643
954 Firma Beşer Teks.San.Ve Tic. Ltd.Şti. 16,599
955 Teksan Jenarator İç Ve Dış Tic.Ltd.Şti. 16,591
956 Özör Teks.San.Ve Tic.A.Ş 16,567
960 Seramiksan Turgutlu Seramik San.Ve Tic.AŞ 16,527
965 Moda Teks.Ve Konf.Tic.Ltd.Şti. 16,455
966 Pulver Kimya San. Ve Tic. AŞ 16,432
968 Ece Konf. San. Ve Tic. AŞ 16,391
969 Erdemir Çelik Servis Merk. San. Ve Tic.AŞ 16,368
971 Gürok Turizm Ve Madencilik A.Ş 16,351
973 Fatih Teks.San.Ve Dış Tic.Ltd. Şti 16,332
977 Sarıal Teks. San. Ve Dış Tic. AŞ 16,295
982 Alper İç Ve Dış Tic. Ltd. Şti. 16,267
983 Tan-Alize Kozmetik Ve Temizlik Ürün.San.Ve Tic.AŞ 16,263
985 Şahin Çelik San.AŞ 16,200
987 Yeteks Teks. San. Ve Tic. Ltd. Şti. 16,180
994 Martur Sünger Ve Koltuk Tesisleri Tic.Ve San.A.Ş 16,038
995 Kılıç Teks.San.Tic.Ltd.Şti 16,013
997 Filiz Denizcilik AŞ 16,000

16 Haziran 2009 Salı

Merkez faizi beklenenden fazla indirdi, daha da düşecek dedi

Merkez Bankası, gecelik faizi 0.50 puan indirirken faiz indirimlerinin süreceği mesajını da verdi. Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK), gecelik borç alma faizini yüzde 9.25’ten yüzde 8.75’e, borç verme faizini de yüzde 11.75’ten yüzde 11.25’e düşürdü. Gecelik ve haftalık repo işlemleriyle yapılan fonlamanın faizi de yüzde 10.75’ten yüzde 10.25’e indirildi.
Para Politikası Kurulu’nun bu kararı, piyasalar için iki açıdan sürpriz oldu. Piyasalarda Merkez Bankası’nın dünkü toplantısında faiz indiriminin dozajını hafifleterek 0.25 puanda tutacağı beklentisi hakimdi. Ayrıca piyasalar, bu indirimin Merkez Bankası’nın muhtimilin son faiz indirimi olacağını ve artık indirimlere ara vereceğini tahmin ediyordu. Merkez Bankası hem faiz indirimini piyasa beklentisinin üstünde tuttu, hem de faiz indirimlerine devam edeceğinin mesajını net bir şekilde verdi.

ÜÇ AYLIK REPO BAŞLIYOR

Merkez Bankası, faiz indiriminin yanı sıra piyasaları temel fonlama aracı olan haftalık repo işlemlerinin yanı sıra üç aya kadar vadeli repo işlemlerine de başlama kararı aldı. Merkez Bankası, yasası gereği para piyasalarında üç aydan daha uzun süreli işlem yapamıyor. Para Politikası Kurulu, böylece Merkez Bankası’nın piyasaları teknik olarak mümkün olan en uzun vadelerle fonlaması için düğmeye basmış oldu. Merkez Bankası, fonlama vadesinin uzatmanın, bankaların likidite yönetimi ve fon aktarım mekanizmalarının daha sağlıklı çalışmasına hizmet edeceğini düşünüyor.

ANALİZLER DAHA İYİMSER

Merkez Bankası geçen ay yaptığı değerlendirmede “özel tüketim talebinde kısmi bir canlanma yaşanabileceği” ihtimalinden sözederken, bu kez bu ifadeyi güçlendirdi. PPK, değerlendirmesinde son verilerin ekonomik faaliyetlerde “kısmi toparlanma işaretleri” verdiğini daha net olarak ifade etti. Merkez Bankası ekonomideki toparlanmanın yavaş ve kademeli olacağını da belirtti.
Geçen ayki raporunda küresel ekonomiye ilişkin olarak “belirgin bir iyileşme gözlenmediğini” tesbit eden Merkez Bankası, bu ay küresel ekonomideki olumsuzlukların giderilmesinin “uzun zaman alacağını” vurguladı.
Merkez Bankası geçen ay iç ve dış talep koşulları ile işsizliğin etkisiyle enflasyon üzerinde “aşağı yönlü baskıların süreceği” net ifadesini kullanarak enflasyonda aşağı yönlü eğilimin süreceği mesajını vermişti. Bu ay ise “enflasyonun düşük seyrini koruyacağı öngörülmektedir” ifadesi ile enflasyonda yatay bir seyire geçileceği mesajını verdi. Merkez Bankası, haziranda baz etkisi ve vergi indirimlerinin etkisinin kalkması ile yıllık enflasyonda bir artış olsa da bunun kalıcı olmayacağını belirtti.
Merkez Bankası, ekonomik gidişe ilişkin değerlendirmesi geçen aydan daha iyimser olmasına ve enflasyonda da düşüşün en azından çok yavaşlayacağı mesajını vermesine rağmen, yine de faiz indirimlerinin süreceği mesajını net bir şekilde verdi. Merkez Bankası geçen ay olduğu gibi bundan sonraki faiz indiriminin “ölçülü” olabileceği ve para politikalarında aşağı yönlü esnekliğin uzunca bir süre korunabileceği tesbitini tekrarladı. Merkez Bankası, ancak ekonomideki toparlanma işaretlerinin belirginleşmesi halinde faiz indirimlerini yavaşlatacağını veya ara verebileceğini açık bir şekilde ifade etti.

15 Haziran 2009 Pazartesi

İşsizliğe bahar freni gelse de henüz kara bulutlar dağılmadı

Son dönemde her ay bir öncekinden daha kötü bir manzara çizen işsizlik verilerindeki olumsuz gidiş mart ayında durakladı. Bu duraklamayı sağlayan en önemli etken, bahar döneminin gelmesiyle tarımdaki istihdamın artması. Sanayide istihdamın düşmeye devam etmesi ve tarımdaki artışın mevsimsel bir durum olması nedeniyle, işsizlikteki genel eğilimin değiştiğini söylemek mümkün değil.
İşsizlik oranı mart döneminde şubat dönemine göre 0.3 puan azalarak yüzde 16.1’den yüzde 15.8’e geriledi. Aynı dönemde istihdam 369 bin kişi artarak 21 milyon 228 bin kişiye çıktı. İşsiz sayısı ise 26 bin kişi azalarak 3 milyon 776 bin kişiye geriledi. Şubat dönemine göre işgücü sayısı yüzde 1.45 artarken, istihdamın yüzde 1.87 artması, işsiz sayısının yüzde 0.68 gerilemesini sağladı.
İstihdam verileri, bir önceki aya göre biraz olsun iyimser gözükmesine karşın geçen yılın aynı dönemine göre çok kötü bir manzara çiziyor. İşsiz sayısı geçen yılın mart dönemine göre 1 milyon 244 bin kişi ve yüzde 49.13 artmış bulunuyor. İşsizlik oranı geçen yılın 4.9 puan üzerinde bulunuyor. İşgücündeki 1 milyon 3 bin kişilik artışa karşın istihdam geçen yılın 241 bin kişi ve yüzde 1.18 altında indi.
Tarımdışı işsizlik şubata göre 0.4 puan gerileyerek yüzde 18.9’a inmesine karşın geçen yılın 5.5 puan üzerinde bulunuyor. Gençler arasındaki işsizlik oranı da şubata göre 1.1 puan azalmasına karşın yüzde 27.5 ile geçen yılın 7.7 puan üzerinde seyrediyor.

YENİ İSTİHDAMIN ÇOĞU KAYITDIŞI

Şubata göre istihdamda meydana gelen 369 bin kişilik artışın büyük bölümünün tarımda, kayıtdışı ve kadın olduğu görülüyor. İstihdam 369 bin kişi artarken kayıtdışı çalışanların sayısı 235 bini kırsal kesimde olmak üzere 254 bin kişi arttı. Bu arada kadın istihdamındaki artış da 234 bin kişi ile toplam artışın yüzde 63’ünü oluşturdu. Kadınlar arasındaki istihdam artışının yarısı kırsal kesimde olurken, tarımdaki kadın istihdamı artışı 126 bin oldu.
Şubat-mart-nisan aylarını kapsayan mart dönemindeki aylık istihdam artışında ilk sırayı 181 bin kişi ile tarım, ikinci sırayı 159 bin kişi ile hizmet sektörleri aldı. İnşaatta da mevsimsel faktörlerin de etkisiyle 86 bin kişilik bir istihdam artışı meydana geldi. Buna karşın şubatta 70 bin kişilik istihdam kaybı yaşayan imalat sanayinde, martta da 53 bin kişilik bir kayıp yaşandı.
Hem işgücünde hem de istihdamdaki artış büyük kentlerden köye ve küçük yerleşim birimlerine göçün devam ettiğini gösteriyor. Martta diğer meslek gruplarında istihdam artışı yaşanırken üst düzey yöneticilerde 33 bin kişilik bir istihdam kaybı olması dikkat çekiyor.

3 Haziran 2009 Çarşamba

Enflasyonda kesintisiz düşüş eğilimi dibi gördü

Enflasyon vergi indirimlerine ve enerji fiyatlarındaki düşüşe rağmen, mayıs ayında beklentilerin üzerine artarak yüzde 0.64 yükseldi. Buna karşın tüketici fiyatlarındaki yıllık artış hızı, mart ayına göre 0.89 puan gerileyerek yüzde 5.24’e indi. Yıllık enflasyondaki düşüş eğiliminin mayısta da sürmesiyle TÜFE, Temmuz 1970’te gördüğü yüzde 4.3 düzeyinden bu yana 39 yılın en düşük düzeyine indi.
Mayıs ayı enflasyon beklentisi Merkez Bankası’nın son anketine göre 0.40 düzeyindeydi. CNBC-E’nin yaptığı ankete göre ise mayıs ayı enflasyon beklentisi, ortalama yüzde 0.45 idi. Böylece mayıs ayı enflasyonu, her iki tahminin de yarı yarıya üzerine çıktı.

TÜFE HAZİRANDA YÜKSELEBİLİR

TÜFE, Mayıs 2008’den bu yana görülen en yüksek aylık artışı gösterirken çekirdek enflasyonlardaki aylık artış, iki aydır üst üste genel enflasyonun üzerine çıktı. Ayrıca geçen yılın haziran ayından itibaren enflasyon artışının düşük düzeye inmiş olması da göz önüne alındığında, düşüş trendini destekleyen baz etkisi de hazirandan itibaren ortadan kalkacak. Bu durumda TÜFE’de Ekim ayı sonrasından bu yana süren kesintisiz düşüş sürecinin sonuna gelindiği söylenebilir. Bu nedenle haziran ayında yıllık enflasyonda bir artış görmek mümkün.
TÜFE’deki yüzde 0.64’lük artışa karşın mayıs ayında çekirdek I Endeksi yüzde 1.79, H Endeksi yüzde 1.39 ve G Endeksi yüzde 1.66 yükseldi. Buna rağmen her üç çekirdek endeksin yıllık artış hızlarındaki düşüş eğilimi mayısta da sürdü. Yıllık enflasyon yüzde 3.17, H Endeksinde yüzde 3.03 ve G Endeks’inde yüzde 4.48’e indi. Yıllık çekirdek enflasyonlar, yüzde 5.24 olan genel endeksin altında bulunuyor.

GİYİM VE GIDA YUKARI ENERJİ AŞAĞI ÇEKTİ

Nisan ayında sürpriz bir şekilde yüzde 10.95’lik bir sıçrama gösteren giyim ve ayakkabıdaki fiyat artışı, mayısta da aynı eğilimini korudu. Giyim ve ayakkabıda fiyat artışı, mayısta daha da hızlanarak yüzde 11.46’ya çıktı. TÜFE’de yüzde 7.22 ağırlığa sahip olan giyim ve ayakkabının aylık enflasyona katkısı, 0.79 puan ile genel enflasyon rakamının bile üzerine çıktı.
Enflasyonun yüksek çıkmasında gıda fiyatlarının da göreli olarak yüksek bir artış kaydetmesi de etkili oldu. Yüzde 0.19 yükselen gıda fiyatları, yüzde 28.03’lük ağırlığı nedeniyle TÜFE’ye 0.05 puanlık bir katkıda bulundu.
Doğalgaz ve elektrik fiyatlarındaki indirimler ile ev eşyalarındaki ÖTV ve KDV indirimleri, enflasyonu aşağı çeken faktörler oldu. Doğalgaz ve elektrikteki indirim konutlarda enerji maliyetlerini yüzde 4.12 oranında aşağı çekti. Enerjideki düşüşün etkisiyle konut kalemindeki enflasyonda yüzde 1.91’lik bir düşüş meydana geldi. Enflasyona katkısı yüzde 18.63 olan bu kalemdeki düşüş, TÜFE’yi 0.34 puan aşağı çekti.

VERGİ İNDİRİMİ ETKİSİ SADECE MOBİLYADA

İç piyasayı canlandırmak için uygulamaya giren KDV ve ÖTV indirimlerinin, enflasyonu aşağı çeken etkisi, mobilya dışında kalmadı. Mobilyada fiyat düşüşü sürerken, ev aletleri ve otomobilde fiyatlar yukarı döndü.
Mobilyanın içinde yer aldığı mobilya, mefruşat, halı ve diğer yer döşemeleri kaleminde mayıs ayında fiyatlar yüzde 0.79 düştü. Mobilya kaleminde fiyatlar nisan ayında da yüzde 6.7 oranında düşmüştü.
Otomotivde mart ve nisan ayındaki düşüşlerden sonra mayıs ayında fiyatlar yüzde 1.15 oranında yükseldi. Otomobilde fiyatlar martta yüzde 6.2, nisanda ise yüzde 4.8 oranında düşmüştü.
Beyaz ve elektronik elektronik eşya kalemlerinin yer aldığı ev aletlerinde ise fiyatlar mayısta yüzde 0.50 yükseldi. Ev aletlerinde fiyatlar martta yüzde 4.3, nisanda ise yüzde 2.1 düşmüştü.

ÜFE’DE DEFLASYON SÜRÜYOR

Tüketici fiyatları beklentilerin üzerinde artarken, üretici fiyatları tam tersine beklentilerin tersine düşüş gösterdi. CNBC-E anketine göre mayıs ayında üretici fiyatlarında yüzde 0.61’lik bir artış beklenmesine karşın, üretici enflasyonu yüzde 0.05 oranında düştü.
Nisan ayında yıllık artış hızının eksiye inmesiyle deflasyon ortamıyla tanışan üretici fiyatlarıdaki yıllık kayıp, mayısta 2.11 puan daha arttı. Mayıs itibarıyla üretici fiyatlarındaki yıllık düşüş yüzde 2.46 oranına ulaştı.
Üretici fiyatlarında mayısta eksi yüzde 2.46’ya düşen enflasyon, 45 yılın en düşük düzeyine inmiş bulunuyor. ÜFE’nin geldiği düzey, Toptan Eşya Fiyatları Endeksi’nin (TEFE) Haziran 1964’te gördüğü eksi yüzde 2.55 rakamından bu yana görülen en düşük düzeyi oluşturuyor.
ÜFE’yi sanayi ve enerji fiyatları aşağı çekerken gıda fiyatları yükselme yönünde etkiledi.

MERKEZ FAİZ İNDİRİMİNDE FRENE BASABİLİR

TÜFE’nin mayısta beklentilerden fazla artması, çekirdek enflasyon artışının iki genel enflasyonun üzerine çıkması ve baz etkisinin hazirandan itibaren olumsuz etki yapacak olması, enflasyonun önümüzdeki aylarda artış göstermesi ihtimalini çok güçlendirdi. Bu koşullarda Merkez bankası’nın 0.50 puanlık faiz indirimlerine son vermesi bekleniyor.
Ancak enflasyonun halen yılsonu hedefi olan yüzde 7.5’in oldukça altında olması, Merkez Bankası’na hala faiz indirimi imkanı da tanıyor. Bu koşularda Merkez Bankası PARA Politikası Kurulu’nun 16 Haziran’daki toplantısında 0.25 puanlık bir faiz indirimine gitmesine daha yüksek olasılık veriliyor.

1 Haziran 2009 Pazartesi

Bankaların sağlık reçetesi, reel sektörü hasta ediyor

Merkez Bankası’nın hesapladığı Bankacılık Sektörü Finansal Sağlamlık Endeksi, bankaların ilk çeyreğinde krize rağmen finansal sağlamlıklarını artırdıklarını ortaya koydu. Ancak finansal sağlamlık endeksinin alt bileşenlerine bakınca, bankaların sağlıklı kalma reçetesinin reel sektörü daha fazla hasta ettiği de görülüyor. Öte yandan reel sektördeki hastalığı derinleştirmesi ve yaygınlaştırması halinde bankaların sağlık reçetesinin, ters teperek hastalığı bankacılığa sıçratma ihtimali de var.
Finansal Sağlamlık Endeksi krize rağmen 2008 sonunda 2007 yılı seviyesini korumuştu. Mart sonunda ise Finansal Sağlamlık Endeksi 0.1 puan yükselerek 118.6 oldu. Finansal Sağlamlık Endeksi’nin bu performansında, Karlılık Endeksi ile Sermaye Yeterliliği Endeksi’nin yükselmesi ve Faiz Riski Endeksi’nin gerilemesi etkili oldu.

KREDİYİ KIS, BONOYA KOŞ
DÜŞÜK FAİZİ KREDİYE YANSITMA

Endeksin alt bileşenlerine göre bankaların finansal sağlamlık reçetelerinin birinci ayağını, Merkez Bankası faizlerinin düşmesine paralel olarak mevduat faizlerini aşağı çekerken bunu kredi faizlerine fazla yansıtmamak oluşturdu. Bankaların yılın ilk çeyreğindeki kar artışının mevduat faizlerini düşürürken kredi faizlerini yüksek tutmalarından kaynaklandığını, son Finansal İstikrar Raporu’nda Merkez Bankası da tesbit etti.
Mevduat faizlerini düşürüp kredi faizlerini yüksek tutunca, bankaların net faiz geliri yılın ilk çeyreğinde önemli bir artış gösterdi. Bu da bankaların Karlılık Endeksi’nin 2007’nin bile üzerine çıkmasını sağladı. 2007 sonunda 108.1 olan Karlılık Endeksi, 2008 sonunda özellikle geri dönmeyen kredilerin etkisi ile 106.3’e gerilemişti. Mart sonunda bu endeks, 2.6 puanlık hızlı bir çıkışla 108.9 puana yükseldi.
Bankaların bu uygulaması reel sektörü, ekonomi küçülür ve karlılık azalırken yüksek olanlı reel faiz ödemek zorunda bıraktı. Bankaların karını artıran bu formül, reel sektörün karlılığını daha da azalttı ve işsizliğe katkıda bulundu.
Bankaların reçetesinin ikinci ayağını, kredileri kısarken, Hazine bonosu ve devlet tahvilinin portföydeki ağırlığını artırmak oldu. Bu uygulama, bankaların başta sermaye yeterliliği olmak üzere aktif kalitesi ve likidite endekslerini olumlu yönde etkiledi. Ayrıca Hazine kağıtlarına yatırım, faizlerdeki düşüş sayesinde banka karlarını artırarak Karlılık Endeksi’ni de yükseltti.

GERİ TEPME İHTİMALİ DE VAR

Bankaların reel kesimi hastalandıran sağlık reçetesinin, geri tepme ihtimali hiç de düşük değil. Bankaların kredileri kısması ve faizlerini yüksek tutması, batık kredi miktarını ve oranını artırarak, bankaların karlılığını ve sağlığını tehdit eder hale gelmesi de mümkün. Gerek bireysel kredilerde, gerekse firma kredilerinde, geri ödenmeyen kredi miktar ve oranlarındaki artış giderek hızlanıyor.
Batık kride miktarı eylül ayına gore bireysel kredilerde yüzde 63 artarak nisanda 5.9 milyar liraya, firma kredilerinde ise yüzde 41 artarak 11.7 milyar liraya ulaştı. Bireysel kredilerde batık oranı nisan itibarıyla yüzde 4.8’e ulaştı. Bu oran taşıt kredilerinde yüzde 8’e, kredi kartında yüzde 8.7’ye kadar çıktı. Firma kredilerindeki batık oranı 7 ayda yarı yarıya artarak nisanda yüzde 4.6’yı buldu. Bu oran kobi kredilerinde yüzde 5.9’u aştı.
Tüketici kredilerinin yarıdan fazlasının düşük gelir gruplarına ait olması ve kriz koşullarının kredi kartı kullanımını artırması, bu alanda batık kredi riskinin hızla büyüme ve yaygınlaşması riskinin yüksek olduğunu gösteriyor. Benzer bir durum firma kredilerinde batık oranının KOBİ’lerde daha yüksek olmasıyla yaşanıyor. Tekstil, gıda, tarım, ticaret ve metal eşya gibi krizden fazlaca etkilenen ve finansman zorlukları çeken sektörlerde batık kredi oranı hızla artıyor. Bu sektörlerin banka kredilerinden aldığı pay da azalıyor. Kredi daralması ve yüksek faiz maliyetleri, krizden en fazla etkilenen bu sektörlerdeki batık kredi miktarının hızla artmasına yol açabilir.

FİNANSAL SAĞLAMLIK ENDEKSİ NASIL YÜKSELDİ?

Merkez Bankası’nın Finansal Sağlamlık Endeksi’nin alt bileşenlerinde yılın ilk çeyreğinde gözlenen gelişmeler şöyle oldu:
· Aktif Kalitesi Endeksi: 2008 yılında düzeyini koruyan endeks, 2009’un ilk 3 ayında batık kredilerin artması yüzünden 1.2 puan düşerek 120.8’e geriledi.
· Likidite Endeksi: Başta merkez bankasından alacaklar olmak üzere bankaların likit varlıklardaki azalış sonucu 85.9’a geriledi.
· Kur Riski Endeksi: Bilanço içi açık pozisyonun özkaynaklara oranı küçüldüğü için 2008’de yükselen endeks, mart itibarıyla 128.4 puan seviyesini korudu.
· Faiz Riski Endeksi: 1 aya kadar kısa vadeli varlıklar ile pasifler arasındaki farkın, özvarlıklara oranının yükselmesiyle 2.5 puan düşerek 123.3 puana indi.
· Kârlılık Endeksi: İlk çeyrekte aktif ve özvarlık karlılığının artması sayesinde 2.6 puan birden artarak 108.9 düzeyine çıktı.
· Sermaye Yeterliliği Endeksi: Bono portföyü ve karlardaki artışın da etkisiyle 2 puanlık bir artış kaydederek 144.3’e yükseldi.

Bankacılık Sektörü Finansal Sağlamlık Endeksi
2007 2008 Mar.09 Gelişme yönü
Aktif Kalitesi Endeksi 121.9 122 120.8 Olumsuz
Likidite Endeksi 79.3 86.2 85.9 Olumsuz
Kur Riski Endeksi 127.3 128.4 128.4 Durağan
Faiz Riski Endeksi 128.3 125.8 123.3 Olumlu
Kârlılık Endeksi 108.1 106.3 108.9 Olumlu
Sermaye Yeterliliği Endeksi 146.3 142.3 144.3 Olumlu
FİNANSAL SAGLAMLIK ENDEKSİ 118.5 118.5 118.6 Olumlu

31 Mayıs 2009 Pazar

Türkiye batık kredide Avrupa’nın batak ülkelerinden önde

Türkiye’deki batık kredi oranı, derin bir finansal ve ekonomik krizle boğuşan Doğu ve Orta Avrupa ülkelerinden bile yüksek çıktı. Uluslararası Para Fonu’nun derlediği verilere göre 2008 yılına ait en son veriler itibarıyla Türkiye’deki batık kredi oranı Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Rusya, Bulgaristan ve Letonya’dan daha yüksek.
Türkiye’deki batık kredi oranı yüzde 3.7 iken, krizle boğuşan ve IMF ile stand-by anlaşması imzalayan Letonya’da batık kredi oranı yüzde 2.2 ile Türkiye’den 1.5 puan daha az. Batık kredi oranı Bulgaristan’da yüzde 2.4, Rusya’da yüzde 2.5 Macaristan’da yüzde 2.9 ve Çek Cumhuriyeti’nde yüzde 3.1 düzeyinde. Üstelik yıl sonunda yüzde 3.7 olan Türkiye’deki batık kredi oranı, 4 ay gibi kısa bir sürede 0.9 puanlık artışla nisan ayında yüzde 4.6’ya çıktı.
Batık kredi oranı Türkiye’den yüksek olan Avrupa ülkeleri ise Romanya, Polonya, Sırbistan ve Hırvatistan. Romanya batık kredi oranında yüzde 9.8 ile büyük fark atıyor. Polonya’daki batık kredi oranı ise yüzde 4.4 düzeyinde.

BATIK ORANI HIZLA YÜKSELİYOR

Türkiye’nin batık kredi karnesi daha da bozulmaya aday gözüküyor. Merkez Bankası, BDDK ve Bankalar Birliği’nin verileri, ekonomik krizin etkisiyle eylül ayından bu yana batık kredi oranlarındaki artışın hızlandığını ortaya koyuyor. Toplam tahsili gecikmiş alacak miktarı, mart ayında 17.15 milyar liraya ulaştı. Bu miktar, 2008 sonuna göre yüzde 22, eylül ayına göre ise yüzde 47.4’lük bir artış anlamına geliyor.
Bankalar ve diğer finans kuruluşlarında batık kredi kartı ve bireysel krediye sahip kişilerin sayısı, mart ayı itibarıyla 1 milyon 174 bin kişiyi aştı. Bunların 1 milyon 80 bin kişisinin borcu bankalara. Batık borç sahibi bireylerin sayısı 2008 sonuna göre yüzde 10.8, eylül ayına göre ise yüzde 28.9 arttı.
Bankaların tüketici kredilerinin yüzde 46’sının aylık geliri bin liranın altında olan kişilere, yüzde 25.6’sının da 1000-2000 lira arası gelire sahip kişilere ait olması, kriz ortamında tüketici kredilerinde ödeme sorunlarının hızla artma ihtimalini güçlendiriyor.

BATIKTA LİDERLİK KREDİ KARTI VE TAŞITTA

Eylül ayında 8.3 milyar TL düzeyinde olan batık firma kredileri, yüzde 40.7’lik bir artışla nisanda 11.7 milyar TL düzeyine çıktı. Aynı dönemde bireysel kredilerdeki batık oranı çok daha hızlı arttı. Bireysel kredilerdeki batık miktarı yüzde 62.8’lik bir artışla 3.6 milyar liradan 5.9 milyar liraya fırladı.
Eylülde yüzde 3.1 düzeyinde olan batık kredi oranı 1.5 puanlık bir artışla nisanda yüzde 4.6’ya çıkarken batık oranı kredi kartlarında yüzde 8.7’yi, taşıt kredilerinde yüzde 8’i buldu. İhtiyaç kredilerindeki batık oranının da yüzde 4’e ulaşması dikkat çekiyor.

KOBİLERDE BATIK DAHA YÜKSEK

Firma kredilerinde nisan itibarıyla batık oranı yüzde 4.5’e çıkarken, KOBİ kredilerindeki batık oranının daha yüksek olması, ekonomik krizden küçük firmaların daha fazla etkilendiğini gösteriyor. KOBİ kredilerinde eylülde yüzde 4.1 olan batık oranı martta yüzde 5.9’a ulaştı.
Batık kredi oranında sektörel olarak ise başı yüzde 11 ile tekstil çekiyor. Tekstili yüzde 5.1 ile tarım ve yüzde 4.8 ile gıda, ticaret ve motorlu araç servis hizmetleri izliyor. Bankalar daha ihtiyatlı yaklaştığından bu sektörlerin toplam firma kredileri içindeki payı da geriliyor. Tekstilin 2008 sonunda yüzde 5.2 olan payı martta yüzde 5’e, gıdanın payı yüzde 5.3’ten 5.1’e geriledi. Batık kredi oranı 0,6 puanlık hızlı bir artışla yüzde yüzde 1.8’e çıkan metal ana sanayiinin kredilerdeki payı ise yüzde 6.1’den yüzde 5.6’ya indi. Kredilerdeki payı azalan sektörlerin hepsinin döviz kredilerindeki payının artması, zordaki sektörlerin risklerinin daha da yükseldiğini gösteriyor.

TÜRKİYE’NİN AVANTAJI AİLELER

Batık kredi oranını, birçok Orta ve Doğu Avrupa ülkesinden daha yüksek olmasına rağmen Türkiye’deki finansal risklerin bu ülkelerden daha düşük olmasının bir nedeni ailelerin borçluluk oranının göreli olarak çok az olması. Ayrıca Doğu Avrupa’da şirketlerin ve ailelerin borçlarının çok büyük bölümü döviz borcu olduğu için risk daha yüksek. Buna karşın Türkiye’de ailelerin döviz borcu daha düşük ama döviz varlıkları daha fazla.
Türkiye’nin bu ülkelere göre ikinci avantajı ise bankacılık sisteminin daha güçlü olması. Türkiye’da bankacılık sistemi sermaye yeterliliği avantajının yanısıra döviz riski ve riskli varlıklardan uzak durmasıyla daha güvenli bir durumda. Doğu Avrupa’daki bankaların mortgage kredileri ve açık pozisyon riskleri çok yüksek düzeyde bulunuyor.

30 Mayıs 2009 Cumartesi

Bu kriz 2001'den derin olacak

Ekonomik krize karşı önlem çağrıları başladığında ilk önce “Kriz çığırtkanlığı yapmayın. Kriz bizi teğet geçecek” diyen, krizin sarsıcı sonuçları ortaya çıkınca söylemini “Global bir kriz var, tabii ki etkileniriz, ama biz en az etkilenen ülke olacağız” şeklinde değiştiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şimdi de “Evet kriz var ama durumumuz 2001 krizinden daha iyi” noktasına geldi. Ancak ekonomideki gidiş ve yeni açıklanacak veriler, Başbakan Erdoğan’ı bu sözlerini de unutmak zorunda bırakabilir.

İki dönemin kriz göstergelerini karşılaştırdığımızda, bu defa kriz 2001’dekinden daha hafif olacak diyebilmek çok zor. 2001 krizinin öncesi ve sonrasıyla bütün ekonomik göstergeleri bilinmesine karşın, şimdiki krizin hala başlarında olduğumuz için birçok gösterge tam bir karşılaştırma yapacak kadar olgunlaşmış değil. Mevcut göstergelerin önümüzdeki aylarda daha da kötüleşme ihtimali hiç de düşük değil.

Ekonominin 2001'e göre daha büyük ve sağlam olduğu alanlar var, ancak kırılganlıklarından kurtulmuş değil. 2001 krizini kamunun iç ve dış dengesizlikleri ile bankacılık kesimindeki zayıflıklar ateşlemişti. Şimdiki kriz, özel sektörün dış borçları ve cari açığa dayalı büyüme ile global finansal ve ekonomik daralmaya dayalı olarak gelişiyor.
Bu nedenle kontrol altına alınması 2001 yılına göre daha zor ve karmaşık, buna karşın diğer alanlara yayılma gücü daha yüksek. Şu anda esas olarak reel sektörün finansman ve talep yetersizliği sorunu ile sınırlı gibi gözüken krizin, reel sektörün kredi borçlarını ödeyemez hale gelmesi, vergi ödeyememesi ve işten çıkarmalarla sağlam gözüken bankacılık ve kamu kesimi dengesini de hızla kötüleştirebilir.
Ekonomik göstergeler tek tek 2001 krizindeki durumla karşılaştırıldığında, özellikle sanayi üretimi alanındaki kötüleşmenin daha kötü olduğu, diğer alanlarda da aynı kırılganlıkların sürdüğü gözüküyor.


DIŞ BORÇ YÜKÜ ÖZEL SEKTÖRDE, YÖNETMESİ DAHA ZOR

Şimdiki krizde en büyük risk alanlarından birisini özel sektörün yüksek dış borçları oluşturuyor. 2001 krizi sonrasında dünyadaki fon bolluğu ve içeride izlenen yüksek faiz politikası, özel sektörü dışarıdan borçlanmaya yönlendirdi. Şimdi uluslararası kredi piyasalarında ortaya çıkan aşırı daralma, dış borç yükü 2001'in yaklaşık 5 katına çıkmış bulunan özel sektörün başında Demokles'in kılıcı gibi duruyor. Özel sektörün dış finansman sorunu, kurlar üzerinde de baskı yaratarak hem borç sorununu daha da derinleştirme ihtimali, hem de diğer ekonomik dengeleri de kötüleştirme riski yaratıyor.
2001 krizinde dış borçların üçte ikisinin kamuya ait olması, sorunun tek elden yönetimini mümkün kılıyordu. Şimdi ise dış borçların üçte ikisi özel sektörde. Bu durum dış borç yönetimini çok daha karmaşık, kontrolü zor hale getiriyor.

CARİ AÇIK AZALIYOR AMA KRİZDEN

Ekonominin en temel zaaf noktalarından birisi olan cari açık, sorun olmaya devam ediyor. 2008 sonu verilerine göre cari açığın milli gelire oranı, geçen yıllara göre gerilemiş olmasına rağmen 2001'den daha yüksek. Son dönemde petrol ve doğalgaz fiyatlarındaki düşmenin de etkisiyle ithalat hızla düştüğünden cazi açık azalıyor. Ocak ayında cari işlemler dengesi 52 ay sonra ilk kez fazla verdi. Ancak bu ekonominin çarklarının durması nedeniyle ithalatta çok keskin bir düşüş olmasından kaynaklanıyor.

KAMU KESİMİ DAHA DENGELİ

Merkezi yönetimin iç ve dış borçlarının toplamı dolar bazında ikiye katlanmış olmasına karşın, kamu kesiminin dengeleri daha iyi bir noktada. Bütçe açığı, hem vergi gelirlerine hem de milli gelire oranla düşerken kamunun borç stokunun milli gelire oranı da yarı yarıya geriledi. Bu gelişmeye ve uluslararası konjonktüre de bağlı olarak iç borçlanmada reel faiz düştü, vadeler uzadı.
Bunlar bütçe ve kamu borç stokunun yönetimini daha kolay hale getiriyor. Ancak kırılganlıkları hala süren bütçe dengeleri, reel sektör krizinin etkisiyle hızla bozulma riskiyle de karşı karşıya.

BANKACILIK DAHA İYİ DURUMDA
Bankacılık, hem 2001'deki durumundan hem de şimdi birçok ülkenin bankacılık sektörünün durumundan çok daha iyi durumda. Global piyasaları sarsan zehirli varlıklar, aşırı riskli türev ürünler, sermaye yetersizlikleri gibi sorunlar bulunmuyor. Ancak reel sektördeki krizin kontrol altına alınamaması ve reel sektör-bankacılık ilişkilerinde kırılmaları azaltacak önlemler alınmaması halinde, giderek büyüyen bir batık kredi sorunu ile karşı karşıya kalabilir.
Bu arada 2001'e göre sektörde yabancı banka payının yükselmiş olması, yabancı bankaların kendi ülkelerinde veya global alanda yaşadıkları sorunların, Türkiye'deki bankacılık sektörüne yansıma ihtimalini artırıyor.

KURDA OYNAKLIK POTANSİYELİ YÜKSEK
Reel kur endeksinin 2001 yılı ortalamasının 55 puan üzerinde bulunması, 2008 sonlarında kurlarda görülen hızlı artışa rağmen TL'nin reel olarak çok değerlenmiş olduğunu gösteriyor. Global piyasalardaki belirsizlik ve oynaklıklar ile reel kesimin dış borçları ve dış finansman ihtiyacı birleştiğinde, kurlardaki oynaklık potansiyeli çok artmış bulunuyor. İç ve dış ekonomi aktörlerinin güvenini kazanan net bir kriz yönetim programı olmadan, kurlardaki istikrarsızlık potansiyelinin giderilmesi mümkün gözükmüyor.
Enflasyonun 2001 krizi ile karşılaştırıldığında neredeyse sorun olmaktan çıktığı bile söylenebilir. Ancak enflasyonda son dönemde gözlenen düşüş, krizin etkisiyle iç ve dış talepteki keskin düşüşün bir ürünü.

DIŞ KONJONKTÜR ÇOK KÖTÜ
Yaşadığımız krizin 2001'den en büyük farklarından birisi dış konjonktürün çok bozuk olması. 2001'de Türkiye krize girdiğinde, dünya ekonomisinde büyük bir sorun olmaması ve 2002'den itibaren hızlı bir genişleme yaşaması, Türkiye'nin toparlanmasını kolaylaştırmıştı. İç pazardaki sorunlara rağmen, ihracat ve kolay bulunan dış kaynak, krizin kısa sürmesini sağladı. Şimdi ise dünya ekonomisi, hem finans alanında hem de üretim ve tüketim alanında tarihinin en derin ve yaygın krizlerinden birini yaşıyor. Gelişmeler uzun süre hem dışarıdan kaynak bulmanın, hem de ihracat yapmanın çok zor olacağıın gösteriyor.
Ayrıca globalleşmenin bir sonucu olarak, uluslararası alanda ortaya çıkan her türlü gelişme, Türkiye'yi şiddetle etkileyebiliyor. Bu da ekonomik krizin yönetimini çok daha zor hale getiriyor.

YÖNETİM ZAAFİYETİ VAR, NET BİR PROGRAM ÇIKMADI

2001 krizinde kapsamlı bir ekonomik programın ortaya konarak hızlı hareket etilmesi, krizin kontrol altına alınmasında ve toparlanmanın çabuk olmasında etkili oldu. Kemal Derviş'le anılan bu programı, çeşitli yönleriyle eleştirenler bile, iç ve dış ekonomi aktörlerinin önüne net bir program koyarak hızlı hareket etmenin sonuç verdiğini kabul ediyorlar.
Şimdi ise hükümetin en fazla eleştirildiği nokta, krizi anlama ve müdahale konusunda çok yavaş ve zayıf kalması. Global çalkantının her gün gelen yeni bir haberle kesintisiz sürdüğü bir ortamda, ekonomi aktörleri önlerini görebilmek, ona göre hareket tarzlarını belirleyebilmek için kapsamlı ve bütünlüklü bir ekonomi programına ihtiyaç duyuyorlar.

16 Mayıs 2009 Cumartesi

İşsizlik freni patlamış TIR gibi

İşsizlik oranı şubat döneminde yüzde 16.1’e çıkarak hiç bir kriz döneminde görülmeyen bir rekor kırdı. İşsiz sayısı 3 milyon 802 bin kişiye ulaşırken tarım dışı işsizlik oranı yüzde 19.8’e, gençler arasındaki işsizlik oranı ise yüzde 28.6’ya yükseldi.
İşsizlik verilerinin şubattaki düzeyi ile bir yıl önceki düzeyi arasında adeta bir uçurum var. Ama veriler bir önceki ayla karşılaştırıldığında kötüleşme hızı, işsizliğin adeta freni patlamış bir TIR gibi kontrolden çıktığını ve önüne geleni ezdiğini ortaya koyuyor.
İşsiz sayısı sadece bir ay içinde 152 bin kişi arttı. Şubat döneminde mevsimsel olarak olumlu yönde bir gelişme olması gerekirken, ocak dönemine göre işsizlik oranı 0.6 puan, tarım dışı işsizlik oranı 0.8 puan, gençler arasındaki işsizlik oranı da 0.7 puan yükseldi. İstihdam da ocak dönemine göre 94 bin kişi azalarak 19 milyon 799 bin kişiye düştü. Mevcut işsizlerin 457 bin kişi ile yüzde 12’si ocak-şubat-mart döneminde işini kaybetti.

İSTİHDAM GEÇEN YILIN ALTINDA

Bir işte çalışanların sayısı bir yıl öncesinin bile 85 bin kişi altına düştü. İstihdamdaki bir aylık azalma, yıllık azalmadan 9 bin kişi daha fazla. Bu durum işsizlik göstergelerinde sadece bir ay içinde meydana gelen bozulmanın ne kadar keskin olduğunu ortaya koyuyor.
İşsiz sayısı bir yıl öncesine göre 1 milyon 125 bin kişi ve yüzde 42 arttı. Böylece işsizlik oranı da bir yıl öncesine göre 4.2 puan arttı. Bir yıl öncesine göre tarım dışı işsizlik oranı 5.6 puan, gençler arasındaki işsizlik oranı ise 7.1 puan yükseldi.
Mevcut işsizlerin üçte birinden fazlasını, ekonomik krizin etkisiyle işini kaybedenler oluşturuyor. İşsizlerin yüzde 24.9’unu işten çıkartılanlar, yüzde 9.5’ini de işyerini kapatan veya iflas edenler oluşturuyor. Bu iki grubun toplamı yüzde 34.4’e ulaşıyor.
İşsizlerin yüzde 30.5’ini çalıştığı iş geçici olup işi sona erenler, yüzde 11.9’unu kendi isteğiyle işten ayrılanlar, yüzde 7.1’ini ev işleriyle uğraşanlar ve yüzde 6.4’ünü de yeni mezunlar veya öğrenimine devam edenler oluşturuyor.
Kayıtdışı çalışanların oranı geçen yıla göre 0.5 puan azalarak yüzde 40.8’e geriledi. İşten çıkarmaların öncelikle sigortasız çalıştırılanları etkilediği görülüyor.
Artan işsizlik, işgücüne katılımı da yükselten bir etki yaratıyor. İşini kaybedenlerin ailelerinde, daha önce iş aramadıkları için işgücü içinde sayılmayan gizli işsizler de iş aramaya başlıyor. Böylece toplam işgücü sayısı artıyor. İşgücüne dahil olanlar bir ayda 59 bin kişi, bir yılda 1 milyon 41 bin kişi artarak 23 milyon 582 bin kişiye çıktı. Böylece işgücüne katılma oranı geçen yıla göre 1.3 puan artarak yüzde 45.9’a yükseldi. Buna karşın iş gücüne dahil olmayan nüfus, son bir ay içinde içinde 21 kişi, bir yıl içinde ise 181 bin kişi azaldı.

İŞVEREN KADINLAR ARTIYOR

Ekonomik kriz bir yandan daha önce bir işte çalışmayan kadınları da iş aramaya yönelterek işgücünün artmasına yol açarken, kendi işini kuran kadın sayısında da artışa neden oluyor. Bir yıl öncesine göre işgücüne katılma oranı, erkeklerde 1 puan artarken kadınlarda 1.5 puan artarak yüzde 23.5’e çıktı. Kentlerde kadınların işgücüne katılım oranındaki artış, erkekleri ikiye katlayarak 1.6 puan oldu ve katılım oranı yüzde 21.3’e çıktı.
Şubat döneminde ocak dönemine göre çalışan kadın sayısı, 16 bin azalırken işsiz sayısı 36 bin arttı. Bir yıl öncesine göre ise kadın istihdamı 219 bin kişi artarken, işsiz sayısı 279 bin kişi arttı.
Son bir yılda ücretli çalışan kadın sayısı 72 bin azalırken kendi hesabına çalışan kadınlar 116 bin kişi, işveren olan kadınların sayısı ise 20 bin kişi arttı. Bu eğilim kendini son bir ayda da gösterdi. Ücretli çalışan kadın sayısında 82 bin kişilik bir düşüş olmasına karşın, kendi hesabına çalışan kadınların sayısı bir ay içinde 31 bin kişi arttı. Bu artışın 22 bini nüfusu 20 binin üzerinde olan kentlerde gerçekleşti.

KÖYE DÖNÜŞ HIZLANIYOR

Kriz köye dönüş eğilimini hızlandırıyor. Köy nüfusu genelde kentlerin yarısından az olmasına karşın son dönemde köylerdeki nüfus artışı kentleri yakalamış durumda. Bu da işsizlik yüzünden kentten köye dönüş olduğunu gösteriyor. Son bir ayda kent nüfusu 34 bin artarken kır nüfusu 36 bin arttı. Kırdaki nüfus artışında erkeklerin daha fazla olması da kentten köye dönüş tesbitini destekliyor.
Kırda istihdam edilenlerin sayısı bir ay öncesine göre 8 bin kişi artarken, kentlerde 101 bin kişi azaldı. Bir yıl öncesine göre kırdaki istihdam 125 bin kişi artarken kentlerde 208 bin kişi azaldı. Son bir ayda kentlerde işsiz sayısı 142 bin kişi artarken, kırdaki işsiz artışı 10 binde kaldı.

EN AĞIR HASAR İMALAT VE HİZMETTE

Krizin istihdamda en ağır yaraya açtığı sektörler, imalat sanayii ile hizmetler oldu. Şubat döneminde, ocak dönemine göre istihdam Türkiye çapında 94 bin kişi azalırken, imalat sanayiindeki düşüş 70 bin, ticaret ile otel ve lokanta işletmeciliğinde 85 bin, sosyal ve kişisel hizmetler alanında 40 bin kişi oldu.
İmalat sanayiindeki yıllık istihdam düşüşü 324 bini buldu. Yıllık olarak istihdam, madencilikte 27 bin, inşaatta 55 bin, ticaret ve otel-lokanta işletmeciliğinde 51 bin kişi azaldı.
Buna karşın tarımda istihdam bir ayda 49 bin kişi arttı. Tarımdaki artış, sadece mevsimsel nedenlerden kaynaklanmadı ve tarım istihdamındaki yıllık artış 206 bin kişiyi buldu.