28 Şubat 2017 Salı

Bu resimden istihdam artışı çıkmaz

2016 yılı istihdam cephesinde de, üretim cephesinde de kötü geçti. Ekonomi, geçen yılın üçüncü çeyreğinde 2008-2009 krizinden bu yana ilk kez küçüldü. Yıllık büyüme rakamlarının da pek iç açıcı olmayacağı görülüyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre sanayinin 2016 karnesi de hiç parlak değil. TÜİK verilerinden yaptığımız hesaplamalara göre 2016’da işsiz sayısı da 275 bin kişi ve yüzde 9 arttı. Böylece işsizlik oranı da 0.61 puan daha artarak yüzde 10.91’e tırmandı.
2016’nın kötü karnesi bu yıl için de olumsuz bir zemin oluşturuyor. Ekonominin lokomotif gücü olan sanayide üretim, ciro, istihdam ve çalışılan saat verileri, özellikle istihdam cephesi için 2017’ye dair umutlu bir tablo ortaya koymuyor. Sanayinin 2016 performansı, 2017’de anlamlı bir istihdam artışına takadı olmadığını gösteriyor.

24 Şubat 2017 Cuma

İşsizliğin, işsizlik oranında görünmeyen boyutu

İşsizlik istatistikleri en fazla tartışma yaratan istatistiklerin başında gelir. Bu durumun ana nedenlerinden birincisi işsiz sayısını ve işsizlik oranını hesaplamada kullanılan yöntemin kendisidir.
Uygulanan hesaplama yöntemi, sadece aktif olarak iş arayanları “işsiz” sayar. Çalışabilecek durumda olduğu halde, işsizlikle ilgili anketin yapıldığı tarihte aktif olarak iş arama faaliyetlerinde bulunmayan kişileri “işsiz” saymaz.
Oysa hesaba girmeyen bu “gizli” işsizlerin sayısı, istatistiklerin kabul ettiği “açık” işsiz sayısından da fazladır. Bu yüzden açıklanan işsizlik, toplumun sancısını çektiği işsizliğin fiili boyutunun yarısını bile ifade etmez.

21 Şubat 2017 Salı

Kadın istihdamında çarpıcı çelişki

İşgücü ve istihdam alanındaki eğilimleri son yıllarda kadınlar belirliyor. “Teğet geçtiği” ne inanmamız istenen 2008-2009 krizi, kadınları evden çıkıp çalışmaya ve iş aramaya zorladı. 2008-2009 kriziyle rekor düzeye çıkan işsizlik ve işten çıkarmalar karşısında ailelerin geçim sıkıntısının iyice artması, kadınların işgücüne katılımını hızlandırdı. Krizin ivmelendirdiği bu eğilim daha sonraki yıllarda da sürdü. Buna paralel olarak bir yandan kadın istihdamı göreli olarak daha hızlı artmaya başlarken öte tarafta kadın işsiz sayısı ve işsizlik oranı da yükselmeye başladı.
Kadınların işgücüne ve istihdama katılımının hız kazanmasının ardında birden fazla faktör rol oynuyor.

17 Şubat 2017 Cuma

İstihdamda krizin resmi ortaya çıktı

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) istihdam verileri, 2016’da işsizliğin kriz yıllarını aratmayacak düzeye tırmandığını ortaya koydu. En son açıklanan kasım dönemi verileri ekim, kasım ve aralık aylarının ortalaması. Yani yılın son çeyreğindeki istihdam ve işsizlik durumunu yansıtıyor. Buna göre yılın son çeyreğinde işsizlik oranı yüzde 12.1’e, tarım dışı işsizlik oranı ise yüzde 14.3’e ulaştı.
TÜİK 2016’ya ilişkin yıllık işsizlik verilerini 23 Mart’ta açıklayacak. Ancak son çeyrek verileri açıklandığı için 2016 yılı ortalama istihdam ve işsizlik verilerini hesaplamamız artık mümkün. 
Yaptığımız hesaplamalar, 2016’da istihdamın krize girdiğini ortaya koyuyor. Sayfadaki grafikte de görüldüğü gibi 2016 yılı işsizlik oranı, 2009 ve 2010 kriz yılları ile karşılaştırılacak düzeye tırmandı. Krizin tam vurduğu 2009’da işsizlik oranı yüzde 13.05’e fırlamış, krizin hasarının sürdüğü 2010’da da yüzde 11.1 olmuştu. 2016 yılı işsizlik oranı da yüzde 10.9 ile 2010’daki seviyenin sadece 0.2 puan altında. Önümüzdeki aylarda yıllık ortalama işsizlik oranı seviyesinin 2010 yılı düzeyinin de üzerine tırmanması çok yüksek bir ihtimal.

14 Şubat 2017 Salı

Bunların hangisi Varlık Fonu olmadan yapılamazdı?

Türkiye Varlık Fonu’nun (TVF) kuruluş yasasında fonun amacı, “Sermaye piyasalarında araç çeşitliliği ve derinliğine katkı sağlamak, yurtiçinde kamuya ait olan varlıkları ekonomiye kazandırmak, dış kaynak temin etmek, stratejik, büyük ölçekli yatırımlara iştirak etmek” şeklinde belirlenmiş.
Bu amaçların hangisi, böyle bir fon kurmadan yapılamazdı? Hangi amaç için TVF’ye mecburduk? Bu amaçların hangisi için TVF’nin Sayıştay Kanunu, Kamu İhale Kanunu, Devlet İhale Kanunu, özelleştirmeye ilişkin kanunlar, KİT yasaları, Fonlar ve KİT’lerin TBMM tarafından denetlenmesine ilişkin kanunlar, Devlet Memurları Kanunu, Sermaye Piyasası Kanunu ve Rekabet Kanunu’ndan muaf tutulması şarttı?
Tek tek bakalım.

10 Şubat 2017 Cuma

IMF’ye göre en büyük 10 banka son 5 yılda yanlış yaptı

Uluslararası Para Fonu (IMF) 4. Madde kapsamında yaptığı denetimler sonucu olan Türkiye ülke raporuyla birlikte Finansal Sistem İstikrar Değerlemesi raporunu da yayınladı. Finansal istikrar dışında ekonominin genelini değerlendiren ülke raporunda yer alan önemli tespitleri geçen yazımızda ele almıştık. Bugün de IMF’nin finansal istikrar cephesindeki manzarayı nasıl değerlendirdiğine bakacağız.
Bu cephedeki tespitler önemli çünkü döviz kurları ile hop oturup hop kalktığımız şu günlerde, finansal istikrar alanındaki kırılganlıklar ekonominin seyrini hızla ve geniş çaplı şekilde etkileyebilecek durumda.

11 soruda tüm yönleriyle Türkiye Varlık Fonu

1- Varlık fonları nedir, ne işe yarar?
Ülke varlık fonları, bir ülkenin elinde bulunan fazla tasarrufları ekonominin uzun dönemli istikrarı, krizlere karşı korunması ve gelecek kuşakların refahını artırma hedefine dönük yatırımlar yapmak için kuruluyorlar. Bu nedenle ülke varlık fonları, ya Çin gibi ödemeler dengesi önemli ölçüde fazla veren ve yüklü miktarda döviz rezervine sahip ülkeler tarafından ya da Norveç veya Körfez ülkeleri gibi petrol ve doğalgaz ihracatçısı ülkeler tarafından kuruluyor. İstikrarlı şekilde bütçe fazlası veren veya sosyal güvenlik sistemi fazla veren ülkeler de benzer şekilde ülke fonları kurabiliyorlar Bu ülkelerin varlık fonu kurmasında 5 temel amaç öne çıkıyor:

7 Şubat 2017 Salı

IMF raporunun satır aralarında neler var?

Uluslararası Para Fonu (IMF) yıllık Türkiye raporunu yayınladı. Ekim ayındaki veri ve gözlemlere dayanan IMF raporu, Türkiye’nin aşırı dalgalı gündemi karşısında oldukça eskimiş bile sayılabilir. Buna rağmen IMF raporunu, son gelişmeleri de hesaba katarak okuduğunuzda ekonominin durumu ve geleceği konusunda hassas tespitler içerdiğini görüyoruz.
Raporun satır aralarından öne çıkan notları şöyle sıralayabiliriz:

3 Şubat 2017 Cuma

Enflasyon raporu beni neden korkuttu?

Merkez Bankası yılın ilk enflasyon raporunu açıkladı. Bu rapor, içinde bulunduğumuz koşullar nedeniyle her zamankinden daha fazla önem taşıyor. Bizi korkutan soruların nasıl yanıt bulduğunu, böylesine fırtınalı bir ortamda deniz feneri rolü oynaması gereken Merkez Bankası’nın ne ölçüde güven verebildiğini görmek açısından bu rapor, kritik önemdeydi.
Malum Türkiye politik, jeopolitik ve ekonomik açıdan kritik bir süreçten geçiyor. Yüksek ve oynak kurların ekonominin, şirketlerin, bankaların ve vatandaşın başına ne boyutta belalar saracağı kestirilemiyor. Yüksek kurların bir türlü makul düzeye inmeyen enflasyonu nerelere taşıyacağı büyük bir soru işareti. Kredi notu üç büyük derecelendirme kuruluşu tarafından da yatırım yapılabilir düzeyin altına indirilmiş. Yabancı fonların ve yatırımcıların gözü, dünyanın en kırılgan ülkelerinden birisi haline gelen Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu şoklar karşısında nasıl bir ekonomi politikası izleyeceğinde.