Bölgesel eşitsizlik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bölgesel eşitsizlik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Ocak 2019 Salı

2017’nin hızlı büyümesi bölgesel eşitsizliği azaltmadı, artırdı


Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) hesaplarına göre 2017’de yüzde 7.44’ü bulan yüksek büyüme hızının, illere yansımasının dengesiz olduğunu ve böyle bir yüksek büyüme yılında bile ekonomisi küçülen iller olduğunu önceki yazılarımızda ortaya koymuştuk.
Bugün de 2017’deki yüksek hızlı büyümenin bölgesel eşitsizliklere yansımasını ele alacağız. TÜİK’in il düzeyinde gayrısafi yurtiçi hasıla (GSYH) verilerinden yaptığımız hesaplamaların, bölgesel eşitsizlik penceresinden ortaya koyduğu manzara şöyle:
* 2017’de gelişmiş bölgeler daha hızlı, geri kalmış bölgeler daha yavaş büyüdü. Dolayısıyla yüksek büyüme yılında bölgesel eşitsizlikler azalmak yerine daha da arttı.
* Temel hedefi bölgesel eşitsizlikleri azaltmak olan sektörel-bölgesel teşvik sistemi, 2017’de hedefinin tam tersi bir sonuçla karşılaştı.

15 Ocak 2019 Salı

Karslı yoksulun enflasyonu, Ankaralı zenginin 1.5 katı


Yüksek enflasyon sadece yoksulluğu artırmıyor, sosyal eşitsizlikleri de derinleştirerek ciddi bir ekonomik ve sosyal tahribat yaratıyor. 2018’de suni ve zorlama yöntemlerle ancak yüzde 20.30’a çekilebilen yüksek enflasyon da bu tahribatı yaratmış bulunuyor.
Yıllık enflasyonu, gelir dilimleri ve bölgeler düzeyinde yeniden hesapladığımızda bu olumsuz etki net bir şekilde ortaya çıkıyor.
İşte yaptığımız hesaplamanın (*) ortaya koyduğu çarpıcı sonuçlar:

* Hem Türkiye düzeyinide, hem de TÜİK’in Düzey-2 istatistiki bölge sınıflamasındaki 26 bölgenin tamamında en düşük yüzde 20’lik gelir diliminde yer alan yoksul kesimin enflasyonu, en yüksek yüzde 20’lik gelir diliminde yer alan zenginlerin enflasyonunda kayda değer ölçüde daha yüksek.
* Buna ilaveten en geri kalmış, en yoksul bölgelerin enflasyonu da en gelişmiş bölgelerin enflasyonundan daha yüksek. Üstelik bu fark gelir dilimleri arasındaki farktan daha da ürkütücü boyutta.

8 Ocak 2019 Salı

Yüksek büyüme yılında bile ekonomisi küçülen iller var



Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yeni hesabına göre 2017 yılında ekonomi yüzde 7.44 gibi yüksek bir büyüme gerçekleştirdi. Bu sonuçta anayasa referandumu, cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin üst üste gelmesiyle iktidarın devreye soktuğu türlü çeşitli bol kepçe teşviklerin belirleyici rolü oldu.
TÜİK dün de 2017 yılına ait il bazında GSYİH verilerini açıkladı. Bu veriler illerin ekonomik büyümesi, ekonomik yapısı ve iller arasındaki gelir farklılıklarının seyrini yansıtıyor.
İl bazında GSYİH verilerinin ortaya çıkardığı bir çarpıcı sonuç da ekonominin yüzde 7.44 gibi ciddi bir hızla büyüdüğü bir yılda, ekonomik olarak küçülen illerin dahi olması. Bunca kapsamlı ve yüksek boyutlu teşviğe rağmen bazı illerin ekonomisinin büyümek bir yana küçülmesi ilginç bir çelişki oluşturuyor.

26 Eylül 2017 Salı

Bölgesel gelir adaletinde de gidişat olumsuz

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2015 gelirlerini esas alan 2016 dönemi gelir dağılımı verileri, genel gidişatın olumsuz yönde olduğunu ortaya koymuştu.
TÜİK’in dün açıkladığı bölgesel gelir dağılımı verileri de bölgeler arasındaki gelir adaletinde de gidişin olumsuz yönde olduğunu gösteriyor. TÜİK’in 26 bölgeden oluşan Düzey-2 coğrafi bölge sınıfl amasına göre her bir bölgenin yüzde 10’luk gelir dilimleriyle hesaplanan gelir dağılımı verilerini incelediğimizde öne çıkan noktaları şöyle sıralayabiliriz:

5 Eylül 2017 Salı

İllerin beyin göçü profili bize ne söylüyor?

Beyin göçü göç sorununun en kritik boyutlarından birisi. Çünkü iller ve bölgeler arasındaki ekonomik ve sosyal eşitsizliğin azalması ya da artmasında diğer faktörlerden daha yüksek bir etkiye sahip bir faktör.
Yüksek eğitimli işgücünün bir bölgeden göçmesi, o bölgenin ekonomik ve sosyal gelişimini olumsuz yönde etkileyerek, bölgesel eşitsizlikte durumunun daha da kötüleşmesine yol açar. Tersine bir bölgenin yüksek eğitimli işgücünü çekmesi, o bölgenin sosyal ve ekonomik gelişmesini hızlandırarak daha avantajlı hale gelmesine büyük katkı yapar.
Bu nedenle iç göç sorununu irdelerken soruna illerin ve bölgelerin beyin göçü açısından durumuna da bakmak gerekiyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) illerin aldığı ve verdiği göçün eğitim düzeylerine göre dağılımını incelediğimizde, bölgelerin beyin göçü hareketinde oldukça karmaşık ve dengesiz bir yapı olduğu ortaya çıkıyor.

29 Ağustos 2017 Salı

Bölgeler arası dijital eşitsizlik artıyor

Toplumsal adalette dijital eşitsizlik önemli bir parametre haline gelmiş durumda. Gelir grupları arasında, bölgeler arasında, kadın-erkek arasında, farklı yaş, meslek ve sınıflar arasındaki dijital olanakları kullanma imkanı ve becerisi arasındaki farkın azaltılması günümüzün önemli sosyal, ekonomik ve politika sorunlarından birisi.
Dijital eşitsizlik de tıpkı eğitimdeki eşitsizlik gibi mevcut eşitsizliklerin, ileride daha da derinleşmesini hızlandıran bir faktör. Bu nedenle yakından takibi ve azaltılması için özel çaba harcanması gereken bir alan.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun hanehalkı bilişim teknolojileri kullanımı araştırmasının sonuçlarına göre dijital eşitsizlikte son durumumuz ve gelişme yönü şöyle:

28 Temmuz 2017 Cuma

Yoksul bölgelerin Meclis’teki ağırlığı azalıyor

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) önümüzdeki seçimlerde illerin çıkaracakları milletvekili sayılarını belirledi. Bu kez il nüfuslarındaki değişimlerin yanı sıra toplam milletvekili sayısındaki değişiklik de hesaba girdi. Son anayasa değişikliğine göre önümüzdeki seçimlerde milletvekili sayısı 550’den 600’e çıkacak.
İllerin çıkartacağı milletvekili sayılarındaki değişime, coğrafi bölgeler ve gelişmişlik düzeyleri penceresinden bakınca ilginç sonuçlar ortaya çıkıyor. Son değişiklikle sosyo- ekonomik gelişmişlik düzeyi açısından geri ve yoksul illerin Meclis’teki temsil oranı biraz daha geriliyor. Buna karşın Meclis’te temsil ağırlığı en fazla artan iller, en gelişmiş illerden oluşuyor.

30 Mayıs 2017 Salı

Aile kurumunu yoksulluk ve göç zayıflatıyor

Son iki yazımızda aile ve hane yapısında son yıllardaki gelişmeleri ele aldık. Bugün aynı konuya bölgeler temelinde bakacağız. Aile ve hane yapısındaki değişimin bölgelere göre nasıl seyrettiğini ve bölgeler arasındaki farkları ele alacağız.
Bölgesel değerlendirmede Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) istatistiki bölge sınıflamasındaki Düzey-1 bölgelerini esas aldık. Düzey-1 bölge sınıflaması 13 bölgeden oluşuyor. Bu sınıflamada Batı Marmara Trakya illeri ile Çanakkale ve Balıkesir’den oluşuyor. Doğu Marmara, Kocaeli, Sakarya, Bursa ve Yalova’nın yanı sıra Bolu, Düzce, Bilecik ve Eskişehir illerini kapsıyor. Batı Anadolu Ankara, Konya ve Karaman’ı, Orta Anadolu ise Kayseri, Sivas, Aksaray, Niğde, Nevşehir, Kırşehir, Kırıkkale ve Yozgat’ı kapsıyor. Ege İzmir, Aydın, Manisa, Muğla, Uşak, Denizli, Kütahya ve Afyon’dan oluşuyor. Kuzeydoğu Anadolu ile Ortadoğu Anadolu coğrafi olarak Doğu Anadolu illerinden oluşuyor.
Değerlendirmeyi aile kurumunun zayıflama ve güçlenmesi açısından yapabilmek için hanehalkı tiplerini iki grupta topladık. Çocuklu ve çocuksuz eşlerden oluşan çekirdek aileler ile geniş aileleri “klasik aile” olarak aynı grupta değerlendirdik. Bunun dışında çoğunluğu parçalanmış ailelerden oluşan tek ebeveynli aileler ile tek başına yaşayanlar ve bir arada toplu yaşayanlardan oluşan haneleri ikinci grupta topladık.
TÜİK’in adrese dayalı nüfus kayıt sistemine göre derlediği 2014 ve 2016 hanehalkı tipi sayılarına göre iki yıllık değişim oranları ile iki yıllık artış miktarlarının hanehalkı tiplerine dağılımını karşılaştırdık.
Bölgelere göre aile yapısındaki değişimde öne çıkan gelişmeler şöyle:

26 Mayıs 2017 Cuma

Aile kurumu en hızlı hangi teşvik bölgesinde zayıfladı?

Salı günü bu köşede aile kurumunda global krizle öne çıkan, ancak daha sonra ekonomideki toparlanmaya rağmen süren zayıflama sürecinin hala etkili olduğunu son verilerle irdelemiştik.
Aile kurumunu zayıflatan sürecin gerisinde kültürel faktörlerin yanısıra temelde başta refah, yoksulluk, gelir dağılımı ve göç gibi sosyo-ekonomik faktörler yatıyor.
Bu çerçevede aile kurumundaki gelişmelere teşvik bölgeleri penceresinden de bakmak, bize teşvik sisteminin etkinliği konusunda bazı ipuçları verebilir. Çünkü teşvik sisteminin temel amacı bölgesel kalkınmayı geliştirme ve bölgeler arasındaki sosyo-ekonomik gelişmişlik farkını azaltmak. Teşvik sisteminin bu alandaki başarısının, aileye de yansıması olması gerekir.

13 Ocak 2017 Cuma

Bölgesel teşvik kişi başına geliri ne kadar etkiledi?

Son yazımızda teşvik sisteminin, bölgeler arası ekonomik eşitsizliği ne ölçüde etkilediğini ele almıştık. Teşvik bölgelerinin gayrisafi yurtiçi hasıladan (GSYİH) aldıkları payın yıllar içindeki karşılıklı değişimine baktığımızda ortaya çarpıcı bir sonuç çıkıyor. 2009 öncesi teşvik sistemi de, 2009’da başlayan bölgesel- sektörel teşvik sistemi de gelişmiş illerin yer aldığı 1. ve 2. teşvik bölgelerinin GSYİH içindeki paylarını azaltma yönünde bir etki yaratmamış. Sadece en yoksul 6. Bölge’nin payında sınırlı bir artış gözleniyor. Ancak bu da yine geri kalmış bölgeler olan 4. ve 5. bölgelerin payındaki azalma pahasına gerçekleşmiş. 4, 5 ve 6. bölgelerin toplam payında bir değişiklik yok. Yani sadece geri kalmış bölgelerden 4. ve 5. bölgelerin kaybettiği pay 6. Bölge’ye kaymış.
Bugün bölgeler arası eşitsizliğin bir diğer boyutu olan kişi başına milli gelirin teşvik bölgelerine göre farklılıkları ve buradaki değişimi inceleyeceğiz.

10 Ocak 2017 Salı

Bölgesel eşitsizlik azalmadı sadece geri iller arası denge değişti

Gelir dağılımındaki bozukluk ile bunun bir boyutu olan bölgesel eşitsizlik Türkiye’nin en önemli ekonomik ve sosyal sorunu. Bölgesel eşitsizlik etkin bir şekilde azaltılmadığı takdirde kendi kendini besleyerek daha da büyütüyor. Çünkü bölgelerin ekonomik ve sosyal geriliği, bu bölgelerde yeni yatırımlar yapılmasını caydırıyor ve ekonomik ve sosyal eşitsizlik daha da artıyor. Bunun doğal sonucu olarak bölgeden diğer bölgelere göç durmuyor, hatta artıyor. Göç mevcut eşitsizliğin daha da derinleşmesine yol açıyor.
Bu kısır döngünün kırılabilmesi için ekonomik, sosyal ve siyasi alanda bütünlüklü ve kapsamlı programların uygulanması zorunlu.
Türkiye’de de bu alanda onyıllardır değişik isimler altında planlar, programlar, paketler uygulanıyor. Son olarak global kriz döneminde bölgesel sektörel teşvik sistemi uygulamaya girdi. 2009’da başlayan bu sistem önce 4 bölgeli, 2012’den itibaren de 6 bölgeli olarak uygulanıyor.
TÜİK’in il bazındaki cari gayrısafi yurtiçi hasıla (GSYİH) verilerine göre 6 teşvik bölgesinin toplam GSYİH içindeki paylarının 2004-2014 arasındaki değişimini sayfadaki tabloda görüyorsunuz. Tablonun ortaya koyduğu başlıca sonuçlar şöyle özetlenebilir:

25 Haziran 2012 Pazartesi

Yeni teşvik sistemi, söylenenin tersine katma değeri düşük yatırımları özendirecek


Yeni teşvik sisteminin uzun süredir bekleyen sektörel ayrıntılar da nihayet açıklandı ve yürürlüğe girdi. Yeni sistemin maddi ayağı, yani vergi indirimleri, devlet katkısı oranı, faiz desteği, gelir vergisi ve sigorta primi desteği gibi noktaları daha önce açıklanmıştı. Şimdi hangi sektörlerin hangi ilde nasıl destekleneceğine ilişkin düzenleme de açıklandı. Böylece resmin tamamı ortaya çıkmış oldu.
Maddi destekler bölümü açıklandığında yaptığımız hesaplama ile değişiklikten karlı çıkan illerin sayısının zararlı çıkanlardan daha az olabileceğini örnek bir hesaplamayla göstermiştik. Yapılan sunumlarda en fazla desteğin sağlandığı 6. bölgeye sağlanan imkanlara vurgu yapılıyor ve bu imkanlarla Doğu ve Güneydoğu’daki illerin Avrupa’nın Çin’i olacağı anlatılıyor. Ancak resmin bütününe bakınca teşvik sınıflamasında 2, 3 ve 4. bölgede yer alan illerden kayba uğrayanların sayısı da oldukça fazla.
Bu yeniliklerin yatırımcılarda il tercihlerini ne ölçüde değiştireceğini görmek için zamana ihtiyaç var. Çünkü yatırımlarda il tercihini sadece devlet katkısının düzeyi belirlemiyor.
Ancak sektörlere ilişkin düzenlemelere bütünlüklü olarak baktığımızda, söylenenin tersine asıl etkinin katma değeri düşük yatırımlarda olma ihtimali oldukça yüksek gözüküyor. Sektörlere ve illere yönelik düzenlemelerde katma değeri düşük alanlardaki kısıtlamaların daha da gevşetildiğini görüyoruz.

12 Mayıs 2012 Cumartesi

Otoda rekabetin ağırlığı orta düzey illere kayıyor


Son yılların en hızlı büyüyen pazarlarından birisi olan otomotivde büyümenin ağırlık noktası, gelişmiş illerden orta gelişmişlikteki illere kayıyor. Gelişmiş illerde bin kişiye düşen otomobil sayısındaki artış Türkiye ortalamasının altında kalırken, orta gelişmişlik düzeyindeki illerde ortalamanın oldukça üzerine çıkıyor. Gelişme düzeyi açısından alt sıralarda yer alan illerde de nüfusa göre otomobil sayısındaki artış, Türkiye ortalamasının çok altında.
Bu gelişmenin çarpıcı örneklerinden birisini İstanbul oluşturuyor. Bin kişiye düşen otomobil sayısında altıncı sırada yer alan İstanbul, otomobil sahipliğindeki artışta sondan 19. sırada yer aldı. 2011 yılı verilerine göre Türkiye’de her bin kişiye 108.6 otomobil düşüyor. İstanbul’da ise bin kişiye düşen otomobil sayısı 140 ile Türkiye ortalamasından 31.4 adet daha fazla. Geçen yıl Türkiye’de bin kişiye düşen otomobil sayısı 6.2 adet arttı. İstanbul’daki artış ise 2.6 ile Türkiye ortalamasının yarısından bile düşük düzeyde kaldı.

28 Nisan 2012 Cumartesi

Sıfırcı gençlik neyin habercisi?


Üniversite sınavlarının birinci aşaması olan Yüksek Öğretime Geçiş Sınavları'nın (YGS) sonuçları, eğitim sisteminin neresinden tutsanız elde kalacak kadar kötü bir durumda olduğunu bir kez daha tescilledi. Öğretim sistemi nitelik açısından yerlerde sürünürken büyük bir eşitlizliği de içinde yaşatıyor ve durum her yıl daha da kötüye gidiyor.
Önce YGS sonuçlarının nasıl bir manzara çizdiğine bakalım:
  • Ham puanı 0.5'ten küçük olduğu için puanı hiç hesaplanman aday sayısı 50 bini aştı. Sınavı geçerli sayılan öğrenci sayısı 2010'a göre yüzde 23 artarken, sıfırcı öğrenci sayısı yüzde 259 arttı.
  • Özellikle matematik ve fen alanında tam bir başarısızlık var. 40 soruluk sınavda fende ham puan ortalaması 3.56. Yani 10 üzerinden not verilmeye kalkılsaydı adayların ortalama notu 1'in bile altında olacaktı. Ortalama ham puanlar matematikte 6.92, sosyalde 11.63, Türkçe'de 18. Bunları 10 üzerinden notlara çevirirsek matematiğe 2, sosyale 3, Türkçe'ye de ancak 4.5'ten 5 vermemiz gerekecekti.

9 Nisan 2012 Pazartesi

Yeni teşvikte üzülen il sayısı, sevinenden fazla olacak

Teşvik sistemindeki değişiklikten zararlı çıkan illerin sayısı, karlı çıkan illerin sayısından daha fazla olacak. Yeni sistemde 41 ilin normal yatırımlarda aldığı devlet desteği oranı, eskisine göre azalacak. Buna karşın yatırıma devlet desteği artacak illerin sayısı 34’te kalacak. 6 ilin durumunda ise bir değişiklik olmayacak.
Eskiden 1. bölgede yer aldığı için en az destek alan iller arasında bulunan Düzce, yeni sistemde 4. bölgeye alındığı için en karlı çıkan il olacak. Eskiden en fazla destek alan 4. bölgede yer alırken şimdi 3. bölgeye alınan Trabzon ise en fazla kaybeden il olacak. Yeni sistemde kayba uğrayan iller arasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun memleketi Tunceli orta sıralarda, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın memleketi Rize ise ilk sıralarda yer alıyor.

Yeni teşvikte iller için ne değişecek? / İşgücü maliyeti

İşgücü maliyetini düşürmeye yönelik desteklerde devlet gerçekleşen yatırımda istihdam edilen işçilerin SSK işçi ve işveren primleri ile gelir vergisi stopajının asgari ücrete tekabül eden kısmını üstleniyor. Bu destek belirli bir süre için uygulanıyır. Bu uygulamanın süresi, teşvik bölgelerine ve yatırımın OSB’de olup olmadığına göre değişiyor.

Yeni teşvikte iller için ne değişecek? / Faiz desteği

 Faiz desteğinde devlet yatırım için alınan krediye ödenen faizin belirli bir bölümünü, belirli bir sınıra kadar üstleniyor. Ödenecek faizin kaç puanını devletin üstleneceği, Türk Lirası krediler ve döviz kredileri için farklı uygulanıyor. Ancak  devletin üsteneceği faiz desteğinin toplamda tek bir sınırı var. İster TL olsun, ister döviz kredisi olsun, devletin üsteneceği toplam miktar belirlenen sınırı aşamıyor.

Yeni teşvik sistemi, iller açısından neyi değiştirecek? / Kurumlar vergisi

Bölgesel sektörel teşvik sisteminin uygulamasında üç değişik alanda devlet desteği sağlanıyor. Birincisi yatırıma devlet katkısı oranı ve indirimli vergi oranı, ikincisi faiz desteği, üçüncüsü ise çalışanların sigorta primi ve gelir vergisinin belirli bölümünü devletin üstlenmesi. Her üç desteğin oranı, miktarı ve uygulama süresi, teşvik bölgelerine göre değişiyor. Yeni uygulamada bunlar, yatırımın organize sanayi bölgesinde olup olmadığına göre de farklılaşabiliyor.
Vergi desteğinde devlet, teşvikli yatırım tutarının bölgelere göre değişen belirli bir oranını üstleniyor. Ancak devlet üstlendiği bu bölümü yatırımcıya nakit olarak vermiyor. Yatırım faaliyete geçtikten sonra kurumlar vergisini daha düşük bir oran üzerinden alıyor.

7 Nisan 2012 Cumartesi

Yeni sistemde teşvikler, sanıldığı gibi artmadı


Uzun zamandır beklenen yeni teşvik sistemi, iki günlük kampanya halinde açıklandı. Teşvik sisteminde yapılan değişiklikleri ilk olarak önceki gün Başbakan Erdoğan açıkladı. Dün de Ekonomi Bakanı Çağlayan açıkladı. Yeni sistemin teşviklere yaklaşımı, 2009 temmuzunda uygulamaya giren bölgesel-sektörel teşvik sistemi ile temelde aynı.  O zaman teşvikler Hazine’ye, dolayısıyla Başbakan Yardımcısı Babacan’a bağlıydı. 2009’da, kriz dönemnde açıklamayı sadece Babacan yapmıştı. Bu defa açıklamayı, Başbakan Erdoğan’ın bizzat yapması, yeni sisteme verdiği önemi gösteriyor. Burada yatırımlarını, Erdoğan için politik önemi büyük 2014’e kadar başlatanlara, yeni sistemde daha yüksek avantajlar sağlandığını hatırlatmak gerekiyor.

25 Şubat 2012 Cumartesi

Yoksul illerin enflasyonu daha yüksek

Geçen yıl enflasyon çift haneye çıkarken, enflasyon farkları, zengin ve yoksul iller arasındaki uçurumu daha da artıracak şekilde çalıştı. En zengin İstanbul’un enflasyonu en düşük çıkarken, enflasyonun en yüksek olduğu illerin doğudaki yoksul iller olması dikkat çekti. İstanbul yüzde 9.81, Bursa, Eskişehir ve Bilecik illerini kapsayan TR41 bölgesi ise yüzde 9.88 ile enflasyonun en düşük olduğu bölgeler. Buna karşın en yüksek enflasyon yüzde 12.07 ile Erzurum, Erzincan ve Bayburt’ta gerçekleşti.
Buna karşın enflasyonun mart ayında dip yapmasından sonra yaşanan hızlanmadan en zararlı çıkan bölge Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu ve Yalova oldu. Bu bölgede şubat ayında yüzde 2.68’e kadar düşen yıllık enflasyon aralığa kadar 8.18 puan artarak yüzde 10.86’ya çıktı. Konya-Karaman bölgesinde ise Mart-Aralık arasında enflasyon 4.77 puan ile en düşük artışı kaydederek yüzde 9.89’a çıktı.
Bölgeler arası enflayon farkı, hizmet sektörlerinde en yüksek düzeye çıkıyor. Mal grupları içerisinde ise bölgeler arası enflasyon farkı, giyim ve ayakkabı ile ev eşyası alanında en yüksek düzeye çıkıyor.