14 Haziran 2010 Pazartesi

“MEFTA” ekonomimize can katabilir mi?


Geçtiğimiz hafta ekonomi gündemimize, somut olarak neyi değiştireceği belli olmayan bir tartışma konusu daha eklendi. İstanbul’da yapılan Türk-Arap İşbirliği Forumu Dışişleri Bakanları toplantısında Suriye, Ürdün ve Lübnan ile Türkiye arasında serbest vize, serbest ticaretin geçerli olduğu bir ekonomik işbirliği alanı oluşturulması için bir ortak siyasi bildirge imzalandı. Türkiye dışındaki üç ülkenin ticaret hacmi ve ekonomik büyüklüğünün etkin bir proje için yetersiz kalacağı açık olduğundan, işbirliğine ileride Irak, Mısır ve Suudi Arabistan’ın da katılmasının arzulandığı söylendi. Bu işbirliğine verilebilecek en uygun isim, “Ortadoğu Serbest Ticaret Birliği” (Middle East Free Trade Association), kısacası “MEFTA” olabilir.
Büyük bir heyecanla masaya konan “MEFTA”, basında hemen “Avrupa Birliği’ne alternatif olabilir mi?”, “Eksen kaymasının yeni bir işareti mi?” gibi tartışmalara yol açtı. “MEFTA”nın AB’ye alternatif olamayacağı tartışma götürmeyecek kadar açık. Kendisinin ne kadar can bulacağı bile belli olmayan “MEFTA”nın “eksen kayması” yaratması da imkansız. “MEFTA”ya yapılacak küçük bir otopsi bile bunları ortaya koyuyor.

“MEFTA”NIN OTOPSİ SONUÇLARI

İlk olarak Türkiye’nin ikili serbest ticaret anlaşmalarının ötesine geçerek, Gümrük Birliği anlaşmasının sınırlarını zorlayan birlikler oluşturması mümkün değil. “MEFTA”nın nihai sınırlarını son noktada yine AB çizecektir.
İkincisi sözkonusu üç ülke, Türkiye ekonomisi ve dış ticaret hacmi gözönüne alındığında önemsiz sayılacak bir büyüklük oluşturuyor. Irak, Suudi Arabistan ve Mısır da katılsa durum pek değişmiyor.
Suriye, Ürdün ve Lübnan’ın Türkiye’nin 2009 yılı ihracatındaki payı yüzde 2.51, ithalatındaki payı ise sadece binde 3.2. Toplam dış ticaret hacmimizdeki payları ise yüzde 1.24 düzeyinde.
Dünya Ticaret Örgütü’nin 2008 yılı verilerine göre, üç ülkenin toplam ihracatı 26.69 milyar dolar, ithalatı ise 51.90 milyar dolar düzeyinde. Bunlar Türkiye’nin aynı yıldaki 132 milyar dolarlık ihracatı ve 202 milyar dolarlı ithalatı ile karşılaştırılmayacak boyutta. Türkiye’nin üç ülkenin bu küçük dış ticaret hacminden aldığı pay ise iyice küçük. 2008 yılında sözkonusu üç ülke ihracatının yüzde 3.16’sını Türkiye’ye, ithalatının da yüzde 4.32’sini Türkiye’den yaptı.

SERBEST TİCARET ONLARA YARADI

Türkiye’nin Mısır ve Suriye ile 2007’den bu yana zaten serbest ticaret anlaşması var. Bu anlaşmaya rağmen, iki ülkenin Türkiye’nin ticaret hacmindeki yeri ancak binde 8.
İki ülke ile yapılan serbest ticaret anlaşmaları Türkiye’den çok bu iki ülkeye yaradı. Türkiye’nin Suriye’ye ihracatı 2007’de yüzde 31, 2008’de yüzde 40 artarken, Suriye’nin Türkiye’ye ihracatı sırasıyla yüzde 101 ve yüzde 70 arttı. 2007 ve 2008’de Türkiye’nin Mısır’a ihracatı yüzde 27 ve yüzde 58 artarken, Mısır’ın Türkiye’ye ihracatı yüzde 73 ve yüzde 39 arttı.
Tüm bunlara bakarak komşularımızla ekonomik ilişkilerin geliştirilmesini küçümsemek de yanlış. Ancak buradan beklentilerimiz konusunda da gerçekçi olmak zorundayız. Otopsi sonuçları ile projenin sunumu arasındaki uçurum gözönüne alındığında, “MEFTA”nın daha çok Türk ve Arap kamuoyuna yönelik bir halkla ilişkiler gösterisi olduğu ortaya çıkıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder