16 Aralık 2016 Cuma

FED düğmeye bastı, ekonominin nefesi daha da sıkışacak

ABD Merkez Bankası (FED) beklenen faiz artırımını nihayet yaptı. FED’in faiz artıracağı beklentisi bile global piyasalarda fon hareketlerinin yönünü etkisi altına almıştı. Şimdi beklentiler gerçeğe dönüşüyor. Üstelik FED’in açıklama ve raporlarında gelecekteki faiz artışları konusunda tahminlerden daha güçlü bir ton var.
FED’in yaptığı ekonomik analizler ve Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) üyelerinin büyüme, enfl asyon, işsizlik ve faiz artışı tahminleri, FED’in 2017 sonuna kadar üç adımda faizlerini toplamda 0.75 puan daha artıracağına işaret ediyor. Faiz artışını destekleyen ekonomik analizlerin tonu da, faiz tahminlerinin tonu da oldukça güçlü.

Global kriz sonrasında uzun süre sıfır faiz politikası izleyen FED geçen yıl bu zamanlarda ilk kez faiz artışına giderken 2016 içinde 4 kez toplamda 1 puanlık faiz artırımına gidebileceği mesajını da vermişti. Ancak işler beklendiği gibi gitmedi ve FED ancak yılın son toplantısında bir kez 0.25 puanlık bir faiz artırımı yapabildi.
FED’in 2016’da düşündüğü faiz artırımlarını askıya alması, Türkiye gibi faiz artırımından en fazla etkilenecek ülkeler için bir nefes alma imkanı sağlamıştı.
Geçen yıl dört faiz artışı sinyali verdiği halde ancak bir faiz artışı yapan FED’in bu yıl da işaret ettiği gibi üç faiz artışını yapmayabileceği ihtimali akla gelebilir. Ancak bu pek de doğru bir tahlil olmaz.
Çünkü bu yıl durum, geçen yıldan oldukça farklı.
Birincisi büyümedeki toparlanma, enflasyondaki artış eğilimi ve işsizlikteki düşüş açısından ABD ekonomisi geçen yıla göre oldukça iyi bir noktada. Bütün bunlar faiz artışının gecikmesi halinde enflasyon cephesinde sorunlar çıkması riskini doğuruyor ve FED buna karşı önlem almak durumunda.
İkincisi gelecek ay başkanlığı devralacak olan Trump’ın izleyeceği ekonomik politikalar da faizleri yükseltecek adımlar olacak. Trump, bir yandan kamu yatırımlarını artırarak bütçe açığı yaratacak politikalar, diğer yandan vergilerde indirim vaad etti. Bu iki politika da bütçe açığını artırarak faizlerin yükselmesine yol açacak nitelikte.
Bu durum FED’i faiz artırımına zaten zorlayacak faktörler. Trump bu politikaları uygulamaya başlarsa faizleri, FED artırmasa bile piyasalar yükseltecektir.
Bu gelişmeler ışığında, global piyasalarda bir yıldır askıda tutulan faiz artırımlarının artık net bir şekilde başladığını ve global piyasaların yeni bir döneme girdiğini söyleyebiliriz.
ABD’de faizlerin artması, global sıcak parayı ABD’ye çekerek gelişmekte olan ülkeleri ciddi ölçüde etkileyecek. Kur ve faiz artışına zorlanacak olan bu ülkeler, büyümede düşüş, enflasyonda ve işsizlikte artış kıskacına sıkışacaklar.
Yüksek cari açık veren ve ekonomisinin çarklarını çevirebilmek için dış kaynağa aşırı ölçüde bağımlı ülkeler, en fazla etkilenen ülkeler olacak. Güney Afrika, Meksika, Malezya ve Türkiye bu grupta yer alıyor.
Bu durumdaki ülkelerden gerekli ekonomik reformları yapmamış olanları, daha fazla sarsılacak. Meksika, Güney Afrika ve Türkiye bu grupta sayılıyor.
Bunun yanı sıra politik riskleri yüksek ülkeler daha katmerli etkilenecek. Bu gruptaki ülkeler içinde Güney Afrika, Brezilya, Venezüela ile Türkiye yer alıyor.
Dikkat edilirse Türkiye her üç grupta da yer alıyor. Üstelik bu gruptaki ülkelerin ekonomileri için politik risklerin, FED’in olumsuz etkisinden daha büyük sorun oluşturduğu değerlendiriliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder