6 Aralık 2010 Pazartesi

Sanayi, iç pazarı da kaybediyor

Türkiye’de cari açık tartışmalarında en sık karşımıza çıkan savlardan birisi, “Ekonomik büyümenin canlı olduğu dönemlerde yatırımlar artar. Artan yatırımlar için yatırım malları ithalatı da artmak zorunda. Bu nedenle dış ticaret açığındaki artış, büyümedeki hızlanmanın kaçınılmaz bir parçasıdır. Cari açıktaki artış, büyümedeki olumlu gidişin de bir göstergesidir” şeklindedir. Bu argüman genel olarak cari açığa karşı bir duyarsızlığı da besler.
İçinde bulunduğumuz yıla ait dış ticaret verileri, böyle bir duyarsızlığa düşmenin çok yanıltıcı olabileceğini gösteriyor. Çünkü 10 aylık veriler, dış ticarette yapısal bir bozulmanın öncü işaretlerini veriyor. Yapısal bozulma kendisini tüketim malları alanında ve en fazla istihdam yaratan tekstil, konfeksiyon sektöründe kendini gösteriyor.
2009 yılına kriz damgasını vurmuştu, 2010’a ise toparlanma damga vurdu. 2010 yılı verilerini 2009 ile karşılaştırmak, dış ticaretteki dengelerin yönü konusunda bir değerlendirme yapmak için yanıltıcı olabilir. Ama 2010 verilerini 2008 yılı ile karşılaştırırsak, krizin dış ticaret dengesinin nerelerinde hasarlar yarattığını daha iyi görebiliriz.
10 aylık dış ticaret verileri 2008 ile karşılaştırıldığında ihracatın yüzde 19.3, ithalatın ise yüzde 17.2 ile birbirine yakın oranlarda azaldığı görülüyor. İhracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 64.4’ten yüzde 62.7’ye inerek durumu hafif bir kayıpla atlatmış gözüküyor.
Oysa tüketim mallarında farklı bir görünüm var. Tüketim mallarında ihracat yüzde 9 düşerken, ithalat yüzde 5.2 arttı. İhracatın ithalatı karşılama oranı da 30 puanlık bir kayıpla yüzde 218’den yüzde 188’e düştü.
2008’de 63.6 milyar dolar olan 10 aylık ticaret açığı, 2010’da 55.1 milyar dolara geriledi. Buradaki 8.5 milyar dolarlık düzelmeyi sağlayan ana faktör ara mallarındaki ticaret açığının 16 milyar dolar azalması. Buna karşın yatırım mallarındaki açık 2.9 milyar dolar arttı. Tüketim mallarındaki dış ticaret fazlası ise 4.6 milyar dolar azaldı.  Yani dengeye olumsuz yönde en büyük katkıyı yapan tüketim malları olmuş.
Tüketim mallarındaki ticaret fazlasına bakarak, bozulmayı gözardı edemeyiz. Çünkü ihracat düşerken, ithalat artıyor. Yani sanayi sadece dışarıda değil içerde de pazar kaybediyor.
Bunun en çarpıcı örneğini de, Türkiye’nin ihracatta en iddialı sektörleri oluşturuyor. Örneğin konfeksiyonda 2008’e göre ihracat yüzde 11.6 düşerken, ithalat yüzde 18.5 arttı. Buna bağlı olarak ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 602’den 153 puanlık bir kayıpla yüzde 180’e düştü. 
 

Dış ticarette görünümü, asıl bozan tüketim malları
(Ocak - Ekim)
2008'e göre değişim (%)
İhracatın ithalatı karşılama oranı (%)
İhracat
İthalat
2008
2010
Toplam
-19.32
-17.18
64.38
62.72
Yatırım malları
-34.33
-8.74
61.16
44.02
Ara mallar
-22.62
-21.72
43.91
43.40
Tüketim malları
-9.03
5.20
217.79
188.33
İmalat sanayii
-21.35
-12.61
82.37
74.14
Tekstil
-8.91
11.09
219.31
179.84
Giyim eşyası
-11.57
18.54
601.80
448.92
Kimya
5.65
-7.34
18.36
20.93
Metal eşya
-15.98
-15.12
158.53
156.92
Makine ve teçhizat
-11.64
-15.82
56.61
59.42
Televizyon
-17.92
-8.56
40.50
36.36
Otomotiv
-30.39
-12.58
128.58
102.38

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder