21 Ocak 2011 Cuma

Merkez Bankası’nın görevi, seçimden önce piyasaların karışmasını önlemek mi?


Merkez Bankası kekelemeye başladı, söyledikleri anlaşılamıyor. Merkez bankaları net, anlaşılır ve tutarlı olmak zorunda. Merkez bankası kararları, piyasa aktörleri tarafından yanlış bulunabilir veya piyasa aktörlerinin işine gelmeyebilir. Merkez bankası açık, anlaşılır ve tutarlı olduktan sonra sorun yok. Oysa Merkez Bankası’nın son dönemdeki açıklamaları, birbiriyle tutarsız mesajlar veriyor.
Para Politikası Kurulu’nun (PPK) ocak toplantısında alınan politika faizinde 0.25 puanlık indirim kararı açıkladıktan sonra atılan başlıklardan birisi, “Merkez Bankası, ters köşeye yatırdı” şeklindeydi. Bir merkez bankası, kesinlikle piyasaların beklentileri doğrultusunda hareket etmek zorunda değil. Merkez bankaları ekonomi aktörlerinin beklemediği kararlar alarak şaşırtabilirler. Ama verdikleri mesajla çelişen bir karar alamazlar, ters köşeye yatıramazlar, sağ gösterip sol vuramazlar.
PPK’nın finansal istikrarı koruma görevini öne aldığı aralık toplantısından sonra yaptığı açıklama, faizlerde en az bir indirimin daha olacağı şeklinde anlaşıldı ve piyasa buna göre hareket etti. Ocak toplantısı yaklaşırken Merkez Bankası Başkanı, önce zorunlu karşılıklardaki artışın etkilerini gözleyeceklerini söyledi. Bu sözler, doğal olarak “Merkez Bankası, ocakta bir değişikliğe gitmeyecek, aralık kararlarının sonuçlarını bekleyecek” şeklinde anlaşıldı. PPK toplantısına birkaç gün kala Başkan Durmuş Yılmaz, “Faiz indirimi cari açığı artırıyor” diye bir açıklama daha yaptı. Bu da piyasada “Faiz indirimi olmayacak” şeklinde anlaşıldı. Ama PPK dün hem faiz indirdi, hem  zorunlu karşılıkların kısa vadelerde bir kez daha artırılacağını açıkladı. Piyasayı da ters köşeye yatırmış oldu.
Merkez Bankası’nın tutarsız görülen bu açıklamaları, ciddi bir kafa karışıklığı ve iletişim sorunu yaşandığını gösteriyor. Ancak gelişmelere politika penceresinden bakarsak, konu daha anlaşılır hale geliyor. “Faiz indirimi cari açığı artırıyor” dedikten hemen sonra faiz indirimi yaptığına göre Merkez Bankası’nın korktuğu şey, cari açık artışı değil.
Merkez Bankası’nın karşı olduğu ve önlemeye çalıştığı şey, sıcak paranın çok kısa vadeli araçlarda park etmesi ve hızla kaçma ihtimali. Merkez Bankası, cari açık artışından değil, kısa vadeye park eden sıcak paranın, seçim öncesinde aniden kaçarak piyasalarda istikrarsızlık yaratmasından korkuyor. Bu yüzden de ekonomide ciddi kırılganlıklar yaratan sıcak para dalgasını önlemekle değil, sıcak paranın vadesini uzatmakla uğraşıyor.
Karekteri gereği oynak ve korkak olan sıcak para, en ufak tedirginlik veya alternatif bir fırsat gördüğünde kimsenin gözünün yaşına bakmadan yine kaçar. Merkez Bankası, aldığı önlemlerin amaçlarını gerçekleştirmeye yetip yetmeyeceğinden pek emin de görünmüyor. Ama daha açık görünen bir şey var ki Merkez Bankası, seçim döneminde piyasalarda istikrarı korumayı da görevleri arasına eklemiş bulunuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder