31 Mart 2012 Cumartesi

Eğitimde 4+4+4 sistemi, adaletsizliği iyice artıracak

Türkiye’de eğitim sisteminin ana sorunları nicelik ve nitelik olarak yetersiz olması ile adaletsiz olmasıdır.
Nicelik alanında nüfusun ortalama eğitim süresi 6.5 yıldır. Bu OECD ve Avrupa ülkelerine göre çok kısadır. Ortaöğrenimde okullaşma oranı düşüktür. Okul öncesi eğitimdeki okullaşma oranı ise çok kötü bir düzeydedir. Derslik ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısı çok yüksektir. Nitelik alanında PISA göstergelerine göre öğrencilerin fen, matematik ve okuduğunu anlama alanındaki dereceleri OECD’nin en kötüleri arasındadır.
Adalet alanında ise durum tam anlamıyla içler acısıdır. Eşitsizliğin en yüksek boyuta çıktığı alan eğitimdir. Gelir dağılımında en yoksul yüzde 20’lik grup ile en yüksek yüzde 20’lik grup arasında en büyük uçurum eğitim harcamalarında. En yoksul yüzde 20, eğitime en zenginin ancak 18'de biri kadar harcama yapabiliyor. En yoksul yüzde 20 içinde yer alan aileler, toplam eğitim harcamaları içinde sadece yüzde 3.35 pay alırken, en zengin yüzde 20 eğitim harcamalarının yüzde 60.18’ine sahip.
Bölgeler arasında da büyük bir eşitsizlik var. TÜİK’in eğitim harcamalarının bölgelere dağılımına ilişkin verilerini bölge nüfuslarını da dikkate alarak hesaplarsak, ailelerin İstanbul’da kişi başına eğitim harcaması Güneydoğu’nun 2.2 katı düzeyde.
Olaya bölgelerdeki gelir dağılımlarını da dikkate alarak bakarsak manzara daha da vahim hale geliyor. Eğitime en düşük harcamayı Güneydoğu’da en yoksul yüzde 20’lik grup içinde yer alan aileler, en yüksek harcamayı ise İstanbul’daki en yüksek yüzde 20’lik gelir dilimindeki aileler yapıyor. İstanbul’un en zengin yüzde 20’si içinde yer alan ailenin kişi başına eğitim harcaması, Güneydoğu’daki en yoksul yüzde 20 içindeki ailenin tam 188.5 katı. Güneydoğu’nun en zengin yüzde 20’sindeki aileler bile en yoksulun 43.5 katı eğitim harcaması yapıyor.
Yoksulluğun getirdiği bu dev uçurumu, devletin bu bölgelerdeki eğitim yatırımlarının da eşitsiz olması iyice katmerlendiriyor. Doğu ve Güneydoğu illeri, okullaşma oranının en düşük, öğretmen ve derslik başına en fazla öğrenci düşen iller arasında hep başı çekiyor. Örneğin ortaöğrenimde 2010-11 öğrenim döneminde derslik başına düşen öğrenci sayısı ortalama 34 iken, bu sayı Batman’da 56’ya çıkıyor. İlköğrenimde derslik başına düşen öğrenci sayısı ortalama 31 iken Ş. Urfa’da 53’ü buluyor.
Teste dayalı eleme sistemi, okul tipleri arasındaki farklılaşma ve bunun beslemesiyle sürekli büyüyen dersane sistemi, eğitimde artan ticarileşme eğitimdeki zengin-yoksul uçurumunu sürekli artırıyor.
OECD’nin son araştırmaları, okullar arasındaki farklılaşmanın artması ve mesleki yönlendirmenin erkene çekilmesinin, eğitimin kalitesini düşürdüğü gibi eşitsizliği de artırdığını ortaya koyuyor. Getirilen yeni sistem mesleki yönlendirmeyi ve okul farklılaşmasını ortaokul düzeyine ve 10-11 yaş düzeyine çektiği için Türkiye’deki mevcut eşitsizliği daha da artırma tehlikesi yaratıyor.

Eğitime İstanbul'un zengini, G. Doğu'nun yoksulunun 188 katını harcıyor
Bölge
Eşdeğer hanehalkı gelirine göre % 20'lik gelir dilimleri
En yoksul % 20
2. %20
3. %20
4. %20
En zengin %20
İstanbul
5,9
15,3
16,9
31,9
188,5
Batı Marmara
1,8
4,7
9,8
18,4
43,7
Ege
5,1
6,7
11,6
24,0
85,3
Doğu Marmara
4,6
8,3
14,3
21,7
68,3
Batı Anadolu
3,4
10,2
20,1
33,0
123,5
Akdeniz
2,3
6,4
10,4
20,0
78,7
Orta Anadolu
2,7
3,8
10,4
16,3
62,0
Batı Karadeniz
1,1
5,3
10,1
20,6
59,5
Doğu Karadeniz
2,6
4,1
10,8
19,9
32,2
Kuzeydoğu Anadolu
1,8
4,3
3,2
12,0
33,7
Ortadoğu Anadolu
1,1
4,3
5,3
12,8
49,7
Güneydoğu Anadolu
1,0
2,0
3,8
10,3
43,5
(Güneydoğu'nun en düşük yüzde 20'lik gelir grubunda kişi başına yapılan eğitim harcaması 1 alındığında, bölgelere ve gelir gruplarına göre kişi başına eğitim harcaması)

http://www.haberturk.com/htyazar/ismet-ozkul

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder