9 Temmuz 2012 Pazartesi

Buna ekonomide dengelenme oldu diyebilir miyiz?


Sırtını sıcak parayla beslenen hormonlu büyümeye dayayan ekonomi politikaları, cari açığı en yüksek risk odağı haline getirdiği için ekonomi tartışmalarının ana ekseni iç ve dış talep dengelenmesine kaymış durumda. 2012 yılı ilk çeyreğinde iç talep artışının büyümeye katkısı düşerken ihracat artışı ve ithalattaki düşüşün katkısının belirleyici hale gelmesi, kimilerince ekonomide dengelenmenin sağlandığının bir göstergesi olarak sunuldu. Gerçekten veriler, bize ekonomide bir dengelenme olduğunu ve sağlam bir zemine oturduğunu söylüyor mu?
Önce iç talep cephesine bakalım. İlk çeyrekte toplam yatırım ve nihai tüketim harcamalarından oluşan ilk talepteki büyüme yüzde 0.9’a indi. Özel kesimde talep artışı ise yüzde 0.4’e kadar düştü. Devletin harcamalarını yüzde 4.7 artırması, ortalamanın biraz daha yüksek olmasını sağladı. Yılın ilk çeyreğinde iç talep büyümeye sadece 1 puanlık bir katkı yaptı. Bunun da 0.4 puanı özel kesimden, 0.6 puanı devletten geldi.
Dış talep cephesine gelince ihracat milli gelir anlamında yüzde 13.2 artarken ithalat yüzde 5 geriledi. Böylece ihracat büyümeye 3 puan, ithalattaki düşüş de 1.55 puan katkı yaptı. Net dış ticaretin toplam katkısı 4.55 puana çıktı.
İç talebin, devlet katkısındaki artışa rağmen sadece yüzde 0.9 büyümesi, ekonomi için sağlam bir zemin sayılabilir mi? Nasıl ki büyümenin tamamen veya ezici ağırlıkla iç talebe dayalı olması bir dengesizlikse, iç talep artışının bu kadar düşmesi de bir dengesizlik halidir. Nitekim 2001 ve 2008-2009 kriz dönemleri dışında iç talep artışının ve iç talebin büyümeye katkısının bu kadar düştüğü bir dönem yok. Yani iç talep büyümesinin düştüğü yer, ancak kriz dönemleriyle karşılaştırılacak bir düzeyde.

Dış talep cephesinde ise ilk çeyrekte görülen performans, südürülebilir değil.  1999’dan bu yana geçen 53 çeyrekten sadece 6’sında, bu yıl ilk çeyrekte görülen yüzde 13.2’nin üzerinde bir ihracat artışı oldu. İthalatta ise ilk çeyrekteki yüzde 5.05’lik düşüşten daha yüksek düşüş olan çeyrek sayısı 10.
İthalattaki düşüşün sürmesi, eğer ekonomide bir daralma olmazsa sürmesi zor gözüküyor. Aynı şekilde ihracattaki artışın böyle devam etmesi zor. Hele en büyük pazar olan Avrupa’da ciddi ekonomik sorunlar yaşanıyorken.
Özetle iç talep cephesinde durum kriz dönemleriyle karşılaştırılacak duruma düşerken, dış talep cephesindeki performansı sürdürme şansı pek yüksek değil. Üstüne üstlük cari açıkta sözü edilecek bir düşüş de yok. İç talep büyümesi, yüzde 1’in bile altına düşmesine rağmen cari açığın milli gelire oranının hala yerinde sayıyor. Çeyrekler itibarıyla cari açıığın milli gelire oranı, son iki dönemdir yüzde 9 düzeyini koruyor. İç talepdeki frene rağmen, cari açığın hala yüksek kalması, yıllardır izlenen düşük kur politikasının, ekonominin rekabet gücünde kalıcı hasarlar yarattığının bir göstergesi.
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın “Uçak salimen indi ama siz yine de kemerleri çözmeyin” demek sorunda kalması da, ekonominin içinde yatan dengesizlik ve kırılganlıkların hala sürüyor olmasından kaynaklanıyor.

Talebe göre büyüme hızı ve cari açık (%)
Dönem
GSYİH
Toplam iç talep
İhracat
İthalat
Cari açık / GSYİH
2010-ç1
12,59
8,96
-0,85
21,99
5,83
2010-ç2
10,42
8,29
12,51
19,19
6,03
2010-ç3
5,28
10,55
-1,60
16,26
5,18
2010-ç4
9,34
14,89
4,23
25,40
8,26
2011-ç1
11,86
16,06
8,73
26,88
11,84
2011-ç2
9,06
13,08
0,51
18,85
11,47
2011-ç3
8,43
9,56
10,21
6,83
7,82
2011-ç4
5,20
2,22
6,72
-5,11
8,98
2012-ç1
3,19
0,90
13,17
-5,05
8,89
Harcama kalemlerinin büyümeye katkısı (% puan)
Dönem
GSYİH
Toplam iç talep
İhracat
İthalat
Net dış ticaret
2010-ç1
12,59
9,64
-0,23
-5,50
-5,73
2010-ç2
10,42
8,67
3,08
-4,95
-1,86
2010-ç3
5,28
9,90
-0,40
-3,95
-4,35
2010-ç4
9,34
15,54
1,09
-6,68
-5,60
2011-ç1
11,86
16,72
2,04
-7,29
-5,25
2011-ç2
9,06
13,40
0,13
-5,24
-5,12
2011-ç3
8,43
9,42
2,38
-1,83
0,55
2011-ç4
5,20
2,43
1,65
1,54
3,19
2012-ç1
3,19
0,97
2,99
1,55
4,55



http://www.haberturk.com/htyazar/ismet-ozkul

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder